Nurcan Gökdemir
[email protected]

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara’daki katliamı bahane ederek kendisini koşulsuz destekleyenler dışında kalan herkesi terör örgütü üyeliğiyle suçlamaya olanak sağlayacak şekilde bir dizi yasada değişiklik yaptırmak için hükümete talimat yağdırıyor.

Erdoğan’ın katliamın ardından yaptığı açıklamalarla sinyalini verdiği değişikliklerle temel hak ve özgürlükler daha da sınırlandırılacak. Evrensel hukukta hak sayılan birçok fiil ‘katalog suç’ kapsamına alınarak, bu suçu işlediği iddia edilen kişiler hemen tutuklanacak ve yargılanacak.

Eski hayali

Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve Basın Kanunu başta olmak üzere bir dizi yasada yapılacak değişikliklerle ‘silahsız terör örgütü’ ve ‘bireysel terör’ tanımının hukuk sistemine yerleştirilmesi bekleniyor.

Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde 2005 yılında hazırlattığı ancak AB’ye uyum çalışmalarına, temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu; hukuki temelinin bulunmadığı gerekçeleriyle ertelenen taslağın yeni çalışmaya temel oluşturması bekleniyor.

Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı döneminde Genelkurmay, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla hazırlanan Terörle Mücadele Kanunu değişikliğinde yer alan hükümlerin içerdiği düzenlemeler şöyle:

‘Kanaat’ cezası

“Terör örgütüne mensup olmasa dahi, örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır” ifadesi, “Terör örgütüne mensup olmasa dahi, örgüt adına veya birinci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işleyenler de terör suçlusu sayılır” şeklinde değiştirilecek. Suçun cebir, şiddet ve baskıyla işlenmesine ilişkin yöntem şartına yer verilmediği için örgüt mensubu olmayanların faaliyetleriyle örgütlerin amaçları arasında benzerlik kurulabilecek.

Bu iddia, örgüt üyesi olarak da cezalandırmayı getirecek. Terör örgütünün amaçlarının, fiillerinin meşru olduğu yönünde görüş oluşturmaya çalışanlara da örgüt üyesi olma şartı aranmadan 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Örgütün amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim taşıyanlar ve slogan atanlar, örgüte üye kazandırmaya çalışanlar da 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Bu sıralananlar dernek, vakıf, siyasi parti, sendika, meslek kuruluşları, bunlara ve yan kuruluşlarına ait bina, lokal ve bürolarda, öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında yapıldığında cezalar iki katı arttırılacak.

“Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının hazırlanmasında veya işlemesinde kullanılacağını bilerek doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 150 günden 500 güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacak” maddesiyle bu fon terör amaçlı kullanılmasa bile para toplayanlar cezaya muhatap olacak.

Terör örgütleri tarafından suç işleneceğini duyuranlar veya terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerinin kimliklerini açıklayarak bu yolla hedef gösterenlerle örgütlerin bildirilerini veya açıklamalarını yayımlayanlar 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

CHP Milletvekili Ali Haydar Hakverdi: Asla senden değiliz

Erdoğan yaşanan katliamları bile oy devşirmek, fiilen yürütmeye çalıştığı başkanlık hedefine ulaşmak için kullanıyor. Şimdi “terörün ve teröristin tanımı değişmeli” diyor. Yetmiyor ekliyor, “ya benimlesin ya da düşmansın”. Biz bu ülkenin düşmanı değiliz. Ama asla seninle de değiliz. Mutlaka üçüncü bir yol var ve bu yolu bulacağız. Onun tarif ettiği yurttaş profiline Türkiye halkı sığmaz. Asla bu tanıma uymayacağız.

Türkiye’de baskıyı ve şiddeti her alanda hissetmeniz mümkün. Şimdi iktidarını sağlama almak için yeni baskı yasaları çıkarma peşine düştüğünü görüyoruz. Oysa bugün ihtiyacımız olan yeni baskı yasaları değil; daha çok özgürlük, eşitlik ve barış ihtiyacımız. Bu gidişat Türkiye’yi karanlığa götürür. Bu anlayışla tüm gücümüzle mücadele etmek zorundayız.

İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan: Herkes terör suçlusu olabilir

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler var. Siz kendi istediğiniz gibi yeni tanım ve kural koyamazsınız. Mevcutlar zaten o kurallara aykırı, orada bile bir sorun var. Erdoğan, Eski Terörle Mücadele Kanunu’nun meşhur ‘devletin bölünmezliği aleyhine propaganda’yı içeren 8’inci maddesindeki anlayışı geri getirmek istiyor. Bu madde, 2003’te AB uyum sürecinde kaldırılmıştı. Bununla da yetinmeyip, ‘silahsız örgüt tanımını’ yeniden getirmek istiyorlar. Böylece çeşitli öğrenci grupları, STK’lar gibi gruplar bu kapsama alınarak cezalandırılabilir.

Kaynak: Birgun.net