İzmir ile Yozgat’ın arası 807 kilometre olup, yolculuk yaklaşık olarak 9 saat 16 dakika sürüyor. Bu yolculuk için iki şehir arasında düzenli sefer yapan Dadaş Turizm, Metro Turizm, Esadaş, Iğdırlı Turizm gibi firmalar bulunuyor. Ayrıca Yozgat Otogarına uğrayan Huzur Turizm, Lüks Erzincan, Öz Sivas gibi farklı firmalar da hizmet veriyor.

İzmir’den Yozgat’ta yapılacak 9 saatlik yolculuk sizi bir anda zaman tüneline sokup eski yasakçı çağlara götürme fırsatı da verecektir. Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç OHAL yetkisine dayanarak şehirdeki içki mekanları kapattı. Bilindiği üzere OHAL “geçici” bir uygulamadır. Türkiye bir askeri darbe atlatması üzerine bir takım tedbirlerin hızla alınması zarureti ortaya çıkınca, AKP çoğunluk hükümeti TBMM CHP ve MHP’nin de desteğini alarak 3 ay süreli OHAL ilan etti.

OHAL askeri darbe için ilan edildi. Darbeciler dinci bir yapılanmanın üyeleri olarak takdim edildiler. Yozgat’ta içkili mekanların bu darbeyle bir alakası olmadığı son derece açık bir durumdur. Valinin OHAL yetkisini bu şekilde kullanması gelecek açısından ürperti verici boyuttadır.

Yozgat’ı İzmir üzerinden yazmamın bir sebebi var. İzmir’e her geldiğimizde biz İstanbul’da ne kadar mutaassıp bir yaşama doğru ilerlediğimizi daha iyi görebiliyoruz.

İzmir’in modern çağdaş gündelik hayatındaki kadınların çokluğu, giyim kuşam tarzları İstanbul ile her geçen gün açılan bir makas oluşturuyor. Modern Türkiye’nin koşulları içinde yetişip büyüyen kuşaklar açık olarak şöyle ifade ediyorlar:

-İzmir yaşanacak şehir!

Aslında bu cümlenin satır arası da var. Bizim yaşayacağımız az sayıdaki yerleşimden demek isteniyor. Kimsenin hayat tarzına karışmayacağız diye seçmenlerden oy alan AKP giderek ülkeyi yaşanması zor bir alan haline getiriyor.

Bunun başında da siyasi yaşam geliyor.

AKP muhalif olan hiçbir şeye tahammül edemeyeceğini aleni olarak gösteriyor. Sadece işaret edilmesi yetiyor. En üst makamdakiler bunu kışkırtıyor:

-İhbar edin!

Kimi ihbar edecekler?

Herkes kendine bir düşman bulacak ve onu ihbar edecek!..

Geriye doğru dört nala bir koşu başlatıldı.

Gönüllüsü olan herkes kendince bu sürece katkıda bulunuyor. Kimi otobüste şortlu kadına tekme atıyor. Kimi içkili mekanları kapatıyor. Kimi en üst perdeden aklına gelen her şeyi “fikir” zannederek konuşup duruyor.

Bunlar modern Türkiye’yi geniş bir halkanın içine alan zincire halka olarak ekleniyor. Şu anda hepsi birbirine kavuşmadı. Ama gidişat o yönde.

Bütün sorun şuradaki, Türkiye bu gericiliğe uysallıkla teslim olmayacak. Türkiye 90 yıldır yaşadığı hayatı terk etmeyecek. Bunun kolay olmayacağını herkes biliyor.

Çıkış yolu var: AKP’nin dayatmalarına köklü biçimde itiraz etmek…

Laiklik için direnmek.

Demokrasi için direnmek.

İnsan hakları için direnmek.

Hukuk için direnmek.

Basın özgürlüğü için direnmek.

Hepsinin toplamı da aynı alanı kapsıyor:

Yaşam için direnmek!

*****

Homeros Ödülü ona verildi

Ataol Behramoğlu

Çağdaş edebiyatın en önemli isimleri arasında genç yaşta kendine yer açan şair, yazar, çevirmen ve akademisyen Ataol Behramoğlu’na 28 Eylül 2016 günü “Homeros 2016 Şiir ve Sanat Ödülü” verildi.

Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde yapılan sade törende ödülün madalyası ve plaketi Behramoğlu’na takdim edildi. Merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Homeros Şiir ve Sanat Madalyası Ödül Kurulu Başkanı Polonyalı şair ve yazar Dariusz Lebioda ödülü verirken gerekçesini de açıkladı:

“Seçkin bir Türk şair ve çevirmeni aynı zamanda uluslararası bir değer olan Ataol Behramoğlu, çalışmalarındaki hümanizm ve sanatsal bağımsızlık nedeniyle bu ödüle layık görüldü!”

Ataol Behramoğlu ödülünü alırken büyük bir dayanışma ve vefa örneği göstererek “bu ödülü” dedi:

-Eski sevgilim, ilk eşim Necmiye Alpay’a ve onunla birlikte cezaevinde olan yazar dostum Aslı Erdoğan ile tüm tutuklulara adıyorum!

Behramoğlu’nun hayatını anlatan Nebil Özgentürk belgeselinde de görüldüğü üzere Ataol, 1960’lardan günümüze bütün baskı dönemlerinde payını düşeni fazlasıyla almış bir devrimci sanat adamıdır. Yola başlarken bulunduğu çizgiden milim sapmadan bugünlere ulaşmıştır. Her zaman mücadeleyi seçmiş ve direnmenin onurunu yaşamış, yaşatmıştır. Bugün de aynı yolda korkusuzca yürüyor ve yol gösteriyor:

-Yaşamak görevdir/Yangın yerinde!

Kaynak: Birgun.net