HALK ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, ölümünün 43'üncü yıl dönümünde Sivas'ın Şarkışla İlçesi'ne bağlı Sivrialan Köyü'ndeki mezarı başında anıldı.

Hayatüa 78 yaşında veda eden Aşık Veysel Şatıroğlu'nun ölümünün 43'üncü yıldönümü nedeniyle mezarı başında anma töreni düzenlendi. Törene Vali Alim Barut, CHP Sivas Milletvekili Ali Akyıldız, Şarkışla Kaymakamı Akif Pektaş, İl Jandarma Komutanı Albay Bektaş Aslan, Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürü Kadir Pürlü, Aşık Veysel'in torunu Gündüz Şatıroğlu, protokol üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. Törende Aşık Veysel için dua edilerek mezarına karanfil bırakıldı. Sivas Valisi Alim Barut anma programında yaptığı konuşmada, şöyle dedi:

"43'üncü yılında ikinci kapıdan geçmiş, sadık yarine kavuşmuş Veysel'in huzurundayız. 'Her kim ki olursa bu sırra mazhar, Dünyaya bırakır ölmez bir eser, Gün gelir Veysel'i bağrına basar, Benim sâdık yârim kara topraktır' diyerek bu günlerimize işaret etmiştir. Her yaradılan gibi bedeni sadık yari kara toprağa karıştı. Ama ben gidersem sazım sen kal dünyada' demişti. Sazı ve sözü ile burada kaldığına göre Veysel aramızda demektir."

CHP Sivas Milletvekili Ali Akyıldız ise, Aşık Veysel Şatıroğlu'nun ölümünün 43'üncü yılında rahmet ve özlemle andığını dile getirdi. Aşık Veysel'in torunu Gündüz Şatıroğlu ise "Ülkemizin içinden geçtiği dönem zor bir dönem, dedemin şiarı barış, kardeşlik, dostluk, ayrım yapılmadan herkesin eşit şekilde yaşaması bizimde düsturumuz olması gerekir diye düşünüyorum. Aile olarak bugüne kadar Aşık Veysel'i anmak için yolu Sivrialan dan geçen herkeze minnettarlığımızı iletiyorum" dedi. Vali Barut ve beraberindekiler daha sonra Aşık Veysel Şatıroğlu'nun 82 yaşındaki oğlu Ahmet Şatıroğlu'nu Şarkışla İlçesi'nde oturduğu evinde ziyaret etti.

Âşık Veysel (1894-1973)

Türküleriyle ölümsüzleşen, dünyaca ünlü halk ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu’nu ölümünün 43'üncü yılında saygı ve sevgiyle anıyoruz..

Bilmiyorum ne haldeyim Gidiyorum gündüz gece Dizeleriyle kuşakları besleyen halk ozanı, 1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi...

 

İki kız kardeşini hayatını kaybettiği çiçek hastalığı nedeniyle gözlerini de kaybetti. Oğlunun üzüntüsünü dindirmek isteyen babası, Âşık Veysel’e bir saz hediye etti ve ozanlarından şiirler okuyup, ezberletti. İlk derslerini Âşık Alâ’dan alan ünlü ozan, kendini iyice saza verdi. Kardeşi Ali ve yakın arkadaşları savaş için cephelere gidince onu umutsuzluğa sürükleyen yalnızlığını daha derin hissetti...

Ozan, akrabalarından Esma adında bir kızla evlendirildi. Bu evlilikten bir kızı ve oğlu olan Âşık Veysel’in oğlu, 10 günlükken yaşamını yitirdi. Bu haberin ardından anne ve babasını da kaybeden Veysel, hayata küstü. Ünlü ozanın kızı 6 aylıkken karısı onu ve bebeğini terk etti. Veysel’in tek varlığı olan kızıysa 2 yıl sonra hayata gözlerini yumdu.

 

Sivas Lisesi edebiyat öğretmeni Ahmet Kutsi Tecer'iyle tanışan Veysel, Tecer’in teşvikiyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı. Köyünden ayrılıp Ankara’ya giden Veysel Ankara’da konuksever tanıdıkların evlerinde bir süre misafir kaldı.

Destanı Atatürk’e getirmek hevesiyle geldiğini söylüyorsa da destanı Atatürk’e okumak kısmet olmadı. Ancak, Hakimiyet-i Milliye (Ulus) basımevinde destanı gazeteye verildi ve destan gazetede üç gün boyunca yayınlandı. Bundan sonra da bütün yurdu dolaşmaya, dolaştığı yerlerde çalıp-söylemeye başladı.

Köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla birlikte, yine Ahmet Kutsi Tecer’in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yaptı. Öğretmenlik yaptığı bu okullarda Türkiye’nin kültür yaşamına damgasını vurmuş birçok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buldu. 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Âşık Veysel’e, “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” 500 lira aylık bağlandı.

 

21 Mart 1973 günü, doğduğu köy olan Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini yumdu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr