ZEYNEP KURAY / [email protected]
@zeynokuray

Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki 14 mahallede yasağın kaldırılmasıyla yaşananların boyutu da ortaya çıktı. Yasağın kalktığı haberini alır almaz çatışmaların en yoğun yaşandığı savaş mahallesine akın eden halk, polisin sokak aralarına kurduğu barikatlarla karşılaştı. Evlerinin ne durumda olduğunu görmek için binaların çatılarına çıkan mahalle sakinleri, karşılaştıkları manzara karşısında adeta yıkıldı; Amed’in kalbi Sur’dan eser yoktu artık. Duygularını BirGün ile paylaşan mahalle sakinleri, gerekirse boş araziye çadır kuracaklarını ama evlerini kesinlikle satmayacaklarını vurguladı.

Devlet ablukasının 173 gün sürdüğü Sur ilçesindeki 14 mahallede yasağın kalmasıyla yıkımın boyutu ortaya çıktı. Esnafın terk ettiği delik deşik olmuş mağazalar ve kullanılamaz hale gelmiş binalar ile her sokakta yıkımın izine rastlandığı Sur’da adeta ölüm kokusu vardı. Tarihi Sur’dan geriye hasar görmüş Dört Ayaklı Minare, Kurşunlu Camisi, Keldani Kilisesi’nden başka bir şey kalmamış gibiydi. 7 ay sonra terk etmek zorunda kaldıkları evlerini görmek için mahallelere akın eden halk ise, her ara sokakta polis barikatıyla karşılandı. Evlerinin ne hale geldiğini öğrenmek için binaların damlarına çıkan mahalle sakinleri karşılaştıkları manzara karşısında adeta yıkıldı. Bıraktıkları evler kepçe operatörleri tarafından dümdüz edilmiş, mahalleleri boş araziye dönüşmüş, sağlam kalan binalarda da ev kapıları kırılmış, eşyalar yağmalanmıştı.

‘Gerekirse çadır kurarım ama evimi satmam!’

Çatıda evini arayan sakinlerden biri de Aslan Ayrıç’tı. Evini terk etmemek için günlerce ailesiyle birlikte direnen 7 çocuk babası Ayrıç, boş araziye dönüşmüş Fatihpaşa Mahallesi’nde sağlam kalmış kırmızı evini eliyle gösterdi. “Biz burada komşularımızla huzur içinde yaşıyorduk” diyen Ayrıç, “Benim evimin hemen bitişiğinde babam oturuyordu. Ama gördüğünüz gibi artık ne onun ne de komşularımızın evi ortada yok, tüm evler tankla, topla dümdüz edildi” dedi.

Evini terk etmek zorunda kaldıktan sonra ailesiyle kiraya yerleştiğini anlatan Ayrıç, devletin kira yardımında bulunacağına dair söz vermesine rağmen, İşkur’a çağrılıp iş bulduktan sonra bu yardımın aniden kesildiğine dikkat çekti. Devletin bu şekilde halkın malına el koyma hakkının olmadığını hatırlatan Ayrıç, verilen acele kamulaştırma kararını da kesinlikle kabul etmeyeceklerini vurguladı. 30 senedir Sur’da oturduğunu anlatan Ayrıç, “Biz eşyalarımızı dahi alamadan evimizden çıkmak zorunda bırakıldık; şimdi de evimiz, mahallemiz, yaşamımız elimizden alınmak isteniyor. Ben şahsen buna izin vermeyeceğim. Gerekirse çadır kuracağım ama evimi satmayacağım, mahallemi terk etmeyeceğim” diye konuştu.

Evi yıkıp karakol yaptılar !

Gördüğü manzara karşısında gözyaşlarını tutamayan 60 yaşındaki anne Besna Kumru, evinin tankla, topla yıkılıp yerine karakol inşa edildiğine işaret etti. 20 senedir Fatihpaşa Mahallesi’nde yaşadığını ve evini içindeki tüm eşyalarıyla bırakmak zorunda kaldığını söyleyen Kumru, “Yeni bir buzdolabı almıştım. Onun taksitlerini bile ödeyemedim, evimi öylece bırakmak zorunda kaldım. Şimdi de evsiz kaldım. Hakkımı helal etmiyorum “ dedi.

Henüz çeyizimi derlemeden…

Sur’da evleri yıkılanlar kadar evleri yağmalananlar da vardı. Bu mağdurlardan biri de henüz 1 yıllık evli olan Gülay. Evini talan edilmiş bir şekilde bulan Gülay, “Evlenmemle, savaşın başlaması bir oldu. Henüz çeyizimi derlemeden eşimle oturduğum evden çıkmak zorunda kaldım” dedi. Hakkını bu devlete helal etmediğini vurgulayan Gülay, “Bizim ne günahımız vardı?” diye sordu. Acele kamulaştırmayı kesinlikle kabul etmeyeceğini, evini satmayacağını kaydeden Gülay, “Allah hakkımı kimseye bırakmasın” diye konuştu.

Çocukların eşyalarından ne istediler!

3 çocuk babası Necmettin Alan, evinin kapısının balyoz ile kırılarak buzdolabı, plazma televizyon, bilgisayar gibi birçok eşyasının talan edildiğini belirtti. Sur’da mağdur edilmeyen tek bir kişinin kalmadığını, birçok insanın başını sokacak bir evinin bile olmadığını hatırlatan Alan, çocuklarının etrafa saçılmış okul kitaplarını ve çantalarını göstererek , “Yazıklar olsun, bu kadar düşmanlık da olmaz. Buzdolabını anladık da çocukların eşyalarından ne istiyorlar?” diye isyan etti. Yapılan hiçbir baskıya boyun eğmeyeceklerini vurgulayan Alan, haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyledi.

‘Olan yine yoksul halka oldu’

1993 yılında Lice’deki köyünün devlet tarafından yakılmasından sonra Sur’a yerleşen Fırat, evinin enkazına bile ulaşamadığına dikkat çekti. 4 çocuğu ile ev ev dolaşan Fırat, “90’larda köyümüzü yaktılar, şimdi de evimizi yok ettiler. Sur’da oturan insanların çoğu zaten köyü yakıldığı için buraya göç etmiş. Ne oldu? Yine olan yoksul halka oldu” dedi. Sur’u hiçbir şeye değişmeyeceğini vurgulayan Fırat, bu ülkede artık ne yargıya, ne insanlığa güvendiğini kendi gücüyle mücadeleye devam edeceğini söyledi.

Kaynak: Birgun.net