MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. 2016 yılının hain saldırı ve suikastlara kurban gittiğini belirterek, "Meydan okumalarla, kınama açıklamalarıyla bu hainler geri adım atmıyor, kınamalar bir işe yaramıyor" dedi. Bahçeli, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'a da yanıt vererek, "Bir Başbakan Yardımcısı "Vatandaşlarımız tedbirli olsunlar ama korkmasınlar" diyor, hiçbir millet evladı hiçbir zaman korkmayacak, hiçbir terör örgütü de korkutamayacak; ancak gerekli tedbirleri alacak olan vatandaşlarımız mı yoksa bu devlet mi?" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu grup toplantısının çıkışında bir gazetecinin önümüzdeki hafta Anayasa Değişiklik Teklifinin Meclis'e geleceğini hatırlatması üzerine, "Ben anayasa komisyonunda kabul edilen genel kurula geldiğinide de bir tek evet oyum var. Onu da vereceğim. Verdiğim evet oyunu da referandumda tekrarlayacağım" diye konuştu.

Bahçeli'nin konuşmasının satır başları şöyle:

Milli vicdan, Türkiye'nin böyle gidemeyeceğini, huzur ve güvene ulaşamayacağını, ittifak ve infial içinde teyit etmektedir. Ne olmuştur da ülkemiz ateş çemberine düşürülmüştür. Yanlış nerede, iradesizliğin failleri kimlerdir?

Aziz vatana teröristler nasıl yuvalanmıştır. Türkiye'den yeni bir Suriye çıkarma arayışı hızla sürerken gafletle geçireceğimiz bir saniyemiz bile kalmamıştır.

"2016 YILI HAİN SALDIRILARA KURBAN GİTMİŞTİR"

Güvenliğimiz budanmakta, geleceğimiz buharlaşmaktadır. Milli bekamız karanlık ellerce boğulmaktadır. Dayanacak takatimiz kalmamıştır. Meclis parti gurubumuzun 2017'deki ilk toplantısında terörizmin Türkiye'deki amaç ve eylemleriyle birlikte son gelişmeleri de kapsamına alan siyasi değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, hiç şüphesiz 2016 yılı hain saldırılar ve suikastlara kurban gitmiştir. Yeryüzünün en aşağılık türleri 2016'da ölüm ve şiddet saçmışlardır. Türklük ve Türkiye düşmanları sivrilmiştir.

Terör bir insanlık suçudur, bunda her merhamet sahibi insanımız hemfikirdir. Kiralık katiller sürüsü 2016 yılını zindana çevirmişlerdir. Teröristler kimi zaman bombalarla, kimi zaman silahlarla masumları ve güvenlik görevlilerimizi katletmişlerdir.

Hedef Türkiye'dir, milli birlik ve kardeşliğimizdir. Düşman çevreler FETO'yu, IŞİD'i, PKK'yı ve DHKP-C'yi infaz ve yıkım için görevlendirmişlerdir. Terörün bataklığını kurutmak kadar bunları destekleyen asıl suçlularla hesaplaşmak mecburi hal almıştır. İstenen, dayatılan, amaçlanan nelerdir?

"MEYDAN OKUMALARLA, KINAMALARLA HAİNLER GERİ ADIM ATMIYOR"

Varılması planlanan yer neresidir? Bu soruların cevaplarını stratejik bir konsept ve milli bakış çerçevesinde bulmak zorundayız. Meydan okumalarla, kınama açıklamalarıyla bu hainler geri adım atmıyor, kınamalar bir işe yaramıyor. Klasikleşmiş uygulamarla terör örgütleri durmuyor. Bunları imha etmek için ya bir yol bulmalıyız, ya bir yol yapmalıyız.

Hepinizi şu kahredici terör bilançosunu incelemeye davet ediyorum. 20 Temmuz'dan bu yana aralarında 600 askerimizin, 383 polis ve bekçimizin, 65 korucumuz dahil 1080 evladımız şehit olmuş, 663 kardeşimiz hayatını kaybetmiştir.

Yalnızca 2016 yılında toplam şehit sayımız 839'dur. Sorarım sizlere, bu tablo milli bir yıkım değil mi? Terör bitiyor, analar ağlamayacaktı değil mi? Dağlardan korkusuzca kardelenler toplanacaktı değil mi? Böyle söylenmiyor muydu? Türkiye hangi ara bu tuzağa düştü, hangi söz ve bahanelerle izah edilecek?

HÜKÜMET SÖZCÜSÜ NUMAN KURTULMUŞ'A YANIT

İçimiz yanıyor, öfkemiz kabarıyor, yine de "Ya havle" diyoruz, metanetimizi muhafaza etmeye çalışıyoruz. Nereye kadar? Cinayetler ne zaman son bulacak? Bir Başbakan Yardımcısı "Vatandaşlarımız tedbirli olsunlar ama korkmasınlar" diyor, hiçbir millet evladı hiçbir zaman korkmayacak, hiçbir terör örgütü de korkutamayacak; ancak gerekli tedbirleri alacak olan vatandaşlarımız mı yoksa bu devlet mi?

Amacımız eleştiri olsaydı yerden yere vuracak birçok konu çıkarırdık, yoğun tartışma ve polemikler hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Terörizme karşı teşkil eden ortak akıl hasar alacaktır. Bizim buna hiç hevesimiz yoktur.

Zehir yudumlasak da kızılcık şerbeti içtik diyeceğiz. Ve de hep birlikte engel olmazsak altımızdan kayıp giden bir vatan olduğunu açık seçik görmeliyiz. Bombalar dil, din, köken ve yöre farkı gözetmeksizin patlatılmaktadır. O halde karşımızda yayılan husumet yangınını söndürmek ertelenemez bir ihtiyaçtır. Bunlar akılsızlıktır, buna sonuna kadar varız, hazırız. Yedi düvele yenilmedik, terörizme de boyun eğmeyeceğiz. Nice düşmanları mağlup ettik, nicelerini tarihe gömdük. Aynısını bir kez daha başarırız. Hain ve destekçileri kudursalar da, katliamlar da yapsalar bu büyük devletin sırtını yere getiremeyecekler. "

İstanbul'dan gelen katliam haberi hepimizi katıksız kedere boğdu. Ortaköy'de yerleşik bir gece kulübüne saldıran terörist 27'si yabancı ülke vatandaşı, 11 Türk vatandaşı olmak üzere 39 insana kıymıştır. Katliamda 4'ü ağır olmak üzere 65 kişi ağır yaralanmıştır.

REİNA KATLİAMI SÖZÜN VE İNSANLIĞIN BİTTİĞİ NOKTADIR

Reina katliamı sözün ve insanlığın bittiği noktadır. Terörle mücadele halindeyken toprağa düşen tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ülkemizde misafir bulunuyorken bir katilin silahından çıkan kurşunlarla hayatını kaybeden insanlara taziyelerimi iletiyorum.

Reina saldırısını profesyonel bir katil, elini kolunu sallayarak gerçekleştirmiştir. Katliamın 7 dakika sürdüğü, ardından caninin kıyafetini değiştirip 13 dakika mutfakta saklandığı iddia edilmektedir. Yabancı bir haber ajansının verdiği bilgilere göre saldırı IŞİD üstlenmiştir. Teröristin eşkali belirlenmiş olsa da kendisi ele geçirilememiştir.

SALDIRININ EL BAB KUŞATMASIYLA BAĞI OLDUĞU KADAR TÜRKİYE-RUSYA-İRAN İLE HAYATA GEÇİRİLEN ATEŞKES SÜRECİYLE DE BAĞI VARDIR

Bu saldırının El Bab kuşatmasıyla bağı olduğu kadar Türkiye-Rusya-İran ile hayata geçirilen ateşkes sürecinin payı vardır. IŞİD maşadır, Batı'nın cinayet aparatıdır. Reina katliamı aslında 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasının artçı saldırısıdır. Teröristler neredeyse, nerelerden üreyip saldırıya geçiyorlarsa oralarda imha etmek artık devletin tarihi icabıdır. MHP sonuna kadar devletinin sınır içinde ve sınır dışında kahramanca mücadele veren TSK'nın hem destekçisi hem duacısıdır. 

Halep başta olmak üzere kaosun derin izlerini taşıyan yerleşim yerlerine acilen insani yardım ulaştırmak önemli önceliktir. Astana'da yapılması belirlenen toplantının ümit verici olduğu açıktır.

Buna hazırlıklı olmak zorunluluğu vardır, gelişmeler de buna işaret etmektedir. Ortaköy'de köye kadar gelen teröristin neye hizmet ettiği az çok belli olan yabancı istihbarat örgütlerinden bağımsız olduklarını söylemek beyhude bir çabadır. Biz bunu görüyor ve taraflarına diyoruz ki "Ne yaparsanız yapın Türkiye küresel cellatlara taviz vermeyecektir" 

Katiller için kaçış yoktur, kurtuluş yolları bitmiştir. İstanbul'un göbeğinde elinde kalaşnikofla gelip meşhur bir eğlence mekanını basarak kana bulayan cani hakkında kafalarda sorular belirmiştir.

"BENZERİ SALDIRILARA ALMANYA'DA, FRANSA'DA RASTLANMASI BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEYECEKTİR"

Benzeri saldırılara Fransa'da, ABD'de, Almanya'da rastlanması bir şeyi değiştirmeyecek, ihmallere kılıf olamayacaktır. Hiç mi istihbaratı alınmadı, aksaklık nerede? Taksiyle Ortaköy'e geldiği söyleniyor, dakikalarca ateş açtığı ortadadır. Anılan mekanın onlarca güvenlik görevlisi nereye gitmiştir?

Herkesin gözü önünde bir katliam yaşanmıştır. Yol ağızları, kavşak noktalar tutulmuşken bu terörist nasıl ortadan kaybolabilmiştir?

"GÜVENLİK VE İSTİHBARAT KURUMLARI NEYLE UĞRAŞMAKTADIR?"

Bu saldırının hala aranan tek bir katil tarafından planlandığını sanmak akılsızlıktır. Büyükşehirlerimizde böylesi terör saldırılarının yapılabilmesi düşündürücüdür. Güvenlik ve istihbarat kurumları neyle uğraşmaktadır? Stadyumda, durakta, havalimanında, dağlarda, sokakta, caddede, meydanlarda ölüm vardır. Bu durum karşısında ne yapalım; kaderimizmiş deyip olan bitenleri sineye mi çekelim?

Terörü kınıyoruz, kınayalım kınamasına da terörün nifak tohumlarının açtığı çukurları da görelim. Yeter artık, asıl irade Türk milletindedir diyelim. İhanete ortak olanlara, soysuzlara hak ettikleri cezayı korkusuzca verelim. Sürekli ağlamakla nereye gideceğimizi sanıyoruz?

"YILBAŞI KUTLAYANLARLA MEKKE'NİN FETHİNİ KUTLAYANLAR İKİYE BÖLÜNMÜŞTÜR"

Toplumsal hassasiyetlerle oynanmakta, etnik ve mezhep ayrımcılığı kamçılanmaktadır. Yılbaşı kutlayanlarla Mekke'nin fethini kutlayanlar ikiye bölünmüştür. Bacadan girdiği söylenen Noel Baba'ya karşın damardan girdiği söylenen hoşgörüsüzlük şırıngaları bizi bölmektedir. İnsani tercihlere saygısızlık yapmak kabul edilecek şey değildir.

Yeni yıl kutlamalarının karşısında Mekke'nin fethini çıkarmak su katılmamış bir cehalet numunesidir. Fitne çıkarmaya çalışanlara asla müsade etmeyeceğiz. Katliamın öncesi ve sonrasında sosyal medyada yapılan açıklamaların teröristleri teşvik etmesi alarm vericidir. Klavyelerin arkasına saklanan insan müsveddelerinin dehşet verici mesajları biliniz ki bu aziz milletin hiçbir değeriyle bağdaşmayacaktır.

IŞİD'in bir hedefi, Ortaköy'ü kanaya bulayan canavarın amaçlarından biri de bu değil midir? Reina'da yeni bir mezhep düşmanlığı çıkarma ve insanlarımızı hayat tercihleri itibariyle bölme çabaları yüzlerini gizleyen şarlatan efendilerinin bitmeyen oyunudur. Bu oyunu Müslüman Türk milleti yine bozacaktır.

Yakın çevremizde yaşanan yoğun çatışmalar, sabotajlar tüm dünyayı dalga dalga etkileyecek düzeydedir. Bunu engellemenin yolu İslam ülkelerinin kendi geleceklerine sahip çıkacak dirayeti göstermekten geçmektedir. Komşularımız huzura ulaşmadan bizim güvende olmamız imkansızdır. Kalkınma ve moderleşme sürecini yakalayaman İslam dünyası 2017'de de ümitvar görünmemektedir.

Gelişme yolunda alınan mesafeye rağmen, ellerindeki büyük kaynakların çok altındadır. İslam toplumu küresel güçlerin oyuncağı haline gelmiştir. Küresel bir barışın, adaletin ve paylaşımın adil olmasını dilediğimiz gelecek yıllarda örnek ve model olabilecek yegane ülkenin Türkiye olduğu görülecektir. Her yükseliş elbette egemen gücün lehine gelişmektedir.

Bu da saldırılara karşı koyan, hedeflerinden vazgeçmeyen, baskıya boyun eğmeyen yönetim yapısıyla temellenecektir. Ancak bu asimetrik etki aslında bu itibarla küresel aktörler açısından milliyetçiliğin kırılması, mezhep farklılıkların derinleştirilmesi hedeflenmektedir. 2017'de de bu ahlâksız faaliyet durmayacaktır.

Bir milletin yükselişinin dayanağı milliyetçi düşünceler, milli kimliğin gücüdür. Küresel gelişmelerin bir figürü değil, baş aktörü olmayı hedefleyen milliyetçi projeler herkesi kurtaracak bir anlayışı temsil etmektedir. Buradan çıkarılması gereken sonuç, dengeli bir dünya sistemine duyulan ihtiyacın artmakta olduğudur. Göğsünü gere gere ülkem, milletim anlayışıyla kavrulan herkesle beraberlik şarttır. Kat edeceğimiz daha nice yıllar vardır ve olmalıdır. Ortak paydamıza saygı gösteren herkese elimizi uzatıyoruz ancak bölücüleri affetmemizin mümkün olmadığını buradan ifade ediyoruz.

"GÜN BİRLEŞME GÜNÜDÜR"

Tarihin hiçbir döneminde Türklere yapılan ihanet karşılıksız bırakılmamıştır. Biz Doğulusunu da Batılısını da, Kürtleri de Alevileri de kapsayan bir davanın kavgacısıyız. Gün birleşme günüdür, birleşmenin adresi ise büyük TBMM'dir. Beklemeksizin bir yol alın, Türkiye'nin geleceğini birlikte inşa edelim. Terörizmi milli mutabakat içinde imha edelim. Ya onurlu ve bağımsız bir millet olarak yaşayacağız ya da bölünme tuzağına düşeceğiz. Şerefli Türk bayrağı bu vatan üzerinde hain ellerin uzanamayacağı kadar yüksekte ilelebet dalgalanacaktır. Milli birliğimiz yara alırsa geri dönüşü almayacaktır. "

KILIÇDAROĞLU'NA SUİKAST UYARISI: BİR BİLGİM YOK

Bahçeli, grup toplantısı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'na suikast uyarısı yapıldığının hatırlatılması üzerine Bahçeli, "Bizim bir bilgimiz yok. Bize bilge veren de olmamıştır. Basın yoluyla Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik suikast düşüncesinin yoğunlaştığına yönelik düşünceler söz konusudur. Bu tür suikastlarla kimseyi yıkamayacaklardır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aynı şeyi yapacağına inanmaktayım. Koruma sayımız sabit, yeni bir talepte bulunmuyoruz. Bizim arabamızda bir zırh yoktur. Ben şahsen, ihtiyacımız olmadığını kendilerine salık verdim."

"REFERANDUMDA EVET DİYECEĞİM"

Anayasa değişikliği teklifinin önümüzdeki hafta Meclis'e geleceğini belirtmesi üzerine Bahçeli, "Önümüzdeki hafta içerisinde anayasa değişikliğinin Meclis'e geleceğini söylüyor. Ben anayasa komisyonunda kabul edilen genel kurula geldiğinide de bir tek evet oyum var. Onu da vereceğim. Verdiğim evet oyunu da referandumda tekrarlayacağım" dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr