HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, katıldığı partisinin Bingöl İl Kongresi'nde HDP'ye kimse hırsızlık ve rant için gelmediğini belirtti.

HDP olarak barış için ellerinden geleni yaptıklarını anlatan Demirtaş, "Biz her zaman demokratik siyaseti çözüm mecrası olarak gördük. Kan akmasın, barış olsun diye elimizden geleni yaptık. Uğraştık, didindik, çaba sarf ettik. O gün de barış istiyorduk, bugün de istiyoruz. O günde diyalogdan barıştan yanaydık, bugün de öyleyiz. O gün de silahlar konuşmamalı demiştik, bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Bu işler konuşarak çözülür demiştik, bugün yine aynı şeyi söylüyoruz" dedi.

Demirtaş: Kellemiz gitse bile böyle ahlaksızlığı kabul etmeyiz

"Saraydaki zat da, Başbakan da defalarca konuştular. Verdikleri sözün tek birinin arkasında durabildiler mi?" diyen Demirtaş, AKP'nin seçim sürecinde istikrar getireceklerini söylediğini hatırlattı. Demirtaş, "Siz iktidar olduğunuzda istikrar olmayacak mıydı, söz vermediler mi? Şimdi tek birinin ağzından barış sözcüğü çıkıyor mu? Saraydaki günde neredeyse 3 defa konuşuyor, Başbakan da fırsat bulursa konuşuyor. Tek bir barış sözcüğü kullanmıyorlar artık" dedi.

"İKTİDAR OLSAYDIK 24 STTE AKAN KANI DURDURURDUK"

HDP'nin iktidar olması ile 24 saatte akan kanı durdurabileceklerini öne süren Demirtaş, "Bugün biz iktidarda olsaydık, bu sabah biz iktidara gelsek, ertesi sabah 24 saatte bu kan dururdu. Yapardık, başarırdık bunu. Fakat bunlar iktidara geldiği günden beri, akan kan daha da arttı. Biz iktidar olsaydık, akan kanın sorumlusu biz olurduk. Kim hükümetteyse, siyasi sorumlusu odur. Biz iktidara gelmeyi başarsaydık, halk bize o kadar destek verseydi, biz ülkemizin sorunlarını konuşarak çözerdik. Diyalogla, müzakereyle çözerdik. Kürdün, Zaza'nın, Alevi'nin, başörtülünün, Ermeni'nin, Hıristiyan'ın kimin ne derdi varsa çözerdik. Adaletle, eşitlikle huzur içerisinde bir ülke yaratırdık. Çünkü bizim şöyle bir derdimiz yok, biz ille seni Türk yapacağız diye uğraşmazdık kimseyle. Zorla Kürt yapacağız diye de kimseyle uğraşmazdık. İlle başını açacağız, kapatacağız diye uğraşmazdık" dedi.

"SEN BİZİ DE TÜRK YAPMAK İSTİYORSUN"

Selahattin Demirtaş, Kürtlerin varlığının kabul edilmesi gerektiğini, bütün kimliklere saygı duyulması gerektiğini ifade ederek, "Bunlardaki anlayış ne? İlle hepinizi Türk yapacağız. Türklük de bir şereftir, tamam. Türk'ün de bir tarihi var, tamam. Hepsi doğru, kardeşimizdir. Türk milletine tek millettir de diyebilirsin. Türk milleti için tek bir dilimiz var diyebilirsin. Bizim için bir sakıncası yok. Sakıncası olan, sen bizi de Türk yapmak istiyorsun. Yoksa bizim Türk ile bir problemimiz yok. Türk olmasın demiyoruz. Biz Türk nasıl varsa, Kürt de var, Zaza da var diyoruz. Buna saygı duy. Biz nasıl bütün kimliklere saygı duyuyorsak sen de saygı duyacaksın" dedi.

"BENİM PARTİM DAHİL BİR ÇOCUĞUN TIRNAĞINA KURBAN OLSUN"

Demirtaş, kongrede yaptığı konuşmasında Karaman'da yaşanan çocuk istismarı olayına da değinerek, şunları söyledi:

"AKP üstüne İslam perdesi çekilmişi sahte sapkın bir tarikattır. İslam ile alakası yoktur. Bunlarda bütün ahlaksızlıklar normalleştiriliyor. Topluma bunlar benimsetilmeye çalışılıyor. Karaman'da şu vakıf meselesinde gördünüz. 40'dan fazla çocuk istismara uğramış, bunu kimse konuşmuyor. Vakfı konuşuyorlar. Aman diyorlar vakfa bir leke gelmesin. Benim partim dahil, tek bir çocuğun tırnağına kurban olsun, ne vakfı? Orada önemli olan vakıf mı çocuk mu? Çocuğu koru önce, çocuğu savun. Çıktılar, vakfı savundular. 'Vakfa leke konduramazsınız' dediler. Bunlar art niyetli çevreler, tamam bir defa olmuş olabilir ama bu vakıf neredeyse kutsal bir vakıftır, eleştiremezsiniz bile. Önemli olan insan mıdır? Çocuk mudur? Yoksa kurumlar mıdır? Neden vakıf daha önemli? Çünkü bu vakıflar bunların aracılığıyla topluma AKP'nin o sapkın tarikat anlayışı aşılanıyor. Bu şekilde AKP var oluyor. Yardımlar dağıtılıyor, eğitimler yapılıyor, burslar veriliyor.

İslam ile alakası olmayan sapkın bir anlayışla toplumu teslim alıyorlar. O yüzden vakıf onlar için çok önemli. Orada kadına mı taciz tecavüz olmuş? Kapatın üstünü. Önemli değil diyorlar. Vakıf önemlidir diyorlar. Sizin vakfınız batsın. Böyle bir anlayışı biz nasıl kabul edelim? Kim savunursa savunsun. Açık ve net söylüyorum, bizim partimizden ya da başka partiden, asla kabul edemeyiz. Herkes haddini bilecek, ona göre hareket edecek. Mikrofonu eline alan, vakfı savunuyor. Çocuğu savunun çocuğu. Deyin ki, çocuğun hakkı var, hukuku var. Vakıftan önce o çocuk kıymetlidir. Bakın, ahlakı nerelere getirdiler. Bu anlayışla 14 yıldır ülkede rüşveti normalleştirdiler."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr