SEVGİM DENİZALTI

Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi veren tasarının yasalaşmasının ardından, işçiler yeni bir saldırıyla karşı karşıya. Bu kez hak gaspını ‘müjdeleyen’ yasal düzenlemenin adı, İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı. Önümüzdeki günlerde Meclis’e sunulacak tasarının 21 Haziran’a kadar yasalaşması bekleniyor. Sendikalar ise bu tasarının yasalaşması halinde işçilerin ciddi hak kayıpları yaşayacağı konusunda uyarıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, tasarı taslağını sendikalara göndermiş, sendikalardan taslağa ilişkin görüşlerini bildirmelerini istemişti. DİSK ve DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası, Bakanlığa sundukları yazılı değerlendirmelerde, tasarının işçilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayacağına dikkat çekti. Sendikaların ve hukukçuların değerlendirmelerine göre, tasarının yasalaşması durumunda işçileri bekleyen hak gaspları özetle şöyle:

1 Arabulucuya gitmek zorunlu

Tasarıya göre, iş mahkemelerinde açılacak her türlü alacak davası ve işe iade davası için dava açılmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu hale gelecek. Yani işçiler, arabulucuya gitmeden alacak veya işe iade davası açamayacak. İşçi arabulucuya başvurmadan dava açarsa, bu dava baştan reddedilecek.

Mevcut Arabuluculuk Kanunu’nda ise arabuluculuğun ‘gönüllük temeli’ üzerinde yürütülebileceği belirtiliyor. Yani arsa davası açanlar, boşanmak isteyen çiftler, mirasını paylaşamayanlar vb herkes isterse arabulucuya gidebilecek, ama taraflardan biri bunu istemezse zorla bu sürece dahil edilmeyecek. Ama işçi; patronundan dayak da yese; tacize, mobbinge de uğramış olsa, yine de arabulucuya gitmek zorunda olacak.

Arabuluculuğun gönüllük temeli üzerine kurulmasındaki en önemli etken, ‘her iki tarafın da bu süreçte eşit haklara ve imkânlara sahip olduklarının kabülü’. Ancak işçilerin ve işverenlerin eşit imkânlara sahip olmadığı biliniyor. Sendikalar, “En basitinden alacak miktarını tam olarak bilmeyen bir işçi arabulucu tarafından ne konuda uzlaştırılacak? Bu yasayla işçilerin, haklarınının çok altında anlaşmalara razı edilerek hak kaybı yaşamalarına neden olunacak” uyarısında bulunuyor.
Üstelik tasarıya göre, tarafların arabulucu huzurunda anlaşması durumunda, arabuluculuk ücreti işçi ve işverence eşit şekilde karşılanacak. Anlaşma sağlanamazsa görüşmelerin iki saatlik bölümü Hazine’den karşılanacak, kalan bölümü ise yine taraflarca eşit şekilde ödenecek. Yani anlaşma olmaması durumunda, zaten tazminatını alamamış, ücreti ödenmemiş olan işçi, dava açmak için gerekli dava masraflarının yanında, bir de arabulucuya para vermek zorunda kalacak.

2 Temyiz yolu kapatılıyor

Tasarının 9’uncu maddesiyle; işe iade davaları, sendikaların yetki, genel kurul uyuşmazlıkları, grev, işkolu ya da yetki itirazı ve işletme niteliğinin tespitine ilişkin davalar için temyiz yolu ortadan kaldırılıyor. Bu davalarda aleyhine karar verilen taraf Yargıtay’a gidemeyecek, bölge adliye mahkemelerine (İstinaf mahkemeleri) itiraz edebilecek. Bölge adliye mahkemelerinin verdiği karar kesin olacak. Bu mahkemeler yerel mahkemelerin benzeri bir yargılama süreci işletecek, Yargıtay gibi içtihat ortaya koyamayacak. Sendikalara göre bu durum, yerel mahkemedeki yargılamanın tekrarından ve temyiz yolunun kapatılmasından başka bir sonuç ortaya çıkarmayacak, üstelik istinaf mahkemesi davanın esasına bakacağı için davalar daha da uzayacak.

3 Zamanaşımı süresi 2 yıla iniyor

Yasayla birlikte, kıdem-ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve yıllık izin alacağında zamanaşımı 10 yıldan 2 yıla indiriliyor. Yargılama sürelerinin uzunluğu göz önünde alındığında, bu kadar kısa zamanaşımı süresi ciddi hak kayıplarına yol açacak.
Taslakta, bu maddenin gerekçesi şöyle belirtilmiş: “İşverenler yönünden bu sürenin (10 yıl) uzun olduğu, yapılan bir feshi sebebiyle on yıl boyunca dava tehdidi ile karşı karşıya kalınmasının yeni yatırımlar yapılması konusunda sıkıntılar yaşanmasına sebep olduğu sıklıkla dile getirilmektedir. İşçiler yönünden ise on yıllık sürenin çok uzun olduğu, kendi alacağına karşı uzun süre kayıtsız kalan kimsenin bu hakkının artık korunmaya layık olmadığı ifade edilmektedir.”

4 Prim gün sayısında hak kaybı

Tasarı yasalaşırsa, geçersiz sayılan fesihte, işçinin çalıştırılmadığı (boşta geçen) süre için işveren sigorta primi ödemek zorunda olmayacak, sadece 4 aylık ücret tutarında tazminata hükmedilebilecek. Yani işçi prim ödeme gün sayısında kayba uğrayacak. Üstelik hem işçinin boşta geçme süresine ilişkin tazminat hem de işe başlatmama tazminatı, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki ücret üzerinden yapılacak. Dava süresince meydana gelmiş ücret artışları ve kıdem tavanındaki artışlardan işçi yararlanamayacak.

5 Örgütlenme hakkına darbe

İşe iade davaları artık sendikaların yetki tespiti için bekletici mesele olmayacak. Yani üye sayısı hesaplanırken, işe iade davası açan işçiler dikkate alınmayacak. Bu durum yetki başvurusundan hemen önce işçileri işten atan patronlara, sendikal örgütlenmeyi engellemek için yeni bir olanak sağlayacak.

Kaynak: Birgun.net