DOĞU EROĞLU [email protected] @DoguEroglu

Hainler Mezarlığı’na ulaşmak için Kadıköy İskelesinden hareket ettiğiniz takdirde yaklaşık 45 kilometrelik bir yolculuk sizi bekliyor. Sabiha Gökçen Havalimanına çıkan kavşağa vardığınızda, Tuzla ilçesi idari sınırları içerisinde kalan mezarlığa ulaşmak için hala gidecek 10 kilometreniz var demek. Atıl kalan Formula-1 pisti İstanbul Parkı sağınıza alıp ilerlemeye devam ettiğiniz sırada yolun etrafında sokak hayvanları görmeye başladığınızda Tepeören Sahipsiz Hayvan Geçici Barınağına oldukça yakın olduğunuzu anlıyorsunuz. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda öngörülen değişiklikler ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 20 bin hayvanı toplama planı yaptığı Kısırkaya Barınağı tartışılırken, Tepeören’deki hayvan haklarına aykırı uygulamalar da gündeme gelmişti. Bu tartışmaları anımsayınca, etrafta kendi halinde dolaşan köpeklerin barınağın içinde olmaktansa, araç trafiğinin hızlıca seyrettiği yolun etrafında yaşamalarının belki de onlar için daha güvenli olduğu aklımdan geçiyor. Sonradan öğrendiğime göre, barınağın yakında olmasından dolayı civardaki sokak hayvanları da bu bölgeye getirilip salınıyor. Barınak yerleşkesinin, tel örgülerle ayrılmış bölümlerde yüzlerce sokak hayvanına ev sahipliği yapan kısmını geride bırakınca ulaşılan inşaatı devam eden kısmı, Türkiye siyasi tarihinin muhtemelen gelmiş geçmiş en tartışmalı girişimleri arasına girmeye aday bir ‘şeyi’ de bünyesinde barındırıyor.

‘Hayvanlar eşelesin diye...’
İBB’ye ait barınağın ek binaları henüz kaba inşaat aşamasında; güneşin etkisini azaltmaya başladığı saatlerde de süren inşaatta çalışan işçiler, son birkaç gündür yaşananlar karşısındaki şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Apar topar oluşturulan, Hainler Mezarlığı adı verilen kısma gitmek için şantiye sahasında kısa bir yürüyüş yapmak gerekiyor. Bana refakat eden inşaat işçisi projenin niçin burada yapıldığına ilişkin soruma, “Biz de anlamadık ki, herhalde hayvanlar eşelesin, üzerlerine pislesin diye buraya yaptılar” yanıtını veriyor. Hainler Mezarlığı kelimelerini bir çırpıda söyleyemememden, telaffuz ederken gözlerimi kaçırmamdan ve yüzümdeki kederli ifadeden olsa gerek, kafamdan geçenleri anlayan işçiler de hislerini gizlemeye pek çalışmıyorlar. Bir başkası, “1980’de bile böyle şey görmedik; tamam, halka karşı suç işlediler ama bu durum karşısında vicdanım hem rahat hem de değil...” diye konuşuyor.


3 boş mezar ‘hainleri’ bekliyor
Herkesi hayrete düşüren Hainler Mezarlığı tabelası artık yerinde yok. Tabelanın sökülme gerekçesi Topbaş’a göre, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Din İşleri Yüksek Kurulundan gelen, mezarlığa defnedilen tek isim Yüzbaşı Mehmet Karabekir’in ailesinin rencide olabileceği uyarısı. Mezarlık, yaklaşık üç dönümlük bir arazinin yarım metre yüksekliğinde bir taş duvarla çevrilmesinden ibaret. İçerisindeyse, birinde Karabekir’in naaşının bulunduğu dört mezar var. Arazi o kadar kayalık ki, epey derin mezarların ancak kepçelerle açılabildiği kolayca anlaşılıyor. Karabekir’in defin işlemlerinin de bir kepçeyle yapıldığını, definden mezarın yine bir iş makinesiyle düzlendiğini topraktaki izler ele veriyor. Karabekir’in defnedildiği mezar ile yanı başındaki üç boş çukuru ayıran tek şey, dolu mezardaki toprak yükseltisi. Karabekir’in mezarı başında üzerinde isim veya tarihin not düşüldüğü herhangi bir tabela bulunmuyor. Kazılmış diğer üç mezarın başında duruncaysa, gelecekte Hainler Mezarlığı’na kimlerin defnedilip birer mezar taşından bile mahrum bırakılacağını düşünmeden edemiyorsunuz. Açılan mezarların alışılagelmedik derinliğinin, etraftaki köpeklerin cenazelere zarar vermesini önlemek için alınmış bir önlem olması muhtemel. Mezarlık olarak ayrılan arazide yumuşak bir toprak tabakasından da eser yok; yani hemen bitişiğinde başlayan ormanı yok sayarsak, Hainler Mezarlığı’nda kolay kolay ot bitmeyecek, çiçek açmayacak.

Ballıca da istemedi
Hainler Mezarlığı’na birkaç kilometre ötedeki Ballıca Köyü, Pendik Belediyesi sınırları içerisinde kalıyor. Köye kuş uçuşu 2 kilometreden kısa mesafedeki mezarlık ve barınaksa Tuzla Belediyesine bağlı. Dolayısıyla köyün aslında mezarlığa ilişkin bir söz hakkı yok. 15 Temmuz gecesi askerler kontrol altına almak istedikleri Sabiha Gökçen Havalimanına 3 tankla geldiklerinde, bu girişime direnenler arasında Sabiha Gökçen’deki taşımacılık ve ulaşım işlerine bakan SAWKOOP’ta çalışan, Ballıca Muhtarı Davut Genç de vardı. Muhtar Genç, darbe girişimine direnen Acıbadem Muhtarı Mete Serttaş’ı öldüren Yüzbaşı Karabekir’in defnedildiği mezarlığın Ballıca yakınlarında yapılmasına sıcak bakmadığını aktarıyor: “Adli Tıptan arayıp mezarlıktan bahsettiler. Buralarda yapılmasını istemediğimizi söyledim ama hayvan barınağının İBB’ye bağlı olduğunu, isterlerse onlarla çözebileceklerini belirttim. Elbette, Ballıca’dan kimse mezarlığı burada istemiyor.” Aralarında, Orhanlı Gişelerindeki çatışmalara katılan pek çok kişinin de bulunduğu Ballıcalılar mezarlık projesinin yer seçiminden dolayı memnuniyetsizliklerini gizlemiyorlar; üstelik bu konuda yeterince bilgilendirilmedikleri de anlaşılıyor. Kalabalık bir grupla konuşup mezarlık hakkındaki görüşlerini sorduğumda, “Gerçekten yapmışlar mı?” veya “Neye benziyor?” gibi karşılıklar alıyorum. Hainler Mezarlığı girişiminin kendisi hakkındaysa kafaları daha karışık; çoğunluk ismin ve taşıdığı sembollerin olumsuzluğunun farkında görünse de itirazlarını “Bu güzel yere mi yapılmalıydı?” noktasından ileri götürmüyor.

Yaralandı, geri dönüp linci önledi
Darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan cuntacıların WhatsApp yazışmaları, Hainler Mezarlığı’na defnedilen Yüzbaşı Karabekir’in 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece sarf ettiği bazı ifadelerini de içeriyor. “Sakın tereddüt etmeyin, çakın,” “Ezin taviz yok” “Beni durdurdular. Ateş ettim. Yaralılar var. Taviz tereddüt yoktur” gibi ifadeleri kamuoyunda tepki çeken Karabekir’in, “Sabiha Gökçen, direkt sağa sola ateş edin, sıkıntı var orada” diye bahsettiği çatışmada yaralananlardan biri, Hainler Mezarlığı’na birkaç kilometre mesafedeki Göçbeyli’de yaşayan, 58 yaşındaki İsmet Hünük. Göçbeyli’deki bir vinç parkında bekçilik yapan, Samsun-Bafra doğumlu Hünük, 15 Temmuz gecesi Sabiha Gökçen Havalimanına ulaşmaya çalışan askerlere, otoyol üzerindeki Orhanlı Gişelerinde mani olmaya çalışanlar arasındaydı. Yoğun çatışma sırasında 6 kişi yaşamını yitirdi, yaklaşık 40 kişiyse yaralandı. İsmet Hünük de, kendisini siper ettiği arabasını delip geçen kurşunlardan birinin eline isabet etmesiyle yaralandı. Etraftakilerin yardımıyla hastaneye kaldırılıp ameliyat edilen Hünük, hastaneden çıkar çıkmaz soluğu yine gişelerde aldı. Gişelere yeniden ulaştığında askerlerin teslim alınmış olduğunu aktaran Hünük, kalabalığın askerlere karşı olan öfkesini yatıştıranlar arasında kendisinin de olduğunu belirtiyor. Buna karşın Hünük Hainler Mezarlığı oluşturulmasına tam manasıyla karşı çıkmıyor.

‘Normal mezarlığa gömülsün demem’
Hünük, “Yorum yapamam, beni aşar... Ailesi kabul etmemiş ‘vatan haini’ diye. Ben ne diyeyim? Normal mezarlığa gömülsün de demem... Bu toprakta yatacaksan hakkını vereceksin. Savaşta bile asker sivil halka silah sıkmaz. Biz silahsızdık. ‘Yapmayın, atmayın vurmayın’ diye bağırıyoruz, anlamıyor! Buna ne diyeceksin? Biz elimizden geleni yaptık, devlet de elinden geleni yapıyor. Sıra devlette...” diye konuşuyor. Hünük milliyetçi bir gelenekten geldiğini gizlemiyor ancak AKP’ye oy verdiğini, seçimle işbaşına gelen hangi hükümet olursa olsun, bir darbe girişiminin karşısında olacağını ekliyor.

Kaynak: Birgun.net