Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu, CHP'deki 'Atatürk portresi' krizini ve Aylin Nazlıaka'nın ihracına ilişkin gelişmeleri 13 Şubat tarihli yazısında kaleme almıştı. 

Eyüboğlu, 13 Şubat'taki köşe yazısında Aylin Nazlıaka'nın Necati Yılmaz ismini tüm bu olaylar medyaya yansımadan önce Kemal Kılıçdaroğlu'na verdiğini yazmıştı.

Eyüboğlu o günkü yazısında bu iddiasını da Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu açıklamasına dayandırmıştı:

"Kılıçdaroğlu, 'Necati Yılmaz, Atatürk posteriyle ilgili olarak hedef alınan ismin kendisi olduğunu 29 Ocak’ta benden öğrendi' dedi. Bu demektir ki Nazlıaka, herkesten gizlediği o ismi, yazılanlar gibi ta işin başında Kılıçdaroğlu’na verdi. "

İşte Eyüboğlu'nun bu iddiasına Aylin Nazlıaka gönderdiği bir mektupla yanıt verdi.

İşte o mektup...

ODASINA İKİ KEZ GİTTİM!

"...

Bugüne kadar Necati Yılmaz'ın odasına iki kez gittim. Birinde il başkanımızın eşini götürdüm ve sonra ayrıldım. İkinci gidişimde ise yalnızdım. Oturdum, biraz sohbet ettik. Camı açmak için ayağa kalktım. O sırada duvara baktım. Meclis'teki odalarımızda Atatürk'ün, parti amblemimizin ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun resimleri var. 

Duvarda Atatürk resminin olmadığını gördüm. Kendisine o resmi niye kaldırdığını sordum. Dışarı astığını söyledi. Bunu garipsedim. İçimden "Dışarı asmak için bir başka Atatürk resmi bulamaz mıydı?" diye geçirdim. Bunu da ona belli ettim. Bu olay tek başına sorun olacak bir şey değildi.
Anlık bir refleks Meclis'te maksadını aşan bir konuşmaya dönüşmüştü. Necati Yılmaz benim aynı çatı altında ve hatta aynı ilde yıllarca beraber siyaset yaptığım ve bazı konularda ideolojik ayrışmalarımız olsa da takdir ettiğim bir arkadaşımdır. Ayrıca; siyasal bir tartışma 'dedikodu' olamaz. TDK'ya göre dedikodu; başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere arkasından yapılan konuşmadır.

Ben ne ismi, ne cinsiyeti belirtmeden, kişinin kimliğinin tespitine yarayacak tek bir ipucu vermeden, siyasi anlamı olan bir tutum konusunda görüşümü belirttim. Bir arkadaşımı bir makama ihbar veya kamuoyuna şikâyet mi ettim?

Hayır. Tersine, Genel Başkan'a bile konuyu olay basına yansıdıktan sonra ilettim. Herhangi bir arkadaşımı kişisel olarak karalayıp aleyhine kulis mi yaptım?

Hayır.

Sadece ideolojik bir tartışma açmak istedim. Bu nedenledir ki ilgili kişinin ismini Sayın Genel Başkan açıklayıncaya kadar zikretmedim. Medya ilgisini fırsat bilip demeç üstüne demeç vererek olayı büyüttüm mü? Hayır.

Konuyu bilgilerinize sunar, iyi çalışmalar dilerim."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr