NURCAN GÖKDEMİR- [email protected]

AKP hükümeti, 1942’de gayrimüslimleri tasfiye aracı olarak kullanılan Varlık Vergisi’ni anımsatacak düzenlemelere Vergi Usul Yasa Tasarısı’nda yer verdi. Düzenlemenin ‘paralel işadamları’nın yanı sıra ‘yeterince yandaş olmayan’ sermayedarlar ile bazı Kürt işadamlarını hedeflediği yorumları yapılıyor. Hükümet, Maliye Bakanlığı İstanbul Defterdarı Faik Ökte’nin yurttaşları dinlerine göre ‘Müslümanlar M, gayrimüslimler G, dönenler (sabetayistler) D, Ecnebiler E’ harfleriyle kodladıktan sonra salınan ve ülkedeki gayrimüslimlerin tasfiyesiyle sonuçlanan vergi uygulamalarını yeniden uygulamaya koymaya hazırlanıyor.

Müfettişin inisiyatifinde
Vergi Usul Kanunu Tasarısı’nda Varlık Vergisi uygulamasını sürekli hale getirme tehlikesi taşıyan düzenlemeler yer alıyor. Tasarının 5’inci maddesinde vergi kanunlarında sağlanan teşvik veya diğer nedenlerle konulmuş istisna ve muafiyetlerin uygulanması idarenin yorumuna ve vergi müfettişinin iradesine bırakılıyor. Bütün istisna ve muafiyetler hatta vergiye tabi olmayan işlemler dahi denetim elemanlarının yorumuyla vergiye tabi olabilecek. Tasarı yasalaşırsa Maliye Bakanlığı da vergiye tabi olmayan bir işlemden “vergi kaybına neden olduğu” iddiasıyla vergi alabilecek. Bununla kanunla vergi konulmayan gelir, harcama, işlem veya servetlerden vergi alınması sonucu doğacak.

Mükellef ispatlayacak
Aynı maddenin bir başka hükmüne göre de idare yaptığı işlemin doğru olduğunu ispat etmek zorunda olmayacak. Mükellef, idarenin yaptığı işlemin yanlışlığını kanıtlayacak. Bu hükümle “iddia eden taraf iddiasını ispatla yükümlüdür” genel hukuk ilkesi yok edilecek. Mükellef, geliri, harcaması, işlemleri veya servetinden vergi alınmaması gerektiğini denetim elemanını ikna ederek ya da yargı yoluna giderek ispatlamaya çalışacak.


Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği Başkanı: Varlık Vergisi’ndeki gibi...
Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği Başkanı ve eski hesap uzmanı Kazım Yılmaz, tasarıyı BirGün’e yorumlarken idarenin değişik amaç veya gerekçelerle mükelleflerden keyfi vergi isteme yolunun açıldığının görüleceğini söyledi. Yılmaz’ın açıklamaları şöyle: “Maddenin bu haliyle kanunlaşması durumunda, bugün ırkçı kesimler dışında kimse tarafından iyi anılmayan Varlık Vergisi’nin uygulandığı şekilde uygulanma tehlikesi taşıdığı açıktır. İdareye keyfiyet verilmesi, ispat külfetinin mükellefe bırakılması, kanunla belirlenmeyen konulardan dahi vergi alınmasının yolunun açılması iyi bir sonuç doğurmayacaktır. Varlık Vergisi Kanunu’nda da mükelleflerin dinlerine, ırklarına göre ayrım yapılacağına dair hüküm yoktur. Sadece idareye keyfiyet verilmiştir. Yeni düzenlenen yorum ve ispat maddesi de aynı şeyi yapmaktadır. Örneğin, şu anda ticari olmayan ve 5 yıl elde tutulan gayrimenkullerin 5 yıl dolduktan sonra satılması durumunda kazanç vergiye tabi değil. Ama tasarı kanunlaştıktan sonra, bu satışa vergi müfettişi ‘vergi ödememek için 5 yıl beklenmiş, bir ay önce satılsaydı vergiye tabi olacaktı, vergi ödememek için bir ay beklemiş’ derse kazanç vergiye tabi olacak.”

Kaynak: Birgun.net