ŞIrnak'ta 9 Ekim 2009 günü yapılan protestolar kapsamında yaklaşık 50 kişilik yüzü maskeli grup polise taşlı saldırıda bulundu. Turan ve Kevzer Uytun’un 18 aylık çocukları Mehmet Uytun evlerinin balkonunda iken yaralandı. Cizre İl Jandarma Komutanlığı tarafından hazırlanan olay yeri tutanağında; topluluğu görecek bir açıdan, topluluğun yaklaşık 15 metre soluna doğru binanın solunda bulunan taş duvara çarpıtılarak etkisinin azaltılması amacıyla gaz mermisi ile duvara ateş edildiği belirtildi. Hayatını kaybeden Mehmet Uytun'un düzenlenen adli muayene raporunda sağ temporal bölgeye künt cisimle darbe aldığı ve hayati tehlikesinin olduğu bildirildi. Cizre Emniyet Müdürlüğü tarafından alınan olay yeri tutanağında ise söz konusu ikametin balkonunun atış alanı içinde görülmediği ifade edildi.

1.5 yaşındaki Mehmet’i öldüren bomba görev icabı atılmış!

Anne Kevzer Uytun, ifadesinde balkona doğru yürüyen çocuğunun peşinden gittiğini, eve tekrar girmek için döndüğü sırada bir cismin çocuğunun kafasına çarptığını, çocuğuna çarpan cismin ise atık su borusuna çarparak kurumuş ekmek torbasına düştüğünü anlattı. Baba Turan Uytun ise evini duman kaplaması üzerine balkona çıktığını ve ekmek torbasını aşağıya attığını ifade etti.

Emniyet Genel Müdürlüğü Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı olay yerinde bulunan gaz kapsülünün jandarma tarafından kullanılan tüfekten atıldığını tespit etti. Ancak Cizre İl Jandarma Komutanlığı, Mehmet Uytun’un ölmesinde kullanıldığı iddia edilen kırmızı renkli mühimmatın envanterinde bulunmadığını bildirdi. Adli Tıp Kurumu raporunda ise çocuğun düşerek kafasını sert bir cisme çarpması sonucu mu yoksa gaz bombasının isabet etmesi sonucu mu meydana geldiğinin ayrımının yapılamadığı mütalaa edildi.

KAYMAKAMLIK SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİ

Cumhuriyet Başsavcılığı gaz tüfeğini kullanan Jandarma görevlisi H.A. hakkında Cizre Kaymakamlığı’ndan soruşturma izni talep etti ancak Cizre Kaymakamlığı H.A. hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verdi. Soruşturma izni verilmemesine hem aile hem de savcılık itiraz etti fakat Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi itirazın reddine karar verdi. Cumhuriyet başsavcılığı daha sonra H.A. hakkında inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verdi. Yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlüğünün ihlal edildiğini iddia eden aile AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.

“SUÇLULARIN TESPİTİ VE CEZALANDIRILMASI DERECE MAHKEMELERİNİN GÖREV VE YETKİSİNDEDİR”

AYM’nın gerekçeli kararında şu ifadeler yer aldı: “Ölüm olayına karıştığı ileri sürülen kişilerin hangi suçlardan soruşturma veya kovuşturmaya tabi tutulacaklarını belirleyecek olanlar olayı ilk elden inceleyen soruşturma ve yargılama makamlarıdır. Bireylere ait cezai sorumlulukların kapsamının belirlenmesine yönelik hukuki sorunların incelenmesi kurul olarak AYM’nın yetkisi kapsamında olmayıp suçluların tespiti ve cezalandırılması derece mahkemelerinin görev ve yetkisindedir.

Gerçekleşme koşulları tartışmalı olan başvuru konusu olayda cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığına ilişkin kapsamlı inceleme ve değerlendirme yapılmaması, soruşturmanın makul bir hızla yürütülmemesi ve soruşturmanın derinleştirilmesine engel olacak şekilde soruşturma izni verilmemesi nedeniyle etkili resmi bir soruşturma yürütülmediği ve yaşam hakkının usul yönünden ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.”

Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlüğü yönünden ihlal edildiğine karar veren AYM, ihlalin ve sonuçların ortadan kaldırılması için kararın bir örneğini Cizre Kaymakamlığı ve Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini hükmetti. AYM ayrıca aileye müştereken 15 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr