1 Mayıs İşçi Bayramı'nda Taksim'de kutlanması için geçtiğimiz yıl çağrı yaptıkları gerekçesiye haklarında dava açılan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, TTB Merkez Konseyi üyesi Hüseyin Demirdizen 17 Mart 2016'da hakim karşısına çıkmış ve ilk duruşmada beraatlerine karar verilmişti.

İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 21. Asliye Ceza Mahkemesi, beraat kararının gerekçesini açıkladı. 8 sayfalık gerekçeli kararda sanıkların savunmalarına ve iddianameye değinildi.

GEREKÇELİ KARARDA İDDİANAMEYE VE SANIKLARIN SAVUNMASINA YER VERİLDİ

Gerekçeli kararda, "Sanıklar Lami Özgen, Arzu Çerkezoğlu ve Hüseyin Demirdizen hakkında düzenlenen iddianamede; sanıkların birlikte hareket etmek suretiyle, yasadışı gösteri yapmak üzere kitleleri Taksim Meydanı'na yönlendirdikleri, polisin dağılın ikazına rağmen dağılmadıkları ve emniyet güçlerine çeşitli şekillerde mukavemet ettikleri iddia edilerek, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi talep edilmiştir. Sanıklar savunmalarında fiillerinin suç oluşturmadığını, yüklenen suçları işlemediklerini ileri sürerek beraatlerine karar verilmesini talep etmişlerdir" denildi.

ANAYASAYA VE 2911 SAYILI KANUNA ATIF YAPILDI

"Anayasamızın değişik 34. maddesinde; Herkesin önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ancak; milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır" denilen gerekçeli kararda, "2911 sayılı Kanun'un Amaç ve Kapsam başlıklı 3. maddede Anayasa hükmüne paralel olarak, herkesin önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu belirtilmiş, istisnaların sayıldığı 4/1-b. Maddede de, Kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartıyla kanun veya gelenek ve göreneklere göre yapılacak toplantı, tören, şenlik, karşılama ve uğurlamaların bu kanun hükümlerine tabi olmadığı belirtilmiştir" ifadelerine yer verildi.

"TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ İZNE TABİ DEĞİLDİR"

2911 sayılı Kanun'na ayrıntılı olarak yer verilen gerekçeli kararda, "herkes silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olup, düzenlenecek bu toplantı ve gösteri yürüyüşleri izne tabi değildir" denildi.

"TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİNİ YASAKLAMAK DEMOKRATİK BİR DEVLET YÖNETİMİ İLE BAĞDAŞMAZ"

"Herkesin sahip olduğu toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ancak Kanunla ve milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın, genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabilecek olup, bu sınırlama yapılırken de Anayasamızın 13. maddesinde yazılı olduğu şekilde hakkın özüne dokunulamayacaktır" denilen gerekçeli kararda, "Somut ve geçerli olgulara dayanmadan, Anayasa ve Kanunlarda geçen kimi kelimeleri tekrar etmek ve genel ifadeler kullanılmak suretiyle yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak demokratik bir devlet yönetimi ile bağdaşmaz. Demokratik yönetimlerde kamu idaresinin öncelikli görevi, kişi hak ve hürriyetlerinin kullanılmasının önündeki engelleri kaldırmak, bu hak ve hürriyetlerin en geniş şekliyle ve güvenli bir biçimde kullanılması için gerekli ve yeterli önlemleri almak olup, somut nedenlere dayanmayan ya da günlük yaşamda her zaman karşılaşılan trafik yoğunluğu, otellerin faaliyetinin devamının sağlanması, turizmin olumsuz etkilenme ihtimali gibi gerekçelere dayanılarak temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının sınırlandırılması değildir" ifadelerine yer verildi.

"TAKSİM MEYDANININ 1 MAYIS KUTLAMALARI İÇİN ÖZEL BİR ANLAMININ OLDUĞU DA BİLİNEN BİR GERÇEKTİR"

Gerekçeli kararda şu ifadeler kullanıldı: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen iddianamede, sanıkların yasadışı gösteri yapmak üzere kitleleri Taksim Meydanı'na yönlendirdikleri ileri sürüldüğünden, öncelikle Taksim Meydanı'nda yapılması planlanan 1 Mayıs kutlamalarının 2911 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığının ve buna bağlı olarak yapılacak kutlamaların yasadışı olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. İşçi Bayramı adıyla da bilinen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü uzun yıllardan beri Dünyanın bir çok ülkesinde, birlik ve dayanışma günü olarak kutlanmakta olup, bu kutlamalarda özellikle işçilerin yönetimlerden talepleri dile getirilmektedir. Ülkemizdeki kutlamalarda uzun yıllarından beri 1 Mayıs günü yapılmakta olup, 22 Nisan 2009 tarih ve 5892 sayılı Kanun ile de, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü adıyla genel tatil günü olarak kabul edilmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin nerede yapılacağı tespit edilirken, bu kutlamaların doğası gereği, verilmek istenen mesajların mümkün olabildiğince çok sayıda kişiye ve kolaylıkla ulaşmasını sağlayabilecek yerin seçimi tabiidir. Ülkemiz ve 1 Mayıs kutlamaları özelinde bakıldığında, "Taksim Meydanıö'nın 1 Mayıs kutlamaları için özel bir anlamının olduğu da bilinen bir gerçektir. Kutlamaların tarihsel geçmişi, çok uzun süreden beri benzer içerikli kutlamaların yapılmakta olması, toplumun bir kesimi olan işçilerin yapılan kutlamalara yoğun ilgi göstermesi dikkate alındığında, 1 Mayıs kutlamalarının bir gelenek halini aldığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, Kanun ve geleneklere göre yapılan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarının, 2911 sayılı Kanun'un 6. maddesinde sayılan istisnai haller kapsamında değerlendirilmesi ve bu kabulün sonucu olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarına 2911 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmaması gerekmektedir."

"ÇAĞRI YAPMIŞ OLMALARI SUÇ OLARAK TANIMLANAMAZ"

Gerekçeli kararda, "İstanbul Valiliği'nce kutlamaların Taksim Meydanı'nda yapılmasına izin verilmeyeceğine dair işlem tesis edilmiş ise de, cebir ve şiddete teşvik ve tahrik içermemesi nedeniyle, yapılan çağrılarda AİHS hükümlerine aykırı bir durum olmadığı ve yukarıdaki paragrafta yapılan açıklamalara göre de, Anayasamızın 90/5. maddesi uyarınca somut olayda AİHS hükümleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, aksi yönde idari işlem tesis edilse bile, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları yasadışı gösteri olarak kabul edilemeyeceğinden, sanıkların temsil ettikleri kurumlar adına 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı'nda yapılmasına dair, cebir ve şiddete teşvik ve tahrik içermeyen çağrı yapmış olmaları da suç olarak tanımlanamaz" denildi.

"SOYUT İDDİA DIŞINDA KESİN İNANDIRICI DELİLLER OLMADIĞI AÇIKTIR"

Gerekçeli karar şu ifadelerle tamamlandı: Sanıklara yüklenen diğer suçlar olan güvenlik amirinin dağılma isteğini yerine getirmemeleri ve emniyet güçlerine çeşitli şekillerde mukavemet ederek görevlilerin görevlerini yapmalarına engel olma suçlarına gelince, bu suçların ne şekilde, kimin tarafından, ne zaman işlendiğine, güvenlik amirinin hangi toplantı için ne zaman dağılma isteğinde bulunduğuna, mukavemetin nasıl yapıldığına ilişkin iddianamede somut olgulara dayanan anlatımlar bulunmadığı gibi, dosya kapsamında da, bu suçların işlendiğine, sanıkların ne şekilde mukavemet ettiklerine ve bu mukavemet sonucu görevlilerin yaralanmalarına yada başka bir şekilde zarar gördüklerine ilişkin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce Cumhuriyet Başsavcılığı'na hitaben yazılan yazıdaki anlatımlar dışında, tutanak, adli rapor, kayıt veya başka bir delil bulunmamaktadır. Dolayısıyla, savunmaların aksine, bu suçların işlendiğine dair de, soyut iddia dışında, kesin, inandırıcı, mahkumiyete yeter deliller olmadığı açıktır. Mahkememizce, yazılı hususlar dikkate alınarak, sanıkların temsilcisi oldukları kurumlar adına 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı'nda yapılmasına dair cebir ve şiddete teşvik ve tahrik içermeyen çağrı yapmaları şeklindeki fiillerinin Kanun'da suç olarak tanımlanmadığı, sanıklara yüklenen diğer suçların ise, sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı kanaatine varılmış, yazılı nedenlerden dolayı sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir" denildi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr