Memleketin bu iş için olumsuz şartlara, birtakım idari engellemelere rağmen halen büyük bir inat ve özveriyle de sürüyor. Tüm bu “zararlı” faaliyetin tek müsebbibi eski bir resim öğretmeni olan Hüseyin Başkadem ya da (bu satırların yazarının taktığı isimle) Deli Hüseyin. Bu yıl yirminin üzerinde müzisyen (Türk ve Çek), sanatçı-topluluk, yazar ve müzik insanının katılımıyla yapılan festivalin en göze çarpan üzücü yanı, maalesef eskiye oranla daha dar bir alana hapsedilerek izole edilmeye çalışılmasıydı. Zira bu festival ilk döneminde açık havada, sokaklarda, tren garında, otel ve okul bahçelerinde yapılır; şehrin merkezine yakın mekânlarda mümkün olduğunca halkla iç içe geçer ve kalabalık insan gruplarıyla buluşurdu. Şimdi ise sadece bir otelin lobisine sıkıştırılmış olması, bu etkinliğin ihtiyacı olan oksijenin, kök salıp yaşayacağı toprağın ve suyun kesilmesi anlamına geliyor. Kaldı ki sadece konserler değil, misafirlerin okullara yaptığı ziyaretler ve sohbetler bile eskiye göre çok az sayıya inmiş. Belli ki, dışarıdan birilerinin gelip oralarda öğrencilerle, genç insanlarla sohbet etmesi “sakıncalı” bulunmuş. Bir de bu işin maddi yönü var. Memleketin ayakta kalan festivalleri sırtını büyük sermayeye yaslayarak; müzikal etkinliklerin yanı sıra yoga yaptıra, açık havada bisiklete bindire, deniz kenarında güneşletedursun; Afyon’daki mesai zevki sefayı bir kenara koymuş, halen ilk günkü inadıyla ve amatör ruhuyla tertemiz hülyaların peşinden koşuyor. Doğup büyüdüğü şehre karşı kendini borçlu hisseden festival direktörü Hüseyin, Prag’dan gelen caz müzisyenleri ve eli kalem tutan insanları, memleketin aydınlık yüzlü çocuklarıyla buluşturarak ufuklarını genişletmeye çalışıyor. Hem de bilabedel; hatta sponsorlarının yetmeyen bütçelerinin üzerine cebinden para koyarak. Tek dileğimiz, festivalin daha on yıllar boyunca sürmesi, Hüseyin’in yükünü (maddi-manevi) hafifletecek insanların işe el atması ve daha fazla kalabalığa hitap ederek, eskisi kadar şehirde geniş bir alana ayak basması. Hal böyle olunca bize yapmamız gereken tek bir şey kalıyor: kimlere destek olacağımızı yeniden düşünmek ve sonuna kadar yanında olmak.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr