Her geçen gün daha da çıldıran Sultan, İstanbul’da canı alınacak adam kalmadığında tebdil-i kıyafetle, tebdil-i mekân ederek Üsküdar’a geçer. Karşı kıyıyı tavaf ettikten sonra Saray’a ulaşmak için yeniden bir sandala biner. Tam istediği türden bir sandalcıya denk gelir.
•••
Adam kayığı meyhaneye çevirip testi testi şarap istiflemiştir. Bir yandan iri yudumlarla şarabını içip tütün çeker diğer yandan da fal açar. Bunları gören ‘tebdil-i kıyafet Murat’ların dördüncüsü’, hayretle adama sorar:
“Sultan görürse halin ne olur?”
Adam kendinden emin yanıtlar:
“Sende hiç akıl yok mu, deryanın ortasında hünkâr bizi nereden görecek?”
•••
İşte o vakit Murat’ın maiyetindekiler, adamın gırtlağına çöker. Gerçeği anlayan, canının alınacağını gören sandalcı, Padişah’a bir anlaşma önerir. “Padişahım” der, “Kuluna bir aman ver, sana hangi derya kapısından İstanbul’a gireceğini söyleyeyim, bilirsem canımı bağışla...”
Oyun Murat’ın hoşuna gider, kabul eder. Böylece sandalcı, karşı kıyıya bakıp remil açar. Bir kâğıda bir şeyler karalar, Sultan’a uzatır. Padişah, ‘sözüm ona’ üzerinde hangi kapının olduğu yazan kâğıdı göğsüne yerleştirir.
•••
Sandalcıya kapısı olmayan bir sur dibine yanaşması emri verilir. Sultan’ın adamları, kazma kürekle surlara yeni bir oyuk açarlar, sandal buradan geçip kente girer. Karaya çıkınca sandalcı, toprağa çökertilir. O zaman yalvarır, “Aman Padişahım” der, “Göğsünüze sakladığınız kağıda bakmayacak mısınız?”
Olmayacak duaya amin denmez; Murat gülümseyip elini göğsüne atar fakat kâğıdı açıp yazıyı okuyunca benizi atar:
“Yeni kapınız hayırlı olsun Padişahım.”
•••

Tarih yeniden ‘Yenikapı’da’ biçimleniyor!!!
2,5 milyon bayrak,
200 vapur, 70 otobüs,
5 milyon şişe su,
1,5 milyon şapka...
CHP, büyük mücadele verip alanda ‘Dombra’ çalınmayacağı konusunda anlaşma çıkardı!
•••
Türkiye’de istisnasız her kesim 15 Temmuz’un karşısında durdu, durmaya devam ediyor. Ancak bir adım sonrası, işin suyunu çıkarmak, tadını kaçırmak, renginin değişmesine katkı sunmak AKP ve Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmek demek. Acaba bir tek CHP Lideri Kılıçdaroğlu mu bunu anlayamıyor? Takiyeden mütevellid zihniyet, istediğini koltuk değneği olarak kullanıyor. Türkiye’de ‘kullanışlılar’ diye bir kavramın 14 yıllık AKP siyaseti çerçevesinde ortaya çıkmış olması boşuna değil!
•••
Erdoğan ve AKP sanıldığının aksine en güçsüz dönemini yaşıyor. AKP siyasetinde herkesin birbirine şüpheyle baktığı görülürken, parti içinde de her an büyük bir kırılmaya dönüşebilecek üstü kapalı bir çatlağın olduğu seziliyor. İçerde sıkıntıyla boğuşan AKP, dışarıdan da baskı altında tutuluyor. Erdoğan’ın tam bu anda, ‘HDP’yi dışarıda bırakmak kaydıyla’ muhalefete sarılması, bir ‘milli mutabakat’ mesajı taşıyor. Yaratılmak istenen algı açık: ‘Biz biriz, birliğiz, kimse ilişmesin.”
•••
AKP ve Erdoğan için söylenebilecek fazlaca söz yok. Takiyeyle emperyalizm mücadelesi sadece günü kurtarmaya yeter. Dışarıya karşı hal böyleyken, içeride ise sağın, Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün bugün” sözüyle bina edilen 65 yıllık ikiyüzlü siyasetinin çıkmazda olduğu kesindir.
•••
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘iç çatışma’ endişesiyle bir ‘mutabakat yolu’ geliştirmek istediği hissediliyor. Bu anlaşılır olsa da günlük fiillerin ‘gerçek bir toplumsal uzlaşıyı’ ortaya çıkaramayacağının görülmesi gerekiyor. CHP, savaşta ve barışta, proje üretmek yerine, ‘projeye karşı şekil alma’ geleneğini sürdürüyor. Bomboş sol şeritten, bir traktör gibi gidiyor.
•••
Bir önceki gün Edirne’deki mitingde yaşananlar ‘arabesk’ denilen kavramın içini dolduruyor. AKP ve CHP’nin birlikte katıldığı mitingde; “Asım’ın nesliyiz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılıyor. Bu karmaşadan bir düzen çıkmayacağını görmek imkânsız değil!
‘Günlük bir eğlence’, ‘anlık bir kurtarma’ operasyonu...
•••
CHP geçici de olsa soluk aldırıyor. ‘Herkes’, Yenikapı’da fotoğraf veriyor. CHP, ‘artık hayır bulamayacak’ AKP’nin geçici yolu, yeni kapısı görünümü içinde! Partideki ‘çiçek gibi vekillerin’ hatırına, kısa tutup 400 yıllık rivayetle soslu öyküye gönderme yaparak bitirelim:
‘Yenikapınız hayırlı olsun Padişahım!”