Hükümet ile cemaat arasında 17 Aralık sonrası başlayan savaş, yargıda da ayrışmaya neden olmuş AKP hükümeti, bu süreçte yapılan HSYK üyeliği seçimleri için Yargıda Birlik Platformu adı altında bir oluşum kurmuştu. Geçen yıl ekim ayında yapılan HSYK seçimlerini YBP’nin listesi kazandı. Atadıkları hakim ve savcılar etkisini gösterdi, "Cumhurbaşkanına hakaret" soruşturmalarında patlama yaşandı.

Hükümete yakın isimlerden oluşan Yargıda Birlik Derneği kimdir? Yargıda MİT fişi destekli örgütlenme

HSYK seçimlerini kazanan ve hükümete yakın isimlerden oluşan Yargıda Birlik Derneği, üye sayısını 4 binin üzerine çıkararak en büyük yargı örgütü haline geldi. Derneğin, “paralel sızmayı önlemek” amacıyla MİT tarafından oluşturulduğu iddia edilen fişleme listelerine göre üye aldığı iddia edilmişti.

Yargıda Birlik Derneği, Alman Yeni Yargıçlar Derneği'nden randevu istedi. Ancak yanıt çok sertti.

Alman Yeni Yargıçlar Derneği (NRV) Yönetim Kurulu Başkanı Martin Wenning-Morgenthaler tarafından  15 Mart 2016 Yargıda Birlik Derneği Başkanı Dr. Birol Kırmaz'a gönderilen ve "Mevcut durumda birçok yargıç ve savcının, bunun Türkiye’nin üstün çıkarlarına uygun olduğu bahanesiyle kendilerini hükümete ve onun temsilcilerine teslim ettiklerini düşünüyoruz" denilen ve sert eleştirilerin yer aldığı mektup şöyle:

Sayın Kırmaz,

NRV (Alman Yeni Yargıçlar Derneği) temsilcileri ile görüşme isteğinize ilişkin 27 Şubat 2016 tarihli mektubunuz için çok teşekkür ederiz. Umarız isteğinize uygun davranmayışımızı anlayışla karşılarsınız.

NRV, demokrasi ve azınlıkların korunması ve özellikle devletin üçüncü erki olarak yargının bağımsızlığını savunmaktadır. Bize göre yargı, diğer iki erk ile başa çıkabilecek yeterlilikte olmalıdır. Her erkte sahip olduğu araçları kötüye kullanma eğilimi mevcuttur. Bu nedenle, erklerin her tasarrufu, hizmet ettiği toplumun dikkatli bir denetimine tabi olmalıdır. Yargının görevi, hükümeti eleştirilere karşı korumak değil tam tersine yurttaşların temel haklarını korumaktır.

Gördüğümüz kadarıyla, günümüz Türkiyesi'nde bağımsız yargının bu prensipleri hiç bir şekilde hayata geçirilmemektedir. Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin durumuna ilişkin ürkütücü bilgilere sahibiz.

Hükümet üyelerine ve yüksek bürokratlara karşı soruşturma başlatan yargıç ve savcıların görev yerleri değiştirilmiş ya da meslekten ihraç edilmişlerdir. Onların soruşturmaları, özellikle yolsuzluk iddialarıyla ilgili olanlar düşürülmüştür. Mesleki görevleri kapsamında yasadışı silah kaçakçılığı şüphesiyle bir tırı kontrol eden üç savcı ve bir polis (jandarma komutanı) bir kaç aydır cezaevindedirler.

Muhaliflerin ve Kürtlerin savunmasını üstlenen avukatların kendileri suçlanmış ve tutuklanmışlardır.

Üzüntü verici gidişatı eleştiren gazeteciler ve politik olarak aktif yurttaşlar suçlanmış ve tutuklanmışlar, kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmışlardır.

Bütün bu uygulamalara yargıçlar ve savcılar tarafından izin verilmektedir. Bu nedenle, mevcut durumda birçok yargıç ve savcının, bunun Türkiye’nin üstün çıkarlarına uygun olduğu bahanesiyle kendilerini hükümete ve onun temsilcilerine teslim ettiklerini düşünüyoruz.

Bu koşullar altında, bizim izlenimlerimize göre, hükümete çok yakın ve sorunun parçası olan bir yargıç örgütü ile temas kurma eğiliminde olmayışımızı anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz. Böyle temaslarla örgütünüze tanınırlık görüntüsü verme niyetinde değiliz.

Saygılarımla

İşte o mektup

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr