SERBAY MANSUROĞLU- [email protected]

Dünyada ve Türkiye'de hızla yayılan permakültürün önemli isimlerinden, Şili’li akademisyen-biyolog Agustine Sepulveda Sariego ile 2010'dan sonra Türkiye'ye ikinci ziyaretinde İstanbul'da buluşup konuştuk.

Permakültür nedir?
Permakültür bir ekolojik dizayn disiplini. Bu dizaynda toplumun ve doğanın birbiriyle ilişkisi sözkonusu. Amaç insan ve doğayı gözetmek, ürettiğinin fazlasını paylaşmak.

Ne zamandan beri var?
Permakültür 1800’lerde başladı. Bugün oldukça gelişmiş durumda.

Neden permakültür?
Hayal ettiğimiz dünyayı doğayla birlikte doğanın içinde inşa etmek için bir adım.

Bir yandan doğayla ilgilenenlerin sayısı artıyor öbür yanda kentler betona gömülüyor. İşte İstanbul…
Evet haklısınız. Bu çelişki bütün dünyada mevcut. Bu bizi umutsuzluğa sürüklemesin. Dünyanın her tarafında ortaya çıkan gruplar alternatif yaşamları örüyor. Asıl önemli olan bu. Bunu çoğaltmalıyız. Bakın ekoköylerin sayıları giderek artıyor.

Yeşil mücadele verenlerle sol mücadele verenler neden daha çok birlikte hareket etmiyor?
Yeşil ve kırmızı çizgi birbirine oldukça yakın. Bu nedenle solun kazanmasını istiyoruz. Solcular kendi kendilerini eleştirebiliyor. Yeni fikirlere açıklar. Toplumu değiştirmeyi çalışan insanların mutlaka yanındayım. Öte yandan farklı fikirlerimiz belli noktalarda bizi ayrıştırıyor.

İşin eğitim kısmı... Okullarda doğa, ekoloji öğretilmiyor.
Sosyal ve politik ekolojinin okullarda öğretilmemesi aslında korkunç. Çünkü herkesi ilgilendiren bir mesele.
Hükümetler her zaman okullarda yeni şeyler tartışılmasını, öğrenilmesini istemez. Şili’de Pinochet döneminde üniversitedeydim. Ekoloji dersine polisler eşliğinde girdiğimi hatırlıyorum.

Onları zorlamak mümkün!
Hükümetleri ekolojinin öğrenilmesi için elbette zorlayabiliriz. Bunun yanında alternatif atölye çalışmalarını yaygınlaştırabiliriz. Bilgi atalarımızdan bize kalma ve her yerde var. Bilgiyi paylaşarak ve yenileyerek yol alabilriz. Öbür tarafta hükümetler bizi kontrol etmek isteyebilir. Bunun için korkutma yöntemini kullanabilirler. Bakın Orwell’ın 1984’ü durumu anlatıyor. Biz korkarsak kontrol edebilirler. Ama korkmamalıyız. Her şeyi kontrol edebilecek güçleri olmadığını bilmeliyiz.

Mesela Türkiye’de eğitim dinselleşiyor. Ekoloji ve eleştirel düşüncenin önü kapanıyor. Kötü değil mi?
Köktencilik, tutuculuk toplum için tehlikeli. Beni her zaman korkutmuştur. Öğretmenlere bu noktada önemli görevler düşüyor.
Yeterli maaş almıyorlar yada başka nedenleri olabilir. Öğretmenlerin cesur olması gerekiyor. Eğitim devletin kolayca kontrol edebileceği bir şey değil. Ama iyi öğretmenlere ihtiyacımız var.

Ne yapmalıyız?
Yapmamız gereken sistemi tamamen değiştirmek. Üretim ilişkilerini değiştirmek. Tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamak. Barış içinde mücadele etmek. Bunlar kolay değil. Biz bunu küçük adımlarla yapıyoruz.

***

Dönüşüme kendinden başlamalı

Agustine Sepulveda Sariego, permakültür disiplini ve ekoköyler üzerine uluslararası eğitimler veren bir akademisyen. Şili’de 1995-2000 yılları arasında başkanlığını yürüttüğü CETAL Valparaiso, 60’ın üzerinde ‘eko mahalle’ oluşumuna destek verdi, mahalle örgütlenmesi için sosyal teknolojiler geliştirdi.

Avrupa ve Latin Amerika’da ekolojik tasarım örnekleri oluşturdu, ihtiyaç bölgelerinde atık yönetimi ve eko-hıfzısıhha (ECOSAN) eğitimleri veriyor.

Çeşitli üniversitelerde bilim felsefesi, ekoloji, sosyal ekoloji, permakültür gibi konularda dersler veriyor. Agustin Sepulveda Sariego, her türlü ekolojik yaklaşımın temelinde yatan sosyal, ekonomik ve siyasi gerçeklerin göz ardı edilemeyeceğini düşünüyor ve değişimin önce insanın kendi içinde başlaması gerektiğini, yerel toplulukların ve dayanışmanın ancak bu sayede güçlenebileceğini vurguluyor.

Kaynak: Birgun.net