Yargıçlar Sendikası, Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin (YARSAV) kapatılması kararı hakkında açıklama yaptı.

YARSAV darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal kapsamında çıkarılan ilk kararnameyle kapatılmıştı.

Derneğin kapatılmasına gerekçe olarak gösterilen “Cemaat üyelerinin üyeliği” iddiasının eleştirildiği açıklamada, eğitimden Cumhurbaşkanlığına kadar devletin tüm kurumlarına kadar sızan bir yapının varlığı “gerekçe” olarak kabul edilecekse, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kapatılması gerektiği savunuldu.

Sendika’dan yapılan açıklama şu şekilde:

“15 Temmuz gecesi TBMM’nin savaş uçaklarıyla bombalandığı kanlı ve terörist bir darbe girişimi yaşanmıştır. Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını veren ve her haliyle Fethullah Gülen cemaatine mensup kişiler tarafından organize edildiği anlaşılan bu girişim demokrasiye yönelen bir saldırıdır. Yargıçlar Sendikası olarak bu kanlı darbe girişimini şiddetle kınıyoruz.

2007 ve özellikle de 2010 yılı referandumu sonrasında siyasi iktidarın himayesinde cemaat mensubu yargıç ve savcıların gerçekleştirdiği hukuksuzlukların etkin bir şekilde soruşturularak cezalandırılması gerektiğini her platformda seslendirdiğimizi tekrar ederek gelinen sonuçtan siyasi iktidar ile cemaatin birlikte sorumlu olduğunu, daha önce kapatılan Yargı-Sen’in yöneticilerinin 2010 HSYK’sı tarafından sürgüne tabi tutulduğunu ve bu işlem nedeniyle İLO’nun Türkiye’yi kusurlu bulduğunu kamuoyuna hatırlatıyoruz.

YARSAV: OHAL uygulamaları hukuk içinde kalmalı

22.07.2016 tarih 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesinin 23.07.2016 tarih 29779 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle Cemaate ait olduğu iddia edilen bir çok dernek ve vakıf yanında baştan beri cemaatle mücadeleyi kendisine ilke edinmiş YARSAV kapatılmıştır.

Hemen belirtmek gerekir ki; bağımsız, demokratik Cumhuriyet değerlerine bağlılığı ilke edinmiş YARSAV, siyasi iktidar karşısında yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün tesisi mücadelesine öncülük etmiş ilk demokratik ve bağımsız yargı örgütüdür. YARSAV kapatılarak YARSAV ruhu, bağımsızlık ve özgürlük bilinci yok edilemez. YARSAV’ın -özellikle de yargı bağımsızlığı konusundaki- mücadele azmi tüm yargı camiasına örnek olmalıdır.

Diğer yandan darbe girişimi sonrası uygulamalar muhalif kesimlere yönelen bir eğilim taşımakta olup YARSAV’ın kapatılması da buna işaret etmektedir. Zira, cemaate mensup yargıç ve savcıların dernek üyeliği kapatmaya gerekçe yapılmaktadır. Eğitimden Cumhurbaşkanlığı düzeyine kadar Devletin tüm kurumlarına kadar sızmış bir yapının varlığı kapatma kararının yanlış, yanlı ve hukuk dışı olduğunun bir kanıtıdır. Aksi düşünce, cemaat mensubu kişilerin üyeliğinin varlığı göz önüne alındığında, Cumhurbaşkanlığından Genelkurmay Başkanlığına, eğitim kurumlarından sağlık kuruluşlarına kadar tüm kurum ve kuruluşların kapatılmasını gerektirmektedir.

Bir Başbakan Yardımcısı AİHS’nin askıya alındığına dair bir açıklama yapmış, bir gün içinde binlerce kamu görevlisi açığa alınmış, haklarında gözaltı kararı çıkarılmıştır. Yargıçlar Sendikası bu durum karşısında, Olağanüstü Hal ilanından sonra çıkarılan KHK hükümleri doğrultusunda siyasi iktidar tarafından gerçekleştirilecek uygulamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatları ile Anayasa tarafından güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerin ihlali sonucunu doğuracak uygulamaların yoğunlaşacağı kaygısını taşımaktadır.

Olağanüstü Halde artan ve diğer muhaliflere yönelme eğilimi taşıdığını düşündüğümüz baskı atmosferi bizlerde endişe yaratmaktadır. Geçmişin baskı atmosferi içinde kimi hukuksuz iktidar pratikleri olağanlaştırılmış biçimleriyle gerçekleştirilmiş, hatta cemaat kadroları devlete böyle bir siyasal atmosferde sızmıştır. Görüldüğü gibi söz konusu dönem hak ihlalleriyle-hukuksuzluklarla dolu bir süreç doğurmuştur. Dolayısıyla Yargıçlar Sendikası olağanlaştırılmış hukuksuz iktidar pratiklerine karşı çıktığı gibi darbeye, darbe sonrası ve OHAL kapsamındaki hukuksuzluklara da karşı çıkmaktadır.

En başta ifade ettiğimiz üzere, cemaat soruşturmaları bir an önce ve etkin biçimde yapılmalıdır. Ancak, soruşturma usulü ile şüpheli yargıç ve savcılara karşı takınılan tutum sadece gözaltında tutulan, tutuklanan yargıç ve savcıların değil tüm yargının itibarını zedeleyen bir tavra dönüşmüştür. Bu koşullarda yargının itibarını kurtarması ve kendine güveni sağlaması uzun zaman alacaktır. Mevcut uygulamaların sürdürülmesi halinde yargıya güven endeksinin yükseltilemeyeceği aksine, daha da azaltacağı aşikardır. Darbe girişimi ve cemaatle ilişkisi somut olarak kanıtlanamayan yargıç ve savcılar ile diğer kişilerin tutukluluklarına bir an önce son verilmelidir.

Beklentimiz ve talebimiz, OHAL uygulamalarının hukuk içinde kalması; yargının bağımsızlığı, yargıcın tarafsızlığı, yargıçlık teminatı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin yok sayılmaması; hukuk güvenliğinin, temel hakların, düşüncenin ve ifadesinin özgürlüğünün teminat altına alınması ve bir an önce OHAL dönemine son verilmesi yönündedir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

YARGIÇLAR SENDİKASI"

Kaynak: Birgun.net