NURAN GÜLENÇ / [email protected]

64. AKP hükümeti özel istihdam bürolarının yetkilerinin genişletilmesini ve esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşmasını sağlayacak olan ‘İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Tasarısı’nı 8 Şubat’ta Meclis’e gönderdi.

Hükümet, kamuoyunda ‘kiralık işçilik yasası’ olarak bilinen yasa ile bürolar aracılığı ile işçi alınıp satılmasının; part-time çalışma, uzaktan çalışma gibi atipik çalışma biçimlerini temel çalışma biçimine dönüştürmenin önünü açıyor. Bu çalışma biçimleri, işçiler için güvencesizlik, daha da yoksullaşma ve sağlıklarını ve hayatlarını tehlikeye atan işyeri koşullarında çalışma anlamına geliyor.

ILO uyarıyor

ILO, “2015 Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm” raporunu, “İşin Değişen Doğası” adlı alt başlığı ile yayımladı. Raporda, tüm dünyada çalışanların yalnızca dörtte birinin istikrarlı bir istihdam ilişkisi içinde yer aldığı tahmin ediliyor. Dörtte üçünün de geçici ya da kısa süreli sözleşmelerle, çoğu kez herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı kayıtdışı işlerde çalıştığı belirtiliyor.

Aynı raporda “Gelir eşitsizlikleri ülkelerin çoğunluğunda artmakta ya da belirginliğini sürdürmektedir. Süreklilik taşımayan istihdam biçimlerinin yaygınlaşması, artan işsizlik ve boş durma bu eğilimi daha da ağırlaştırmaktadır. Sürekli işi olanlarla geçici sürelerle çalışanlar arasındaki gelir eşitsizliği, son on yıl içinde daha da artmıştır” deniyor.

Fakat söz konusu olan sadece gelir eşitsizlikleri değil. Düzensiz, kuralsız çalışma işçiler için alınmayan sağlık tedbirleri anlamına da geliyor. Bu da her geçen gün artan iş kazası, iş cinayeti ve ‘görünmeyen’ meslek hastalıkları olarak işçiye geri dönüyor.

İş kazası ve ölümler artacak

4857 sayılı İş Kanunu taşeron çalışma, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışma gibi esnek çalışma biçimlerine izin veriyor. Bu haliyle bile, kadrolaşma, kıdem tazminatı alma, güvencesizlik, iş cinayetleri, kazaları ve emeklik hakkının gaspı gibi pek çok konuda sorunları beraberinde getiren İş Kanunu daha da esnek bir hal alacak. Sermayenin ‘katı’ olarak nitelendirdiği yasaların altında bile her gün ortalama 5 işçi iş cinayetlerinde can veriyor, meslek hastalıkları ise bir muamma.

Halihazırda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının ciddi bir uygulama ve denetim sorunu olduğu biliniyor. Bu yasadan sonra – geçmesi halinde- kimse, sürekli yer değiştiren, işkolu değiştirecek olan, part-time çalışan işçiler için işverenlerin önlem almasını ve işverenleri buna zorlayacak bir devlet iradesi beklemesin. Görece istikrarlı çalışmanın olduğu yerde uygulanmayan yasa hükümleri, istikrarsızlığın, esnekliğin kural haline geldiği yerde hiç uygulanmaz.

Uygulama dışı kalacak maddeler

6331 sayılı yasanın zorunlu kıldığı ‘işyerlerinde işçi sağlık gözetimlerinin yapılması’ maddesinin, değişecek çalışma koşullarında bir hükmü kalmayacaktır. 4 ile 8’er aylık periyotlarla değişen sürelerle iş değişikliği yapabilecek bir işçinin sağlık gözetimini yapmak, takip etmek filli olarak mümkün olmayacaktır.

Yine bu yasanın yürürlüğe girmesiyle, iş sağlığı ve güvenliği kurullarının kurulmasından çalışmasına, işçi eğitimlerine kadar pek çok başlığın esnek çalışma düzeni içine giren işçiler için uygulama dışı bırakılmasının zemini yaratılmış olacaktır.

Yine aynı şekilde, düzenli, güvenceli işyerlerinde kazaları ve iş cinayetlerini önleyecek bir farkındalığı yaratacak olan iş sağlığı ve güvenliği kültürünü oluşturmak mümkünken, esnek çalışma biçimleri bu kültürün yaratılmasının önündeki en büyük engel olarak karşımız çıkacak. İşyerlerinde sağlık ve güvenlik tedbirlerinin alınmaması yönündeki bu aldırmazlık, sadece esnek çalışma ilişkisinde olan işçiyi değil, aynı zamanda aynı ortamda bulunan, düzenli çalışan işçiyi de etkileyecektir.

Tasarıda, 6331 sayılı yasa hükümlerinin uygulanmasından esas olarak kiralık işçi büroları sorumlu tutulmuştur. Yine başka bir maddede yer alan, 4857 sayılı yasada değişiklik öngören düzenlemeyle, ‘eğitimlerinden ve işyerinde alınacak tedbirlerden işverenler sorumludur’ ibaresinin ne anlama geldiğinin ipuçlarını, taşeron işyerlerinde uygulanan işçi sağlığı uygulamaları bize veriyor. Belki de yüzlerce işyerine işçi kiralayacak olana kiralık işçi bürolarının 6331 sayılı yasanın hükümlerini uygulaması ya da kontrol etmesi bir hayalden ibaretken, belirli süreli işyerinde çalışacak olan işçi için işverenlerin tedbir alması, yatırım yapması da o kadar hayaldir. Yeni yasayla birlikte, işçi sağlığı ve güvenliği açısından, kiralık işçi ya da “güvenceli esneklik” adı altında çalışan işçiler için taşeron çalışmadan da daha vahim bir tablo ortaya çıkacak.

Mücadele şart

İşyerlerinde taşeron uygulamasının, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasında, uygulanmasında ortaya çıkarmış olduğu sorunlar biliniyor. Şimdi bu çalışma biçiminin yanına bir de, kiralık işçi büroları aracılığı ile işyerlerinde çalışacak işçiler eklenecek, işçi sağlığı ve güvenliği açısından zor olan çalışma ortamı daha da zor bir alan haline gelecek. İşçiler de bu zor koşullar altında çalışmak zorunda bırakılacak.

İşçi sağlığı alanında da kuralsızlık demek olan yasanın işçilerin diğer kazanılmış haklarında da ciddi kayıplar getireceği, daha da yoksullaştıracağı; emeklilik hakkı, kıdem tazminatı, yıllık izin hakkı ve en önemlisi sendikalaşma haklarını ellerinden alacağı görülüyor. Yasa, çalışma hayatına ciddi altüst oluş getirecek, bu nedenle yasanın Meclis’ten geçmemesi için olanca gücümüzle mücadele etmek gerekiyor. Yoksa tahmin ettiğimiz dibe vuruşu yaşamak hiç de şaşırtıcı olmayacak. Unutulmamalı ki, çalışma hayatının kuralsızlaştırılması, işçi ölümlerinin artması demektir.

Kaynak: Birgun.net