Suriye’de iç savaşın başında Beşşar Esad’ın birkaç hafta içinde devrilmesini bekleyen Ankara, 5 yılın ardından Esad’a göre politikasını değiştirmeye başladı. Savaşın başında ilk hedefini “Esad’ın gitmesi” olarak belirleyen Ankara için şimdi öncelik “Suriye’de barış görüşmelerine destek vermek, sınırı IŞİD’den temizlemek ve muhalifleri desteklemek.”

Başta Erdoğan olmak üzere Ankara, Esad’a yönelik “Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur” söylemine artık konuşmalarında yer vermiyor. Türk dış politikasıyla ilgili genel politika çizgisinde, “Suriye’deki ihtilafın barışçıl şekilde nihai bir çözüme kavuşabilmesi için öncelikle, rejimin şiddet ve baskı politikalarına son vermesi ve elini kana bulamış yöneticilerin bir an önce görevlerini terk etmeleri gerekmektedir” ifadelerine yer veriliyor. Ancak artık Türk diplomatlar Suriye için önceliklerini farklı sıralıyor: “Türkiye için birinci öncelik barış görüşmelerine destek verilmesi, IŞİD’in Türkiye sınırından temizlenmesi ve muhaliflerin her anlamda desteklenmesi”.

Bu sıralamayı Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkilisi bazı Batılı diplomatlarla ikili görüşmelerinde paylaştı. Ancak kaynaklar, dış politika değişiminin Türkiye için kolay olmayacağına da işaret etti.

Erdoğan Afrika’daki açıklamalarında YPG’liler için “terörist” demedi, PKK ve YPG’nin aynı örgüt olduğunu söylemedi ve YPG’liler için “kişi” tanımını kullandı:

“Şu anda Suriye Demokratik Güçleri olarak ifade edilen bu güçlerin içerisinde yaklaşık 450 kadar YPG’li var, bunun dışında 2 bin 500 civarında Araplardan var. Yani toplamda yaklaşık 3 bin kişi bu operasyonun içerisinde yer alıyor ve söylenen de şudur; YPG burada Mınbıc’da daha çok lojistik bir güç teşkil edecek, asıl gücü Araplar oluşturacak.”

Erdoğan’ın bu açıklaması da Washington’a mesaj olarak değerlendirildi. Mınbıc operasyonunun SDG öncülüğünde başarılı olması halinde, Ankara’nın “kırmızı çizgi” politikası yerine “akılcı çizgi”yi benimsemesi bekleniyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr