İki dönem sürdürdüğü devlet başkanlığı görevi sona erdikten 4 ay sonra Başkent Buenos Aires'e gelen Kirchner, Federal Merkez Mahkemesi 'Comodoro Py'de Hakim Claudio Bonadio'ya yazılı ifade sundu. İfade vermeye geldiğinde Kirchner'i binlerce destekçisi mahkeme binası önünde karşıladı.
Kirchner de slogan ve hazırladıkları pankartlarla kendisine destek vermeye gelenlere mahkeme çıkışında hitap etti. Kirchner, destekçilerine yaptığı konuşmada, "Rahat olabilirsiniz. Beni 20 kez de ifade vermeye çağırabilirler, beni hapse de atabilirler ama düşündüklerimi söylememi engelleyemeyecekler." ifadesini kullandı.

Cristina Kirchner 9 Aralık 2015'te 8 yıllık başkanlık macerasının son gününde son kez hükümet binası Casa Rosada'dan (Pembe ev) halka seslenmişti. Yüzbinlerce Arjantinlinin eşlik ettiği veda konuşması ülke tarihinde de bir ilke işaret ediyordu. Arjantin demokrasi tarihinde ilk kez görev süresi sona eren bir başkanı binlerce kişi uğurluyordu. Görevini yüzde 60'a yakın olumlu algıyla bırakan Cristina Kirchner yasa gereği yeniden aday olamamıştı. Bu konuşmadan 100 gün sonra Cristina Kirchner ülke tarihinde yine bir ilke imza attı; ilk kez bu kadar kısa sürede hakim karşısına çıkan ilk başkan oldu, ancak yine yalnız değildi. Cristina Kirchner adalet sarayı Comodo Py'de içeride ifade verirken dışarıda on binlerce Arjantinli kendisine destek veriyordu. Öyle ki Devlet başkanı Mauricio Macri Salta kentinde konuşma yaparken bütün televizyonlar Cristina Kirchner'in konuşmasını canlı vermeyi tercih ettiler. İktidarı boyunca çok sık bütün kanallardan “ulusa sesleniş” konuşmaları yapmakla suçlanan Cristina, muhalefetinin yüzüncü gününde de zımmen tv kanallarını hegemonyası altına aldı. 

“DOKUNULMAZLIK ZIRHINI HALKIMDAN ALDIM”

Federal yargıç Claudio Bonadio, iktidarının son günlerinde merkez bankasının geleceğe yönelik kur tahminiyle dolar satarak ülkeyi zarar ettirdiği gerekçesiyle Cristina Kirchner hakkında dava açtığında Cristina Kirchner'in zor günler yaşayacağı tahmin ediliyordu. Ancak tüm beklentilerin tersi oldu, rüzgar tamamen tersine döndü, aleyhinde açılan dava Cristina'nın büyük bir zaferle politika sahnesine yeniden çıkışın sembolü haline dönüştü.

Yazılı savunma hazırlayan Cristina Kirchner yargıç Bonadio karşısında verdiği ifadenin ardından alışık olduğu üzere kalabalığa hitap ederek şöyle konuştu, “Hepinizin rahat olmasını istiyorum. Hakkımda yirmi dava açabilirler, beni hapsedebilirler ama asla beni susturamazlar. Sizlerle birlikte olmamı engelleyemezler. Benim yasal dokunulmazlığım yok ama halkımdan aldığım dokunulmazlığım var.” 

Cristina Kirchner son seçimlerde kendisine yasal dokunulmazlık sağlayacak herhangi bir göreve adaylığını koymamıştı. 

Macri hükümetinin kendisi ve eski yöneticiler üzerinde 1955 Peron dönemi sonrasına benzer takip ve yasaklama uygulamalarına imza attığını belirten Crisitina Kirchner, “Eğer yapabilseler alfabedeki K harfini bile yasaklarlar” ifadesini kullandı.

Cristina Kirchner'in eleştiri okları selefi Mauricio Macri'yi de hedef aldı. “ Benim, kardeşlerimin, annemin ya da babamın adına bir off shore hesabı çıksaydı tahmin edebiliyor musunuz neler olurdu? Bütün bunlar benim hakkımda tek bir hedefleri olduğunu gösteriyor: 12 senelik iktidarım sırasında kazanılmış hakları tırpanlamak” 

CRISTINA KIRCHNER'DEN YURTTAŞ CEPHESİ ÖNERİSİ

iktidarı döneminde de hakkında açtığı birçok dava ile başının belası olan yargıç Bonedio'nun açtığı dava sayesinde umulandan çok daha gösterişli bir dönüş yapan Cristina Kirchner, kendisini destekleyen onbinlerce Arjantinlinin karşısında fiili olarak muhalefet lideri olduğunu ilan etti. Cristina Kirchner üç aydır kamuoyu önüne hiç çıkmamış, Patagonya'daki evinden gelişmeleri takip ediyordu. Arjantinlileri kendi dönemi ve son dört aylık dönemi arasında kıyaslama yapmalarını isteyen Cristina, “ ekonomik durumunuz iyileşti mi kötüleşti mi bakmanızı istiyorum. Kime hangi sebeplerden oy vermiş olursanız olun, bu kötü gidişata dur demek için yurttaş cephesi kurulmasını öneriyorum” diyerek, 2017 ara seçimlerinin de temel sloganının ipucunu verdi.

KIRCHNER'İN MERKEZ BANKASI POLİTİKASI YARGILANIYOR

Cristina Kirchner hükümetinin en çok uğraştığı konulardan birisi yurt dışına sıcak para kaçışının durdurulmasıydı. Arjantinlilerin yurt dışında 200 milyarı kayıt dışı olmak üzere toplam 450 milyar doları olduğu düşünülüyor. 2011 yılında yüzde 7,8 büyüme ile Çin'den sonra dünyanın ikinci büyüyen ekonomisi olan Arjantin'de tüm tedbirlere rağmen sıcak para kaçışı önlenememişti. Bunun üzerine dolar alım ve satımlarına kısıtlama getiren Kirchner hükümetinin bu politikaları özellikle orta ve üst sınıflarca protesto edilmişti. Ekonomik gelişmelerle birlikte artan merkez bankası döviz rezervlerini dış borç ödemelerinde kullanan Kirchner hükümeti, büyümenin yavaşlamasıyla birlikte döviz kaçışını önleyen tedbirlere yönelmesinin yanında 2015 itibari ile altı ay sonrası kur tahmini üzerinden dolar satışına başlamıştı. Dönemin merkez bankası başkanı Alejandro Vanoli'ye göre Dolar futuro (gelecek doları) adı verilen uygulama sayesinde Merkez Bankası resmi kuru istediği seviyede tutmayı başardı. Ancak kasımda yapılan başkanlık seçimlerinden bir hafta önce, yargıç Claudio Bonadio, dünyada ilk kez bir uygulamaya imza atarak Merkez Bankası'na baskın düzenlenmesi talimatını verdi. Mauricio Macri ve Kirchnerci aday Daniel Scioli'nin yarıştığı ikinci tur propagandalarından her iki adayda olası iktidarlarında devalüasyon yapmayacakları sözünü vermişti. Ancak Macri'nin partisi Pro yetkilileri, kim gelirse gelsin devalüasyonun zorunlu olduğu, Kirchner hükümetinin olası Macri hükümetini zor durumda bırakmak için gelecek doları satışlarını hızlandırdığını iddia etmişti. 
Yargıç Bonadio, Cristina'nın yanında Vanoli ve dönemin ekonomi bakanı Axel Kicilof'u da gelecek doları satışından ülkeyi zarar ettirmek suçundan ifadeye çağırdı. Cristina Kirchner'den bir gün önce ifade veren Kicilof uygulamanın tamamen yasal olduğunu, hükümetlerin aldıkları ekonomik tedbirlerden dolayı yargılanamayacağını belirtilerek eğer yargılanması gereken birisi varsa, o da yüzde 60'ya yakın devalüasyon yaparak merkez bankasını zarar ettiren Macri ve ekonomi kurmaylarının olduğunu söylemişti.

KEMER SIKMA POLİTİKALARI CRISTINA'NIN DÖNÜŞ ZAFERİNİ HAZIRLADI 

Kirchner hükümetlerinin 12 yıllık devletçi politikalarından sonra iktidara gelen neoliberal Mauricio Macri hükümetinin uyguladığı kemer sıkma politikaları, Cristina'ın dönüş zaferinin yolunu açan en önemli etken oldu. Yolsuzlukla mücadele ve ekonomik gelişme vaadiyle iktidara gelen Mauricio Macri meydanlarda verdiği sözleri pratiğe geçirmede yetersiz kaldı. Macri iktidarının ilk yüz günlük enflasyon rakamı % 12 olarak tahmin edilirken, %60'a yaklaşan devalüasyon, son dönemde toplu taşıma ve faturalara yapılan %300 ila 500 arasındaki zamlar yeni başkana desteği oldukça düşürmüş durumda. Katolik Üniversitesi UCA'nın yaptığı araştırmalara göre, Macri'nin yüz günlük iktidarındaki uyguladığı ekonomi politikalar yüzünden 1,4 milyon Arjantinli yoksullaştı. Macri'nin Panama Belgeleri'nde dört ayrı offshore hesabı çıkması hükümetin yolsuzlukla mücadele kartını birçok Arjantinlinin nezdinde boşa çıkaran önemli bir etken oldu. 

Son anketlere göre Yüzde 70 olumlu imajla iktidara gelen Macri'nin imajının yüzde 50 ve altına düştü. Mauricio Macri son dönemde yapılan fahiş zamlar yüzünden Arjantinlilerin mağdur olmasından dolayı “büyük acı çektiğini” söylemiş ancak düze çıkmak için alınması gereken zorunlu tedbirler olduğunun altını çizmişti. Kaynak: Cumhuriyet.com.tr