SEBAHAT KARAKOYUN [email protected]

Erdoğan, yandaş sendika ve STK’lerin düzenlediği bir toplantıyla, “başkanlık” için sahaya indi. “Parlamenter sistem miyadını doldurdu” diyen Erdoğan’ın ilk toplantısını 4 Şubat’ta yapacak olan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na ayar verme çabasına muhalefet, meslek örgütleri ve sendikalardan sert tepki geldi.
Türkiye Anayasa Platformu’nun düzenlediği toplantıyla “başkanlık” startını veren Erdoğan, parlamenter sistemin ömrünü tamamladığını belirterek, başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini ısrarla vurguladı. Erdoğan, çıkışıyla TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın başkanlık edeceği Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na adeta talimat verdi. Erdoğan özetle şunları söyledi:

KİŞİSEL MESELE DEĞİLMİŞ!
4Başkanlık Sistemi Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi değildir. Konu şahıs değil, ülkenin geleceği meselesidir. Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş Başbakan ile bu işin yürümesi fevkalade güçtür.

4Benim teklifim; kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir, ama parlamentonun kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir.

4Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir ve ithal ürünlerle yönetildik. İthal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye döneceğiz.
Erdoğan’ın açıklamaları komisyon çalışmalarına katılacak olan CHP ve HDP Grubu’nda da rahatsızlık yarattı. BirGün’e açıklamalarda bulunan muhalefet sözcüleri, oda ve sendika yöneticileri Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendirdi.


***

Diktatörlüğe karşı omuz omuza

Kani Beko (DİSK Genel Başkanı)
Cumhurbaşkanı’nın açıklamasındaki ‘İster kabul edilsin ister edilmesin’ ifadesinin altını çizmek gerekiyor. Artık, ağzından çıkanın kanun sayıldığı bir ‘Tek Adam Diktatörlüğü’ rejimi söz konusudur. Türkiye büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Gerek içinde yaşadığımız baskı, şiddet ve sindirme koşullarının ve gerekse yakın gelecekte karşılaşacağımız büyük tehlikenin farkında olarak, çetin geçecek, uzun soluklu bir mücadele için hazırlanmalıyız. Zira bu süreç aynı zamanda, işçi sınıfının ve halkların özlemi olan eşitlik, kardeşlik, dayanışma, özgürlük ve sosyal adaletin var olduğu bir toplumsal yapıyı gerçekleştirme olanağını da beraberinde taşımakta ve işçi sınıfına tarihsel bir görev yüklemektedir.

***

İhtiyacımız AKP’den kurtulmaktır

Önder İşleyen (Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu Üyesi)
Erdoğan aylar önce, ‘Türkiye’nin yönetim sistemi fiilen değişmiştir’ açıklaması yapmıştı. Anayasa-Başkanlık sistemi arayışı, bu fiili duruma kılıf hazırlamak, anayasal bir düzen haline getirmekten başka bir şey değil.

Erdoğan, ‘yerli ve milli anayasa’ sözünü sıkça tekrarlamakla birlikte, ilhamını Hitler Almanyası’ndan aldığını da saklayamamıştı. Süreç bu anlamda İslami faşizmi Hitler Almanyası modeliyle derinleştirmek, kurumsallaştırmak sürecidir. 12 Eylül Anayasası’nın değişimi türündeki propagandalar, referandumda olduğu gibi oltaya takılan bir yem. Parlamentodaki muhalefetin ‘anayasa uzlaşma komisyonlarıyla’ birlikte, sürece dahil olması AKP’nin planını kolaylaştırmak, AKP’ye anayasa yapma meşruiyeti kazandırmak dışında bir anlama gelmeyecektir. Zaten fiilen kapatılmış bir Meclis’in komisyonundan söz ediyoruz. Anayasa-Başkanlık çalışmaları doğrudan Saray eliyle yürütülüyor, Erdoğan anayasa yapım ve başkanlığa geçiş sürecinin başında duruyor. Muhalefet komisyondaki üyelerini geri çekme dahil AKP ile müzakereleri reddetmeli. AKP’nin aldatmacasının parçası olunmamalı. Tüm ilerici muhalefet güçleri Hitler Almanyası’na geçişi engellemek için bir araya gelerek, anayasa müzakeresini reddeden çizgide ülkeyi AKP’den kurtarmak için mücadele etmelidir. İhtiyacımız yeni bir anayasa değil AKP’den kurtulmaktır.


***

Sonucu belli sürecin parçası olmayız

Bülent Tezcan (CHP Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi)
Erdoğan, süreci zehirlemek, komisyonun çalışmalarını sabote etmek istiyor. Meclis Başkanı komisyona sahip çıkmalıdır. Erdoğan her zamanki gibi bir oldubittiye getirme, fiili durum yaratma çabası içinde. Biz darbe hukukunun temizlenmesi için bu çalışmayı destekliyoruz. Ancak sürecin bir kişinin arzusu ekseninde şekillenen başkanlık rejimi tartışmalarıyla heba edilmesine izin vermeyiz. Sonucu belli bir sürecin parçası olmayız. Bizimi kırmızı çizgilerimiz belli; parlamenter sistemden vazgeçilemez. Anayasa’nın ilk 4 maddesi değiştirilemez. Eğer Meclis Başkanı aciz kalırsa komisyon kadük kalır.

***

Müzakere kandırılmayı kabul olur

Mehmet Soğancı (TMMOB Yönetm kurulu Başkanı)
TMMOB, 12 Eylül darbesine ve anayasasına karşı mücadele etmiş bir örgüt. TMMOB’nin nasıl bir anayasa sorusuna elbette bir yanıtı var. Bugün gündeme gelen anayasa tartışmaları da 12 Eylül anayasasının ortadan kaldırılmasını değil, özünde 12 Eylül’ün devamı olan ve onu artık dar bulan baskıcı, gerici ve sömürücü bir rejimin kendisini kurumsallaştırma ihtiyacının ürünüdür. Böyle bir iktidardan demokratik bir anayasa yapımını beklemek, onun için müzakere etmek referandumdakine benzer şekilde bir kez daha kandırılmayı peşinen kabul etmek anlamına gelecektir. AKP ile anayasa müzakeresi, tartışması içerisine girilmemelidir. Bugün yoğunlaşan saldırılara karşı ortak bir mücadele yürütülebildiği oranda, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önü açılacaktır.


***

Algı operasyonu yapılıyor

Ayhan Bilgen (HDP Sözcüsü)
Cumhurbaşkanı ülkeye kendi gündemini dayatıyor. Şu anda ülkemizin böyle bir önceliği ve gündemi yok. Erdoğan, bu girişimleri ile sadece kamuoyu oluşturmuyor aynı zamanda algı operasyonu da yapıyor. Unutulmasın ki referandum için gerekli olan 330 vekil imzası sadece bir matematik toplamı değildir. Aynı zamanda bir uzlaşı arayışının da ifadesidir. Ama herkesin bildiği bir gerçek var ki o da partiler arasında böyle bir uzlaşma yok. Yapılmak istenen nedir? Bu kampanya ve sonrasında yaşanacaklar, referanduma götürecek rakamı bulma baskısıdır. Bir yandan Uzlaşma Komisyonu’na büyük anlamlar biçilecek, diğer taraftan başka bir irade ortaya koyacaksın. Tüm meclisin buna itiraz etmesi gerekiyor.

Kaynak: Birgun.net