HABER MERKEZİ

Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla haklarında dava açılan siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yargılanmasına dün başlandı. Sanıklardan Eski Yarsav Başkanı Eminağaoğlu, “Cumhurbaşkanının diplomasının olup olmadığı belli değil. Mahkeme önce bunu araştırmalı” dedi. Sanık avukatlarının “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçuyla ilgili AYM’den gelecek kararın beklenmesi yönündeki talebini kabul eden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 15 Kasım’a erteledi.

7 sanık katıldı

İç Güvenlik Paketi’ni protesto eden ve ardından haklarında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ile “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamalarıyla dava açılan isimler; Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, Eski Yarsav Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sosyal Haklar Derneği Başkanı Can Atalay, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Sekreteri Emre Öztürk, Halkların Demokratik Partisi’nden Şamil Altan ve Sanatçı Orhan dün hâkim karşısına çıktı. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’ndaki 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklardan Sosyalist Demokrasi Partisi Başkanı Rıdvan Turan katılmadı.

Yargılanan isimlere destek vermek amacıyla CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, Berkin Elvan’ın anne-babası Sami ve Gülsüm Elvan’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi adliyede hazır bulundu.

‘Protestomuz barışçıldı’

Duruşmada ilk savunmayı Can Atalay yaptı. Atalay, tamamen barışçıl bir protesto gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, kendisiyle beraber eyleme katılanların Anayasa’da yer alan demokratik haklarını kullandıklarını belirten Atalay, beraatını istedi.

Taş’tan çarpıcı itiraz

İkinci savunma için ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş söz aldı. Sözlerine iddianameye itiraz ederek başlayan Taş, “Savcı, sanki biz yaptığımız işten kaçıyormuşuz gibi bir hava yaratmış. Ben ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesiyim; yaptığımı inkâr etmem, ne yaptıysam kabul ediyorum” dedi. Taş’ın iddianamede itiraz ettiği bir başka nokta ise Savcı’nın protestonun basın açıklamasını okuyan Sami Elvan’ın “kullanıldığını” ima etmesi oldu. Taş, “İç Güvenlik Yasası gibi faşist bir yasa hakkında basın açıklaması okunacaksa, bu iş için en doğru isimlerden biri, oğlunu polis şiddetiyle kaybeden Sami Elvan’dır. Elvan ailesine dönük bu hassasiyet, keşke Erdoğan, Gülsüm Elvan’ı meydanlardan hedef gösterdiğinde de devreye girseydi” ifadesini kullandı. Ardından siyasi eleştirilerini sıralayan Alper Taş sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Vay yargının haline’

“Yaptığımız protesto Anayasal bir haktır. Türkiye tek adam diktatörlüğüne gidiyor. Biz ve bizim gibi insanlar bu gidişe itiraz ettiği için yargılanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi gibi düşünmeyenleri her gün hedef gösteriyor. Yargı da bu durumun bir parçası haline geldi. Açılan davanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Anayasayı ihlal eden Erdoğan yargılanmıyor ama biz yargılanıyoruz. Davanın derhal düşürülmesini talep ediyorum. Eğer bu davadan bize ceza çıkacaksa, vay yargının haline.”

‘Bu dosya skeç bile olmaz!’

Taş’ın ardından savunmasını yapan Tiyatro Oyuncusu ve Yazar Orhan Aydın, şu an içinde bulunulan sürecin adının faşizm olduğunu vurguladı. İddianamenin bir skeç bile olamayacak kadar kötü olduğunu belirten Aydın sözlerine şöyle devam etti: “Yaşadığımız bu sürecin faşist aklın ürünü olduğunu düşünüyorum. Şimdinin cumhurbaşkanı eylemin yapıldığı zaman başbakandı. Nasıl cumhurbaşkanına hakaret oluyor anlamış değilim. İnsanların özgür düşüncelerini savunmaya devam edeceğim, bunun bir onur olduğunu düşünüyorum.”

‘Diplomasını araştırın’

Duruşmada söz alan dördüncü isim olan Eski Yarsav Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, “Bu dava hukukun üstünlüğünün olmadığının bir kanıtı. Hukuk devletlerinde, eylem yapmak için izin almak gerekmez. Bu zaten bir haktır” dedikten sonra Erdoğan’ın şüpheli diplomasına değindi. Eminağaoğlu, “Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyoruz ancak Erdoğan’ın üniversite diplomasının kuşkulu olması nedeniyle kendisinin cumhurbaşkanı sıfatının bulunup bulunmadığının araştırılması mahkemeniz için ön mesele olmalıdır” dedi.

‘Ben de dava açacağım’

Eminağaoğlu’ndan sonra savunmasını sunan Mücella Yapıcı, hakkında açılan iddianameyi kabul etmediğini söyledi. İddianamenin hukukla ilgisinin olmadığını ifade eden Yapıcı, “Savcılığa dava açacağım. Beraatımı istiyorum” şeklinde konuştu. Yapıcı ayrıca, “12 Eylül gördüm, 12 Mart gördüm. Ben bu kadarını görmedim. O zaman cumhurbaşkanı değildi, gerçi şimdi de cumhurbaşkanı olduğu şüpheli” diyerek Erdoğan’ın şüpheli diplomasına da gönderme yaptı.

‘Tutarsız ve dayanaksız’

Şamil Altan savunmasında “Diğer arkadaşlarımın söylediklerine katılıyorum. İddianame tutarsız ve dayanaksız. Davanın siyasi nedenlerle, birileri üsteledi diye açıldığını düşünüyorum. Toplanma ve eylem yapma hakkı anayasal bir haktır. Suçlamanın unsuru yoktur, dava derhal düşürülmelidir” şeklinde konuştu.

‘Siyasi eleştiri yaptık’

Duruşmada savunma yapan son sanık olan Emre Öztürk, hareket unsurunu içerdiği iddia edilen dövizin yargılanan sanıklar tarafından taşınmadığını kaydetti. Eylemde atılan sloganların hakaret değil siyasi eleştiri olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten Öztürk, “17-25 Aralık soruşturmaları ortada. İddianame belirli kişileri sindirmeye yöneliktir” dedi.

‘Savcı uyarı aldı’

Sanıkların ardından konuşan sanık müdafilerinden Avukat Halis Yıldırım, iddianamenin basit olduğunun ve incelenmeyi dahi hak etmediğinin altını çizdi. Yıldırım, Savcı’nın çelişkili tutumuna dikkat çekerek, “Savcı önce kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş ancak uyarılması üzerine bu kez aynı Savcı, Cumhurbaşkanı’na hakaretten dava açmıştır. Derhal beraat kararı verilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

‘TCK 299 incelenmeli’

Avukat Özgür Urfa ise Cumhurbaşkanı’na hareket suçunu düzenleyen TCK 299’un, Cumhurbaşkanı’na ayrıcalıklı bir koruma sağladığını ve Anayasa’ya aykırı olduğunu dile getirdi. Urfa, “Bu madde Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkmesi’ne (AYM) taşındı. Çıkacak sonucun beklenmesi gerekiyor” dedi.

Talep kabul edildi

Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme; TCK 299’un Anayasa’ya aykırılığının ve bu maddeyi AYM’ye götüren İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin dosyasının incelenmesine karar vererek, davanın bir sonraki duruşmasını 15 Kasım 2016 günü saat 9.30’a erteledi.

Kaynak: Birgun.net