Mustafa K. Erdemol
[email protected]


Yandaş medyada son zamanlarda ABD’nin Menbiç konusunda Türkiye’ye verdiği sözlerin hiçbirini tutmadığı haberleri yer alıyor. AKP iktidarının “dost” ülke ABD’den beklentilerinin ne kadar yüksek olduğu konusunda bir kuşku yok. Türkiye sürekli ABD tarafından “incinmiş” bir pozisyon alıyor.

ABD’nin kimi müttefiklerine vefa göstermeyişi, sözünde durmayışı bir emperyal güç şımarıklığı tabii ki. Vaktiyle sıkı fıkı ilişkiler kurarken düşünülmesi gereken konular bunlar. ABD son zamanlarda Türkiye’ye karşı verdiği hiçbir sözde durmamış olabilir ama hiçbir resmi sıfatı yokken ABD’yi ziyaret eden Recep Tayyip Erdoğan’ı Başkan düzeyinde ağırladığında çok vefakar davranmıştı. Bunu da unutmamalı.
ABD’nin meşrebine yakışır sözünde durmamak. Peki Türkiye kimi ülkelere ya da kurumlara verdiği sözlerde duruyor mu? Yanıtı olumlu değil bu sorunun. ABD’ye sitem ederken (keşke sitemde bırakmayıp daha somut adımlar atabilse) kendisi de sözünü tutmayan ülke durumuna düşmese.

Ne oldu şu Gazze yardımları?

Örneğin şu Gazze’ye yardım sözünde durdu mu Türkiye? Recep Tayyip Erdoğan’ın iç politika malzemesi olarak kullanmayı pek sevdiği “Filistinli kardeşle İslami dayanışma” propagandası Dünya Bankası’nın bir raporuna göre pek de gerçekleşmemiş. “Bağışçı devletlerin Gazze bölgesinin ekonomik sıkıntılarını hafifletmek için üstlendikleri yükümlülükleri tam olarak yerine getirmedikleri”nin vurgulandığı raporda yardım sözünü yerine getirmeyen ülkeler arasında Türkiye’nin de adı geçiyor. Gazze yardımlarına 200 milyon dolarla katılacağını duyurmuştu Türkiye. Raporun yayınlandığı ana kadar yapacağı yardımı ancak yüzde 32 oranında yerine getirmiş. Lafa gelince İslam Dayanışması ama pratikte tık yok. Bir başka Müslüman ülke Suudi Arabaistan da Gazze’ye 500 milyon dolarlık yardım taahhüdünün sadece yüzde 10’unu gerçekleştirmiş. Katar ise taahhüt ettiği rakamın yüzde 15’inde kalmış. Filistinli’ye yardımda bu kadar cimri olan Suudi palavra krallığı ile uyduruk çöl şeyhliği Katar’ın IŞİD’e yardımlarında ise en ufak bir gecikme yok.

Ermenistan’a verilen söz ne?

Altı yıl önce dönemin Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan, Amerikan Wall Street Journal gazetesine yazdığı bir makalede Türkiye’yi sözünü tutmamakla suçlamıştı. Meğer Türkiye Ermenistan’a ilişkilerin normalleşeceği sözünü vermiş. O gün bugündür bu “normalleşme” konusunda ne tür sözler verildiğini bilmiyoruz.


Irak’a verilen söz peki?

Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin Kuzey Irak’tan askerlerimizi çekeceğiz deyip çekmeyen Türkiye’ye eleştirisini unutan yoktur herhalde. Ne demişti Abadi? Okuyalım: “Türkiye Irak’a ülkenin kuzeyindeki askerlerini geri çekeceği yönünde söz verdi. Ancak Türk hükümeti anlaşmaya saygı göstermedi.”

AB de aynısını söylüyor

Avrupa Birliği’nin Türkiye ile vize anlaşmasını 72 kriteri yerine getirene kadar askıya aldığı sırada Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in “Türkiye söz verdi ama sözünde durmadı” sözleri de, Türkiye’nin verdiği sözün ne olduğu sorusunu gerekli kılıyor. Bir gün öğreniriz herhalde ama Türkiye her ne söz verdiyse tutmamış sözünü. ABD’ye ya da AB’ye verilen sözlerin tutulmamasından ancak memnuniyet duyarım kendi adıma. Ama ABD’ye, ona haklılık kazandıracak defolar varsa, “sözünü tutmadı” diye ayar vermeler pek gayri ciddi.
Önce komşulara verilen sözler tutulmalı, taahhütler yerine getirilmeli. Barışı, huzuru böyle kurabilir, koruyabilirler. ABD’nin sözünü tutmaması da iyidir, çünkü başka türlü nasıl yalancı bir devlet mekanizması olduğu anlaşılacak ki?

Kaynak: Birgun.net