Adalet komisyonunda konuşan Veli Ağbaba cezaevlerinde ziyaret ettiği isimleri açıkladı.

Ağbaba konuşmasında, "Adalet Komisyonunda AKP'lilerin yalanı ortaya çıktı. Cezaevinde ziyaret ettiğim isimleri açıklıyorum. Şimdi ben Ergenekoncu muyum? Işidçi miyim? DHKPC'li miyim? Katil miyim? Tek bir AKP vekili bile cevap veremedi" dedi.

Veli Ağbaba'nın açıklamaları şöyle:

“Ben Fethullahçı mıyım, ben neyim değerli arkadaşlar. IŞİD'çi miyim, Ergenekoncu muyum, Hizbullahçı mıyım, İHYA-DER'ci miyim? Ben neyim?”

Günlerdir bir cezaevi ziyareti tartışması devam ediyor. Bu tartışmada CHP'nin kurumsal kimliği ve onun 24 milletvekili önce Adalet Bakanı, ardından AKP'li bir milletvekili ardından havuz medyası ve en sonunda yalan çetesinin son halkası tarafından hedef gösteriliyor. Türkiye'nin her yerinde isimlerimizin yazılı olduğu bir broşür dağıtılıyor. Açıkça hedef gösteriliyoruz. Açıkça söylüyorum. Herhangi bir milletvekilimizin kılına zarar görse sorumlusu Adalet Bakanlığı'dır. Dünden beri hem cep telefonlarımızdan hem de sosyal medyadan açıkça tehdit ediliyoruz. organize bir iftira yüzünden CHP milletvekilleri olarak hepimiz hedefteyiz. Bu iftiralarla belki AKP'nin oyu artabilir, belki bizim oyumuz azalabilir. Ama bu yapılan şey ne vicdana ne ahlaka ne de akla sığar. Bakın bir algı oluşturma konusunda sizinle yarışacak değiliz. Hakkınızı teslim etmek isteriz ki çok başarılısınız. Sizin söylediğiniz bir yalan havuz medyası ve taraftarları tarafından 30 milyon kişiye ulaşıyor. Bizim söylediğimiz doğru maalesef 1 milyon kişiye ulaşıyor. Bizlere yapılan bütün ziyaretlerin iznini Adalet Bakanı vermiştir, eğer suç varsa bu suça Adalet Bakanı da ortaktır. Bir şeyi merak ediyorum ve sormak istiyorum. Sadece niye CHP milletvekillerinin cezaevi ziyaretleri açıklandı. Neden MHP'nin, AKP'nin, HDP'nin yaptığı ziyaretler açıklanmadı? Çünkü bizlerin hedef olunması isteniyor. Burada iki şekilde manipülasyon yapılıyor. Birincisi cezaevinde terörist ziyaret ettiğimiz konusunda. Cezaevinde kimi ziyaret edelim. Burada savcılık yapan insanlar var. Emekli öğretmen yok, işçi yok, kamu görevlisi yok, savcı yok, cezaevinde kim yatıyorsa onları ziyaret ettik. Cezaevinde başka insanlar olsaydı onları da ziyaret ederdik. Cezaevinde mahkumlar sadece ve sadece seyahat ve dışarıdaki bazı özgürlüklerinden alıkonulan insanlardır. Mahkumlar diğer temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz, bu haklar engellenemez. Bu haklar Adalet Bakanlığı ve Adalet Bakanı'nın teminatı altındadır. Devlet birilerini terör örgütü diyorsa cezalandırabilir. Cezaevine girdikten sonra bu insanlar terör örgütünün denetiminden çıkar ve devletin denetimine girer. İçeride hala terör örgütü faaliyeti yürüten birileri varsa bunun sorumlusu devlettir, Adalet Bakanı'dır. Adalet Bakanı'nın en önemli görevlerinden birisi cezaevi koşullarını incelemek, temel insan haklarına uygun olmasını sağlamaktır. İçeride yatan bir mahpusun güvencesi Adalet Bakanı'dır. Adı terörist olur, kaçakçı olur. Cezaevleri yurt içi ve yurt dışı denetimi mekanizmalarına tabidir. Bu denetimler, cezaevlerinin insan onuruna yakışır koşullara kavuşması olmazsa olmazdır. Cezaevlerinin denetlenmesi için anayasaca kurulan ve Meclis içtüzüğüne uygun bir şekilde Cezaevleri Alt Komisyonu vardır, Birçok siyasi partinin kurmuş olduğu heyet ve komisyonlar bu denetimleri yapar. Ben, hem alt komisyon üyesi olarak hem de kendi komisyonumda Adalet Bakanı'nın onayı ve izniyle defalarca ziyarete gittim. Bugün bu komisyon olmasaydı, muhtemelen Kırıkkale Cezaevi'nde Adalet Bakanı'nın deyimiyle teröristleri ziyaret ediyor olacaktım. Şimdi, ben ve arkadaşlarım haksızca ve tamamen manipüle ederek suçlanıyoruz. Ben burada itiraf ediyorum, hiç kimseyi ayırmadan bana mektup yazan, çığlığını kimin duyduysam gittim ve bundan sonra da gitmeye devam edeceğim. Ayırmadım. IŞİD tutuklusu Diyarbakır bombacısı Orhan Gönder'e de gittim, şimdi sizin geçmişte ortağınız elele kolkola girdiğiniz birlikte 2010'da darbe yaptığınız FETÖ olduğunu iddia ettiğiniz Boydak ailesine de gittim. Malatya'da gözaltına alınan işadamlarına da, Cübbeli Ahmet Hoca'ya da gittim, Hizbullah'tan yatan Yasin Demir'in uğradığı haksızlığı TBMM kürsüsünden dile getirdim. Sedye içerisinde elektrik çalmaktan tutuklu kanser hastası Basri Vardar'ın cezaevinden kurtulmasını ve hasta yatağını ölmesini sağladım. 2011 yılında 'bir darbe oldu' demişti soyadı Şahin olan bir avukat. Dedikleri doğru çıktı. İHYA-DER'den tutuklanan hem o avukata, hem de İHYA-DER'den sadece kermese katılıp kitap, örgü, yemek sattığı için Hizbullah'a yakın olduğu iddia eden örgütün tutuklularına da gittim. 28 Şubat'ın komutanlarına da gittim, çevik Bir'e de gittim. 28 Şubat'ta mağdur olmuş, 28 Şubat'ın ezdiği insanlara da gittim. Engin Alan'a da İbrahim Ayhan'a da Musafa Balbay'a da gittim. Pozantı Cezaevi'nde ilk kez o küçük çocukların tecavüz çığlığını biz duyduk. Bir müsteşar yardımcısı aradı 'Gitmeyin onlar taş atan çocuklar' dedi. Gittik, daha hızlı gittik. Kim olursa olsun 12 yaşında çocuğa tecavüz etmek insanlık suçudur, ilk kez Türkiye gündemine taşıdık. Bakan hatırlar, Urfa Cezaevi yanarken, isyan çıkarken, o cezaevinin o görüşme odasında dumanlar içinde ben vardım. Şimdi size soruyorum. Ben Fethullahçı mıyım, ben neyim değerli arkadaşlar. IŞİD'çi miyim, Ergenekoncu muyum, Hizbullahçı mıyım, İHYA-DER'ci miyim? Ben neyim? Sadece şunu söylüyorum. Bundan sonra öyle olmaya devam edecek olan vicdanlı bir insanım, solcu, solcudan yana bir insanım. İnsan Hakları Komisyonu'yla ilgili yaptığım ziyaretlerde ve bireysel yaptığım ziyaretlerde rapor tuttum, kamuoyuyla paylaştım, birçoğu kitap haline geldi. Birçoğunu sayın Bakan burada, geçtiğimiz bütçe görüşmelerinde ismimi vererek, "Veli Ağbaba ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmaları önemzsiyoruz, faydalanıyoruz, ona göre düzenleme yapıyoruz" dedi. Bakandan önceki Adalet Bakanı Sadullah Ergin, her konuşmamızda bizden övgüyle söz etti. Çünkü biz açık cezaevinde üst düzey insanların da Antalya Cezaevi'nde nefes almakta zorlanan insanların da, Karataş Cezaevi'nde kulağını fare yiyen insanların da yanında yer aldık. Cezaevinde girdiğimiz zaman kimseye necisin, nesin diye sormadık. Kaldı ki cezaevlerine giren insanların ve heyetlerin nasıl ki adaletin simgesi gibi gözleri kapalı olmalıdır. Heyette olanlar suçun cinsine, suçun menşeine karşı kör olmalıdır. Eğer heyet kör olmazsa ya intikamcı olur ya da savunmacı. Şimdi suçlanıyoruz diyorlar ki 'CHP, teröristleri ziyaret etti'. Bunların hepsi yalandır, iftiradır. Bakan açıklamadı, kimleri ziyaret ettiğimi. Ben açıklayacağım. Kimleri ziyaret etmişim. 18 Mart 2016; Metris ve Bakırköy cezaevlerinde Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya, Esra Mungan. 22 Mart 2016; Sincan Cezaevi'nde AKP'lilerin çokça yardım aldığı saygın işadamlarından Boydak Grubu'ndan Hacı Boydak, Memduh Boydak. 12 Şubat 2016; Malatya E Tipi'nde saygın işadamları, Fethullahçı methullahçı beni ilgilendirmez. Suat Sarın, Kubilay Karaaslan'ı, Muzaffer Erşan'ı, Gökhan Gökbulut'u, Turan Canpolat'ı Malatya cezaevinde ziyaret ettim. Bakan çok iyi tanır, onları başsavcı yapmıştı, öğrenmişti. 11 Ocak 2016'da Sincan'da Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Aziz Takçı, Özcan Şişman, Sarp Kuray, Kemal Gömi'yi ziyaret etmişim. FETÖ dışındaki ziyaret ettiklerimin tamamı dışarıda. Arkadaşlarımızın da ziyaret ettiklerinin tamamı dışarıda. İsim isim söyleniyor. Ali Haydar Hakverdi; 3 KCK deniyor. Doğru değil sayın Bakan 1 tane. Ali Şeker kimi ziyaret etmiş Esra Mungan'ı. Candan Yüceer, Fatma Hürriyet Kaplan benzerlerini ziyaret etmiş. Fikri Sağlar, 1 tane KCK, o da Esra Mungan. Gamze Akkuş İlgezdi, 6 KCK. O da 3 tane akademisyen ve gazetecileri ziyaret etmiş. İlhan Cihaner, 6 tane PKK, aynı şekilde. Mahmut Tanal, Mehmet Tüm, Murat Emir, Sezgin Tanrıkulu, Necati Yılmaz, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, Onursal Adıgüzel, Orhan Sarıbal, Selin Sayek Böke aynı şekilde. Tahsin Tarhan 3 PKK 2 DHKP-C. Giden milletvekillerine göre örgüt de değişiyor. THKP/C ne zaman kuruldu, ne zaman kapandı, merak ediyorum. Var mı şu anda, öyle bir örgüt var mı merak ediyorum. Yakup Akkaya, Zeynel Emre, Zeynep Altıok aynı şekilde. Türkiye'de kimler cezaevinde yatmış bir düşünün. Nazım Hikmet'e dönemin iktidarı terörist diyordu. Aziz Nesin teröristti, Zülfü Livaneli, Süleyman Çelebi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu teröristti. Güne göre kimin terör örgütü üyesi olduğuna dönemin güçleri karar veriyordu. Belki hatırlar mısınız bilmiyorum. Belki bir çoğunuz korkuyordunuz gitmiyordunuz. 28 Şubat döneminin bir teröristi daha var. Kırklareli civarında bir cezaevinde yatan birisi daha vardı, hatırlar mısınız? 28 Şubat neden attı Tayyip Erdoğan'ı cezaevine? Bir de sizin yaptıklarınıza bakın. Ortaklarınızla, kolkola girdiğiniz ortaklarınızla yaptığınız teröristleri size hatırlatayım. İlker Başbuğ kim? Terör örgütü üyesi değil, terör örgütü yöneticisi, lideri. Hanefi Avcı kim? Emniyet müdürü, sol bir terör örgütü üyesi. Soner Yalçın, Mustafa Balbay. Burada açıkça hedef gösteriliyoruz. Varsa vicdanlarınıza sesleniyorum. Siyasi cinayetleri hatırlayın. Daha dün Tahir Elçi'nin nasıl katledildiğini hatırlayın. Ahmet Hakan'a nasıl saldırıldığını hatırlayın. Bırakın siyaseti bu kavgada söylenmez bu sözler. CHP'li milletvekilleri bu kadar hedef gösterilmez. Yüzyüze bakıyoruz. Hakan Çavuşoğlu ile yüzyüze bakıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Hiç vicdan yok mu? Sizin söyleyecek birşeyiniz yok mu? CHP'li milletvekilleri olarak Can Dündar'ın, Esra Mungan'ın Erdem Gül'ün masumiyetine inanıyoruz. Onların terör örgütü üyesi olmadığına inanıyorum. Size göre terör örgütü üyesi diyemeyiz ki. Size inansaydık İlker Başbuğ'a terör örgütü üyesi dememiz gerekirdi. Size inansaydık, Mustafa Balbay'la yüz yüze bakamazdık, size inansaydık Tuncay Özkan'a selam veremezdim utancımdan. Size inansaydık Engin Alan'la konuşamazdık. Milletvekili raporu tuttuk. İçinde Engin Alan da İbrahim Ayhan da var. Birçok milletvekilini, gazeteciyi cezaevinden tanıyorum. Birçoğu dışarıda. Siz adaleti temsil ediyorsunuz. Benim beklentim var mı? Maalesef yok sizden. Cumhurbaşkanı bile dedi ki, yanlış ifade etmiş, geri dönmüş. Siz Adalet Bakanısınız, aynı parlamentoda görev yapıyoruz sizinle. Bizim, terör örgütüyle ilişkimiz olmadığını, bu konuda taviz vermeyeceğimizi biliyorsunuz, CHP'nin herhangi bir üyesinin bu konuda taviz vermeyeceğini bilmenizi istiyoruz. Asla bizim hiçbir üyemiz terör örgütüyle yan yana gelemez. Ankara Garı'nda 101 kişiyi katleden canlı bomba Yunus emre Alagöz ile Vezneciler'de 12 yurttaşımızı katleden canlı bomba arasında fark yoktur, ikisi de katildir, ikisi de kınanması gereken mahlukattır. Bizler hedef gösterildik. Beyaz TV'de A Haber'de, Sabah gazetesinde kliplerimiz dönüyor. Benim önüme koymuşlar 2 THKP/C, 6 PKK'lı ziyaret etti. Kılımıza zarar gelse ne yapacaksınız? Böyle bir şey olabilir mi sayın Bakan? Korktuğumuz için söylemiyorum. Biraz önce gelirken Kandıra Cezaevi'nden soyadı Bozkurt olan biri aradı. Yakınıymış. Kardeşimin dramı var dedi, ilk fırsatta gideceğim, sizden izin alarak gideceğim. Gitmeye devam edeceğim, nerede mağdur, mazlum varsa, herkesin yanında yer alacağım. Sizleri bu konuda açık bir özre ve açık bir kınamaya AKP grubuyla sizleri davet ediyorum.

Kaynak: Birgun.net