YAŞAR AYDIN
[email protected]
@yasaraydinnn

Başbakan Binali Yıldırım Vezneciler’de yaşanan bombalı saldırı sonrası kameralar önüne geçtiğinde bir yandan “terörle mücadelede kararlıyız” derken diğer yandan da PKK’yi kastederek “Bugünlerde ‘biz görüşebiliriz, silahları bırakabiliriz, konuşalım’ gibi doğrudan, dolaylı haberleri geliyor” diye bir cümle çıktı ağzından.

Bu açıklama gelişigüzel yapılacak değerlendirme değil. Bir yandan bölgede savaş derinleşirken diğer yandan Ankara’da uzunca süredir bir görüşme trafiğinden bahsediliyordu. Bu trafiği bugüne kadar taraflara doğrulatamadık. Binali Yıldırım’ın açıklamasından sonra bir kez daha aynı soruyu yanıt aradık.

Dolaylı görüşme var

Kürt hareketine yakın isimlerle görüşmelerde Başbakan’ın ifade ettiği bir talep ve görüşmeye dair bilgisi olmadığını söylediler. Buna rağmen düzeyleri farklı olsa da sürekli bir temasın varlığı kabul ediliyor. BirGün’e konuşan kaynağımız yaşanan süreci şöyle özetledi: “Üçüncü kesimler aracılığı ile, daha çok da ABD üzerinden dolaylı görüşmeler var. Esas olarak Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin temas var. Bununla birlikte ülke içinde yaşananlara dair de görüşmeler olabiliyor. Görüşmeleri sadece AKP ya da hükümet olarak da görmemek gerekiyor. Farklı kanallar da var.”

Kürt hareketi içinde temas kurduğumuz isimlerin genel yaklaşımı müzakere ve diyalog oldu. Ama sürecin başlaması için artık ön koşullardan bahsediliyor ve İmralı işaret ediliyor.

Temas mı, görüşme mi?

Son bir yıldır devam eden çatışmalara rağmen Ankara’da hem TBMM çatısı altında hem de Kamu Güvenliği Müsteşarlığı üzerinden temasın varlığı hep konuşuluyor. Ama bu görüşmeleri kimi kritik anlar dışında yaşanan “temas” olarak değerlendirmek daha doğru. Hem AKP’li vekiller hem de HDP’liler “hayır, diyalog yok” diyorsa doğru kabul etmek lazım. O zaman soru şu: Yıldırım bu ifadeyi neden kullandı?

ABD devrede

Bir an, Binali Yıldırım’ın, PKK’nin zayıfladığını, bir anlamda “yeter” dediğini anlatmak için bu ifadeleri kullanmış olduğunu farz edelim. Ama bu durum bile diyalog kanallarının neler olduğu ve ne kadar etkili olduğunu açıklamaya yetmiyor. Bu kanala ilişkin herkes ABD’yi işaret ediyor ve muhtemelen doğru. Ama son günlerde iki Avrupa ülkesinin de Ankara’da trafiğin içine dahil olduğu çok fazla konuşuluyor.

Ortadoğu’da, özellikle de Suriye’de taşların oturması için, ABD ve Rusya’nın hazırladığı planın işlemesi için, Türk-Kürt ittifakı temel öneme sahip. Uluslararası güçler açısından bu, planlarda aksamalar yaşanmasının en önemli nedenlerinden biri olarak görülüyor. Ama “hadi barışın” demekle de olmayacağı ortada.

Suriye’yi içine alan görüşme trafiği

Bölgeyi yakından takip eden isimlerin son günlerde öne sürdüğü ve çok yabana atılmayacak bir başka görüş var; bundan sonra görüşmelerin Suriye ve Türkiye bağlamında devam edeceği yönünde. Yani bir anlamda Suriye’siz bir çözümün olmayacağını herkes kabul etmiş durumda. Şimdilik aracılarla başlayan temasın ancak bölgeyi de içine alacak şekilde ilerleyebileceği belirtiliyor.

Bu öngörülere rağmen böyle bir rotaya girildiğine dair emare Türkiye içinde yok. Bir yandan vekillere dahi dokunmaya ve tutuklamaya hazırlanan Hükümet, diğer yandan savaşı büyük kentlerin sokaklarına taşıyan bir örgüt var. Savaşın daha da derinleşip tüm ülkeyi etkisi altına alma potansiyeli çok güçlü.

Bununla birlikte son bombalı saldırıları ve AKP’nin tutumunu çatışmalı sürecin “artçısı” olarak değerlendirenler de var. Bugün doğruyu bilmek çok zor. Ama bilinen bir şey var ki hangisinin hayat bulacağını görmek için çok beklemeyeceğiz.


Kaynak: Birgun.net