İzmir’de 1 Mayıs güvenlik önlemleri öylesine sıkı ki, ortalık “açıkhava hapishanesini” andırıyor. Ama güne canlı bomba haberiyle başlayınca, herkes doğal karşılıyor, kimsenin sesi çıkmıyor. Üst üste gelen aramalardan bunalan anarşistler “çıplak protesto” yapmasa duruma isyan eden yok.

Memleketin üstüne salınan korku iklimi, endişe bulutlarını İzmir’e de göndermiş. Bırakın 1 Mayıs’ı sıradan bir günde bile Kordon’da kat be kat fazla İzmirli, ailesiyle birlikte yerini alır. Ancak Gaziantep’te patlayan canlı bombadan sonra Gündoğdu’ya gelenlerin sayısı, önceki yıllara kıyasla az.

Polisler, maharetli bir savcının elinde “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasına temel teşkil edebilecek espirili pankartlara, arama noktalarında el koyunca neşe daha da azalıyor. Ama korkunun asıl nerede dağları beklediğini de bir yanıyla gösteriyor. Tepemizdeki polis helikopteri de bu korkunun “ıslak imzalı kanıtı” gibi.

Yürüyoruz meydanda sanki volta atar gibi!.. Anadolu’nun aydınlık insanlarının “umut” gözüyle baktığı İzmir’de bile nefes almanın zor olduğu hissi gelip yerleşiyor. Kalabalığın arasında dolaşmaya devam ettikçe, Gündoğdu’da, aslında memlekette neyin eksik olduğu daha net anlaşılıyor.

“... elbet dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya / dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle; işçi tulumuyla / bu güzelim memlekette hürriyet...”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr