Börklüce Mustafa Ayaklanması’nın 600. yılı dolayısı ile düzenlenen Uluslararası Börklüce Mustafa Sempozyumu başladı. Sempozyuma ilgi yoğun oldu.

İzmir Akdeniz Akademisi tarafından düzenlenen ve Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmalarını İzmir Akdeniz Akademisi adına Doç. Dr. Alp Yücel Kaya, İzmir Büyükşehir Belediyesi adına da Muzaffer Tunççağ yaptı.

Evrensel'in haberine göre, British Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Saygın Salgırlı’nın başkanlığını yaptığı açılış oturumunda ise Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Aslan, İslami düşünce tarihi ve 14. ve 15. yüzyıl Osmanlı Dünyası Felsefesine ilişkin bir sunum yaptı.

16. YÜZYILDA BİLİMDE GERİLEME BAŞLADI

İslami düşünce tarihinin en parlak dönemini 11 ve 12. yüzyılda yaşadığını, 9. ve 10. yüzyılların da buna hazırlık dönemi olduğunu belirten Arslan, “Din bilimleri, tefsir, hadis, fıkıh -ki bence bunlar bilim değil disiplindir- bu alanda daha ileri gitme imkânı yoktur. 10 yüzyılda her şey tartışılıp bitmiştir” dedi.

16. yüzyıldan itibaren Avrupa ile teorik bilgi, bilim, felsefe alanındaki mesafenin yavaş yavaş açılmaya başladığını ifade eden Arslan, “16. yüzyıl Osmanlısında özellikle Fıkıh ve Kelam’a önem verilmiştir. Kelam’a, imparatorluğun ideolojisini ve meşruiyetini göstermek bakımından önem veriliyordu, Fıkıh ise İmparatorluğun bürokrasinin oluşturmak, bürokratları yetiştirmek için önemli idi” dedi. Tasavvufun ise Osmanlı’da canlılığını koruduğunu belirten Arslan, “İbn-i Harabi, Mevlana, Yunus Emre gibi tasavvuflar yetişiyor. Felsefeyi kimse sevmiyor. Halkın en fazla sığındığı kendisine yakın bulduğu şey her üç şekliyle tasavvuf oluyor” dedi.

TOBB Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ise “Anadolu Heterodoksisi Tarihi-Türk Osmanlı Tarihi içinde Mehdi Hareketlerin Genel Tarihi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

AYAKLANMALARA ‘MEHDİCİ HAREKETLER’ YAKLAŞIMI

Ocak, Babai ve Şeyh Bedrettin ayaklanmalarını “Mehdici hareketler” olarak tanımladığı sunumunda, “Bu hareketlerin sadece siyasi ve iktisadi sebeplerle yapıldığını düşünmek eksik kalır, nasıl kitlesel olduğunu açıklamak eksik kalır. Tarihçiler bugüne kadar olayları tasvir etmişler, işin zihniyet tarafını ilahiyatçılara bırakmış görünüyorlar. Paylaşımcılık ve eşitlik vurgusu yapanların peşinden gidilmesinde mehdilik ideolojisi yatmaktadır. Bu güne kadar bu çalışmalar azdır” dedi. Anadolu’nun “Mehdici Hareketler” bakımından oldukça zengin olduğunu ifade eden Ocak, “1416’daki hareket orada kalmamış ve bu güne etkileri olmuştur. Babailer ve Şeyh Bedrettin Mehdici Hareketler’dir. Siyasi iktidarın gayrimeşruluğu üzerinden savunmaya çekilen merkezkaç hareketlerdir. Zulüm ve bakıya başkaldırma adil düzeni kurma amaçlıdır. Başarıya ulaşmasa dahi hareketlerin sonucunda toplumsal ve ideolojik ayrışma meydana gelir, yeni bir zihniyet ve tarih bilinci ortaya çıkar, onlar kendi tarihlerini yaratır” dedi. (Evrensel)

Kaynak: Birgun.net