Adana Büyükşehir Belediye Tiyatrosu salonunda yapılan Çukurova’dan Dünyaya Açılan Pencere: Yaşar Kemal adlı söyleşi Nebil Özgentürk’ün yaptığı Türkiye’nin Evrensel Yazarı : Yaşar Kemal adlı belgeselin gösterimiyle başladı.

Belgeselin ardından söyleşinin moderatorü Yekta Kopan 2016’nın zor bir yıl olduğunu, Ergüder Yoldaş, Atilla Özdemiroğlu, Vedat Türkali, Çetin Öner, Tarık Akan gibi değerli kimlikleri sonsuzluğa uğurladığımızı, Yaşar Kemal’in Türk ve Dünya edebiyatındaki önemli konumunu, yaşamı süresince dik durduğunu belirttikten sonra açılış mesajını okumak üzere sahneye Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban’ı sahneye davet etti. “Yaşar Kemal’in sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum.

2013 yılında Norveç Akademisi Bjorsson Edebiyat ve İfade Özgürlüğü ödülünü Yaşar Kemal’e verdi. Ne yazık ki Türkiye’de herşey güncelliğini koruyor. Onun içi sözü Yaşar Kemal’e bırakıyorum. 21. yüzyılın bir barış ve insan hakları yılı olmasını çok istemiştim. Hiç kimse aklından çıkarmamalı her savaş bir ölüm fermanıdır. İnsanların, üzerinde yaşadığımız toprakların, doğanın ölüm fermanıdır. Tarih boyunca her savaş bir yıkım olmuştur. Yenenler de yenilenler de aynı yıkımdan kurtulamamıştır. Ne yazık ki bugün dünyanın her yeri bir ateş çemberi içinde. Yüzyıllar boyunca kardeş gibi yaşamış halklar bugün birbirlerine düşman kılınıyor.

İnsanoğlunun en büyük utancı olan savaşlar sürüp gidiyor. İnsanoğlu yapılan zulümleri hiçbir zaman unutmuyor. Bugün insanlığın kültürü yıkımlarla karşı karşıya, bugün tüketim toplumu insanlığı doyumsuz birer canavara dönüştürdü. Bir çok ağacın, bir çok böceğin, bir çok kuşun soyu çoktan tükendi. Bir çok din de yasaklarla, baskılarla yok ediliyor. İnsanlığın yaratıcılığı da çok yıpranıyor. Sanat gerçek sanat, yalanın, zulmün, şiddetin, bitip tükenmeyen savaşların bütün kötülüklerin karşısındadır. Sanatın birincil işi başkaldırıştır. İnsanı insan yapan değerleri yok etmeye kimsenin gücü yetmez”.

Arif Keskiner, bir zamanlar şehir tiyatrosunun yerinde Adana Halk Evi’nin yer aldığını, bu binanın Yaşar Kemal’in yaşamını değiştirdiğini anlattı. Burada onu ve Orhan Kemal’i etkileyen Arif Dino’yla nasıl tanıştığını, Arif Dino’nun ona beş adet Don Kişot kitabı verdiğini, bu romanı yaşamı süresince okuyacağını, birisi eskiyince ötekisine başlayacaksın dediğini, bu arada Abidin Dino’nun devreye girdiğini, ardından tutukevinden çıkan Orhan Kemal’in gruba katıldığını belirtti.

Osman Şahin, Yaşar Kemal’in dünya çapında bir Türkçe yarattığını, Anadolu’da dört adet mitos olduğunu, bu dört mitosun Homeros, Yunus Emre, Nazım Hikmet ve Yaşar Kemal olduğunu, dünyada hayvanları, doğayı Yaşar Kemal gibi kimsenin betimleyemediğini irdeledi. Menderes Samancılar, İnce Memed romanıyla Yaşar Kemal’i tanıdığını açıkladı: “ 17 yaşında Adana’da bir fabrikada çalışıyorum. Halk Kütüphanesi’ nden kitaplar alarak iş aralarında Rıfat Ilgaz’ın kitaplarını okuyorum.Önce bir iki kişiydik sonra sayımız giderek arttı.

Kitaplık görevlisi yaşlı amca fabrikadaki arkadaşlarına İnce Memed’i oku diyerek bana kitabı verdi, yıl 1972. İnce Memed’i ancak altı ayda okudum çünkü kaçıran arkadaşlar için başa dönüyordum.. O arada yeni personel müdürü durumu farketti. Sen kimsin oğlum, bu kitabı bir daha elinde görürsem seni kovarım dedi.

Yaşar ağbinin sayesinde okumayı öğrendim, onun sayesinde toprağın bizi sıradan yapmadığını, yaparken adam ettiğini öğrendik. Toroslardan esip gelen ayazın bizi üşütmediğini aslında adam ettiğini Yaşar ağbi sayesinde öğrendik. Nebil Özgentürk, berber babasının Yaşar Kemal’i, Arif ve Abidin Dino’yu traş ettiğini, muhteşem, babacan, kanatları olan bir adam olduğunu , “Bu ülkenin Yaşar Kemal gibi dik duruşlu insanlara gereksinimi var” diyerek yazarın onun yaşamını ne denli etkilediğini vurguladı. Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü: “Yaşar ağbiyi ailecek tanırdık. Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet edebiyatımızın zirveleridir” dedi.

Adanalı yazar ve şair Ahmet Selçuk İlkan’da Yaşar Kemal’in Türk yazarlarına inanılmaz bir özgüven aşıladığını, sağlığında bilmezler kadrini öldüğünde mermerden yaparlar kabrini özdeyişini hatırlattı. Edebiyat tarihimize baktığımızda çok sayıda yazarın en güzel yapıtlarını bırakırken bile bir hüzünle , çok zaman anlaşılmadan, yeterince gönülleri okşanmadan gittiğini, Yaşar Kemal’in yaşarken çok sevildiğini, alkışlandığını, görkemli bir şekilde uğurlandığını, bunun da dik duruşundan ötürü olduğunu vurguladı.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr