Hükümet sosyal güvenlikte hukuksuz ve adaletsiz bir uygulamaya daha hazırlanıyor. Bu uygulamanın adı Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES). Yasal düzenleme henüz Meclis’e sunulmadı ama basına yansıyan ayrıntılar şunlar: Halen gönüllülük esasına dayalı olarak uygulanan ve tamamlayıcı özel bir sigorta sistemi olan BES zorunlu hale getirilecek. Zorunlu BES ile ücretlerden kesilecek miktar en az 50 TL olacak. Sisteme işveren katkısı olmayacak, halen yüzde 25 olan devlet katkısı ise devam edecek. Zorunlu BES 50’den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde ve 45 yaşın altında yeni işe girenlere mecburi olacak.

Zorunlu BES Anayasa’ya aykırı

Zorunlu BES sosyal güvenliğin temel felsefesine ve Anayasa’ya aykırı, dahası sosyal güvenliği adım adım özelleştirmeyi hedefleyen bir uygulama. Sosyal güvenlik herkes için zorunludur. Kimse sosyal güvenlik sisteminin dışında kalamaz. Anayasa’nın 60. Maddesi’ne göre “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devlet bu güvenliği sağlayıp gerekli teşkilatı kurmakla yükümlüdür.” Büyük sorunları ve eksikleri olmasına karşın Türkiye’de şu anda zorunlu ve kamusal bir sosyal güvenlik sistemi ve kurumu (SGK) vardır. Çalışanlar bu kamusal sosyal güvenlik sistemi için prim ödemekte ve ayrıca sisteme devlet de katkı yapmakta.
Bu zorunlu ve kamusal sosyal güvenlik sistemi dışında isteyenler tamamlayıcı özel sigorta sistemlerine üye olabilir. Gelir düzeylerine göre prim ödeyebilirler. Bu onların paşa gönüllerinin bileceği iştir. Ancak hiç kimse özel bir sigorta programına üye olmaya zorlanamaz. Zorunlu kamusal sosyal güvenlik primleri dışında hiç kimseden kendi arzusu dışında kesinti yapılamaz. Zorunlu BES uygulaması Anayasa’nın sosyal devlet ilkesi ile sosyal güvenlik, sözleşme hürriyeti ve mülkiyet hakkına ilişkin hükümlerine de aykırıdır. Zorunlu özel emeklilik sigortası diye bir uygulama olamaz. Uygulama baştan aşağı hukuksuz ve Anayasa’ya aykırıdır.

BES’e devlet katkısı adaletsiz

Öte yandan halen uygulanmakta olan gönüllü BES de adaletsiz bir sistemdir. Türkiye’de 2001 yılından bu yana Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) söz konusu. BES halen asıl değil tamamlayıcı, gönüllü ve özel bir sigorta sistemi. BES daha çok orta ve üst gelir gruplarının gücünün yettiği bir sistem. 2012’den bu yana BES’e girenlere kendi primlerinin yüzde 25’i oranında devlet katkısı yapılıyor. Sistemde 2016 itibariyle 6.2 milyon katılımcı var. Toplam aktif sosyal sigortalı sayısının 20.3 milyon olduğu düşünülecek olursa BES kapsamındakilerin oranı sosyal sigortalıların yüzde 30’unu aşmış durumda. BES’e aktarılan devlet katkısı tutarı ise 5.9 milyar TL’ye ulaştı. BES katılımcılarının gelir durumunda bakıldığında BES’e devlet katkısı orta ve üst gelir gruplarına kaynak aktarma mekanizmasına dönüşüyor.

BES katılımcılarının fon büyüklüğünün gelir düzeyine oranı oldukça çarpıcı. Geliri asgari ücrete eşit ve daha düşük olanların BES fonları içindeki payı sadece yüzde 0,2’dir. Asgari ücret ile iki asgari ücret arası kazancı olanların payı yüzde 18,3 iken iki asgari ücret ile 3 asgari ücret arası geliri olanların payı yüzde 34,5’tir. Üç asgari ücret ile altı asgari ücret arası geliri olanların payı yüzde 10’dur. Altı ile on asgari ücret arası geliri olanların payı yüzde 23 ve 10 asgari ücretten fazla geliri olanların payı yüzde 23,4’tür. Bu veriler açıkça BES sisteminde orta ve üst gelir gruplarının ağırlığı oluşturduğunu ortaya koyuyor. Böylece sosyal devlet ilkesine aykırı bir biçimde düşük gelirli kesimlerden toplanan vergiler orta ve üst gelir gruplarına aktarılıyor. Zorunlu BES devlet kesesinden özel sigortaların finansmanı demek. Bu nedenle BES’e devlet katkısı adaletsiz bir uygulamadır.

Asgari ücret düşecek

Zorunlu BES ücretleri eritecek. Ücret düzeyine göre bu miktar artabilecek. BES kesintisi işçinin ücretinden yapılacak. En az 50 TL olması öngörülen zorunlu BES kesintisi ile asgari ücret 50 TL azalacak. Öte yandan 8 veya 9’uncu ayda yüzde 20’lik vergi dilimine girecek olan asgari ücretlinin buradan da kaybı olacak. Asgari ücretliyi hem BES hem de vergi dilimi vuracak.

Zorunlu tasarruf macerasının benzeri

Zorunlu BES uygulamasının benzerleri Turgut Özal ve ANAP döneminde Tasarrufa Teşvik Fonu (Zorunlu Tasarruf Fonu) ve zorunlu Konut Edindirme Yardımı (kesintisi) adıyla uygulanmış ve başarısız olmuştu. Bu iki fon için yapılan kesintiler yıllar sonra ve gerçek nemalandırma yapılmadan çalışanlar ciddi kayıplara uğratılarak geri ödendi. Sonuçta ne çalışanların ciddi bir birikimi oldu, ne de bu fonlarla çalışanlar ev sahibi oldu. Zorunlu BES gerçek dışı ve başarısızlığa mahkûm bir uygulamadır. Amaç sosyal güvenlik değil, “tasarruf” düzeyini artırmak ve böylece afaki projeler için kaynak oluşturmak ve sosyal sigortaları kısmen özelleştirmektir.

Kaynak: Birgun.net