Babalar, çocuklarını çok seviyor, hastalandıklarında yanlarında oluyor. Ama iş, bakıma, okul etkinliğine katılmaya, nitelikli zaman geçirmeye gelince neredeyse tüm sorumluluk annelerin üstüne atılıyor.

Çocuk gelişiminde babaların rolüne dikkat çekmek amacıyla bu yıl “ilgili babalık” temasına odaklanan Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın (AÇEV) Bernard van Leer Vakfı’nın da desteğiyle yaptığı “Türkiye’de Babalık Araştırması’’nın sonuçları dün düzenlenen toplantıyla açıklandı.

AÇEV Genel Müdürü Nalan Yalçın, babaların kendilerini, çocuğun gelişim ve eğitiminden birinci derece sorumlu hisetmediklerini söyledi. 0-3 yaş arasında çocuklarından uzak durduğunu belirtti.

Babalık Araştırması’nın sonuçlarını analiz eden Prof. Dr. Güler Fişek, babaların 0-3 yaş arasında çocuklarından uzak durduğunu, çocuklar büyüdükçe ilgilerinin arttığını belirterek, “Babalar kontrol ve disiplin konusunda zorlanıyorlar, çocuklarının hayatındaki kötü kişi olmamak için kural koymaktan kaçınıyorlar. Yakınlık konusunu ise gündeme getirmekten keyif alıyorlar ama çocukla zaman geçirmeyi de birlikte TV izlemek olarak tanımlıyorlar’’ dedi.

Kağıtçıbaşı’na ithaf

Geçen aylarda vefat eden AÇEV kurucularından Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı’na ithaf edilen ve 51 ilden 3 bin 235 babanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’de erkeklerin çocuk bakımı ve gelişimine bakış açılarına dair ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. “Yüzde 92 oranında çocukları çok sevdiği için çocuk sahibi olduğunu” belirten babaların, yüzde 91’i ise çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğunu söylüyor. Araştırmaya göre babaların yüzde 50’si çocuğunu hiçbir zaman tuvalete götürmediğini, yüzde 36’sı çocuğunun hiç altını değiştirmediğini, yüzde 5’i ise hiçbir zaman tırnaklarını kesmediğini söylüyor. Çocukların fiziksel bakımına katılmayan babalar aynı zamanda ev içindeki diğer işleri de paylaşmıyor. Babaların yarısından fazlası hiç yemek yapmıyor ve ev temizliğine destek olmuyor. Sadece dört babadan biri çamaşır yıkama, çamaşır asma ve cam silme işlerine yardımcı oluyor. Konu eğitim olduğunduysa babaların yüzde 35’i çocuklarının okul etkinliklerine ya hiç katılmadıklarını ya da nadir olarak katıldıklarını söylüyor. Babalar ev dışına çıktılarında da durum pek farklı değil. Babalar, genelde çocuklarıyla birlikte sokakta dolaşarak, akraba ziyaretleri gerçekleştirerek ve alışveriş merkezlerine giderek zaman geçiriyorlar. Çocuklara uygun sinema veya tiyatroya giden babaların oranı ise yalnızca yüzde 30.

Hafifçe vurma!

Araştırmaya göre, gerçekte çocuklarının zararına olan bazı disiplin yöntemlerini onlar için faydalı olduğunu zannederek uygulayan babalar mevcut. Bazı babalar “şöyle hafifçe vurmanın”, dövmek “olmadığını” düşünüyor. Ancak babaların büyük bir çoğunluğu kendi babalarından gördükleri şiddeti unutamadıklarını ve bugün bile hatırladıklarını söylüyor.

Çocuk önce sevgi bekler

“Eşim çocukların temizliğiyle ilgileniyor, ders çalışmalarıyla, yatma kalkma saatleriyle… Öyle düşünüyorum, bana biraz ters geliyor çocuğun altını değiştirmek, çocuğa yemek hazırlamak. Ha yapmam gerekirse, illaki yaparım da; ama anneleri olduğu için benim işim değil gibi düşünüyorum” (Gaziantep- Lise mezunu-39 yaşında-fabrika işçisi)

“Öyle ben şey değil, şu an öyle dövme falan olayım yok benim de, mesela çok aşırı laf dinlemezse, gene aynı şeye devam ederse şöyle bir vururum.” (İstanbul-Üniversite mezunu- 36 yaşında-satış danışmanı)

“Valla, bir çocuk babasından önce sevgi bekler. Her şey boş bence...’’ (Konya-Lise mezunu-42 yaşında-fayans ustası).

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr