Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkan Yardımcısı ve yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, dün İstanbul’da verdiği konferansta, “Sır biliniyorsa, sır olmaktan çıkar” diyerek, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğunun temel dayanağının haksız olduğunu ima etti. Dündar ve Gül, “Devletin gizli bilgilerini casusluk amacıyla temin etme ve bu bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” ile suçlanıyor. Ancak iki gazeteci de, yazdıkları haberlere konu iddiaların daha önce kamuoyuna yansıyan olaylar olduğu iddiasıyla haksız yere tutuklandıklarını söylüyor.

Prof. Işıl Karakaş’ın, Basın Konseyi ve İstanbul Barosu’nun ortaklaşa düzenlediği “AİHM Kararları Işığında Basın ve İfade Özgürlüğü” konferansı dün Galatasaray Üniversitesi’nde yapıldı. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Yüksek Kurul üyeleri, CHP Milletvekili Mahmut Tanal, gazeteci Altan Öymen, yazar Işık Öğütçü ve Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın da izlediği konferansta Karakaş, şu bilgileri verdi:

* AİHM’ye en çok başvuru sıralaması şöyle: Birinci Ukrayna (13 bin 850 dava), ikinci Rusya (9200 dava), üçüncü Türkiye (8450 dosya). Ancak Rusya daha çok tek yargıçlı kararlar nedeniyle başvuruluyor, oysa Türkiye çok yargıçlı kararlarla. Dolayısıyla Türkiye’yi birinci sayabiliriz.

* 1959-2015 yılları arasında AİHM’ye 619 ifade özgürlüğü davası açıldı. Bunların neredeyse yarısı kadar 258 dava Türkiye’den geldi. Ve çoğu da ihlal sayıldı.

* AİHM, Hrant Dink’le ilgili Taner Akçam kararında Türkiye’nin 301’ici maddeyi kaldırmasını istedi, ancak bu yerine getirilmedi.

* AİHM’nin 1976 tarihli ifade özgürlüğü kararında, “eleştiriler rahatsız edici ve şoke edici bile olabilir” deniyor, buna bu açıdan bakılmalı.

* Yargıçlar, kanunu değil hukuku uygulamalıdır. Aksi halde, kanunları uygulayan tapu memurundan farkları kalmaz. Ancak bazı kararları görünce utanç duyuyorum, üzülüyorum.

* Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a hakaret davaları suç sayılıyor. Ancak eleştiri ile hakaret arasındaki fark konusu belirsiz.

* 25 yıl önce birine ifade özgürlüğü üzerine bir yazı yazmıştım. Şu ana baktığımda geçen zamana rağmen değişen bir şey yok.

* İfade özgürlüğünde sadece iki istisnai durumda ceza verilebilir. Bunlar da nefret söylemi ve şiddet çağrısıdır.

Hakaret davaları

Prof. Işıl Karakaş, Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarına da değindi, pek çok ülkede devlet liderlerine hakaret konusunun suç sayılmadığını hatırlattı ve “Halkın gözü önünde olduklarından, siyasiler sıradan vatandaşlara göre eleştiriye daha fazla açık olmalı. Siyasilerin böyle bir ayrıcalığı olmamalı” dedi. AİHM’nin bu tür suçların suç sayılmamasını tavsiye ettiğini de söyleyen Karakaş, Fransa’da Sarkozy’nin kendisine hakaret edildiği iddiasıyla açılan davasını kaybettiğini de anlattı, Türkiye’nin bu konudaki yasaları değiştirmesini önerdi.

Işıl Karakaş, Can Dündar ve Erdem Gül’ün uzun tutukluluğu konusunda da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci maddesinin uygulanması gerektiğini söyledi. 5’inci maddeye göre, tutukluluk ancak “Kişinin suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcı sebepler varsa ve kaçması ihtimali mevcutsa” uygulanabiliyor.+

Konferansta Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da bir mesaj gönderdi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr