MUSTAFA K. ERDEMOL [email protected]

ABD Hazine Bakanlığı’nın, Uganda ile komşusu ülkelerde yıllardır faaliyet gösteren Tanrı’nın Direniş Ordusu (TDO) ile uğursuz lideri Joseph Kony’ye karşı yaptırım kararı alması tam da “Basra Harap olduktan sonra” denecek kadar geç bir karar. Samimiyeti de sorgulanmaya muhtaç. Bakanlığın yaptırımları arasında örgütün ABD’deki mal varlığına el koyma da var ki, örgütün ABD’de mal edinmesine nasıl göz yumulduğunun kanıtı sayılmalı bu.

Evet, bu çok geç bir karar çünkü Tanrı’nın Direniş Ordusu (Lord’s Resistance Army) 1986’dan beri faaliyet yürütüyor. Afrika kıtasının en eski, en kanlı, en şiddet yanlısı örgütü olan TDO, Uganda’nın kuzeyinde Uganda yönetimine karşı mücadele amacıyla kuruldu. 1986-2006 yılları arasında ülkede iki milyon kişinin yerini yurdunu terk etmesine yol açtı TDO.
Aslında birkaç adı var. 1988-1992 arasında Uganda Peoples’ Democratic Christian Army (Uganda Demokratik Hıristiyan Halk Ordusu) olarak biliniyordu. Tanrı’nın Direniş Hareketi (Lord’s Resistance Movement) adını da kullandı uzun süre. Ancak, son 20 yıldır Tanrı’nın Direniş Ordusu olarak anılıyor.


Tevrat’ta yer alan On Emir ile Kuzey Uganda’nın yanı sıra Güney Sudan’da da yaşayan, Nil bölgesine ait bir dil konuşan Acholi halkının geleneklerini temel alan teokratik bir devlet kurma yanlısı bir örgüt bu. Aslında Hıristiyanlıkla bağ kurması yapacakları için bir kılıf. Çünkü bu örgütten önce Alice Auma tarafından kurulan, yine Acholi halkının destek verdiği Kutsal Ruh Hareketi’nin (KRH) bir devamı. Günahkarlara karşı savaş açmış olan KRH, Uganda ordusu tarafından yenilgiye uğrayınca lideri Kenya’ya sığınmak zorunda kalmıştı. TDO, bundan sonra, KRH’nin dini söylemini de benimseyerek daha fazla görünür oldu. TDO, elbette devamı gibi görüldüğü KRH ile kıyaslanmayacak kadar vahşi bir örgüt.

Etnik sorunu kullandı
TDO’nun benzeri her örgüt gibi fırsatçı, faydacı bir tarafı var. O da ülkedeki etnik ya da kabileler arası sorunları kullanmak. Uganda’da Kuzeyliler olarak adlandırılan topluluklar diğer topluluklara kıyasla kendilerinin dışlandıklarına inanırlar. TDO, bu dışlanmışlığı faaliyetlerine temel yaptı. Onlar adına bir hak arayışına çıktığını iddia etti.
Yaptıklarının dinle ilgisinin olmadığı yavaş yavaş belli olduğunda başlangıçta kazandığı halk desteği de azaldı TDO’nun. Bu nedenle eleman alımında zor kullanmaya başladı. Çocukları ya da gençleri örgüt için kaçırdı. UNICEF’in 2006’da yayınladığı bir araştırmada 1986 ile 2005 yılı arasında en az 66 bin çocuğu kaçırdı. Bu çocukların bir kısmı zamanla kaçmayı başardılar ya da örgüt tarafından serbest bırakıldılar. Ama kalanların hemen hepsi asker ya da seks kölesi olmaya zorlandı.
Yükselen baskı karşısında TDO lideri Joseph Kony 2005-2006 arasında örgütü tamamen Uganda’dan çekti. Örgütün Uganda’dan çıkmasıyla halkın yüzde 90’dan fazlası yaşadıkları kamplar terk edip evlerine dönebildiler. TDO, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC) ile Güney Sudan Cumhuriyeti (GSC) sınırlarını içine alan bölgede faaliyet yürütmeye başladı. Halen de orada.

2000’den bu yana 12 binden fazla eski asker ile bir o kadar alıkonulmuş çocuk örgütten ayrıldılar, Uganda Af Komisyonu’nun çabalarıyla topluma yeniden kazandırıldılar.

Museveni de suçlu
Uganda’nın Acholi halkı mensubu Devlet Başkanı Tito Okello’nun şimdiki Devlet Başkanı Yoweri Museveni tarafından devrilmesinin de hareketin yaygınlaşmasında etkisi var. Yesenewi’nin Acholi halkına yönelik katliama varan sindirme uygulamaları da unutulmamalı. Kendisini “Tanrı’nın Sözcüsü” olarak da nitelendiren Kony’nin Uganda’yı Hıristiyan bir Acholiland’a çevirme savaşında bunlar da etkili var.

Barışa hayır
2006-2008 arası Uganda temsilcileri ve TDO Güney sudan’ın Juba kentinde Güney Sudanlı yetkililerin moderatörlüğünde müzakereler gerçekleştirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı da görüşmelere temsilci yolladı. Görüşmeciler bir barış planında anlaşsalar da Joseph Kony planı imzalamayı reddetti. 2008 yılı boyunca TDO, KDC ile OAC’da saldırılarla, kaçırma eylemlerini yoğunlaştırdı. 2001 yılı BM raporlarına göre 465 binden fazla kişi adı geçen ülkelerde iç göç yaşadı ya da sığınmacı durumuna düştü. Bölge ülkeleri nihayet 2008’in sonlarına doğru TDO’ya karşı operasyon kararı aldı. O günden bu yana Uganda ordusu operasyonlarını diğer ülkelerin askeri yardımlarıyla sürdürüyor.
Askeri baskılarla, ayrılmalar sonucu örgütün çekirdek üye sayısının 200’e kadar indiği tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra örgütün elinde bilinmeyen sayıda kaçırılmış kadın, çocuk da halen var. Bununla beraber TDO, hâlâ saldırı ile vahşi eylemler gerçekleşme kapasitesine sahip. BM’ye göre 2001’de 278 saldırı gerçekleştirdi örgüt.
2005’te Uluslararası Ceza Mahkemesi Joseph Kony ile örgütün diğer dört üst düzey yöneticisi Vincent Otti, Okot Odhiambo, Dominic Ongwen, Raska Lukwiya hakkında savaş suçu işlemek, insanlığa karşı suç gerekçeleriyle tutuklama kararı çıkardı. Bu isimlerden Otti ile Lukwiya’nın öldüğü sanılıyor.
2011 Kasımı’nda Afrika Birliği’nin “terörist örgüt” ilan ettiği TDO, 2001 yılından bu yana ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör listesinde. 2008’den itibaren de yine ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından “küresel terörist” olarak kabul ediliyor.

Erdoğan’ın dostu da destekçisi
Hıristiyanlık adına ortaya çıkıp kan döken örgütün destekçileri arasında en başta gelen isim ise, Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın dostu Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında “İnsanlığa Karşı Suç” işlediği gerekçesiyle tutuklama kararı çıkaılan Beşir, 1994 yılından itibaren, sonradan Güney Sudan Cumhuriyeti’ni kuran güneydeki isyancı Sudan Halkın Kurtuluş Hareketi’ne karşı yardım etmesi karşılığında TDO’ya lojistik destek verdi. Bu tutum, Beşir yönetimindeki Sudan’a karşı Uganda’nın tepkisine yol açtı. İki ülke, Sudan ile Uganda topraklarındaki isyancılara yardım etmeyeceklerine dair bir anlaşma yaptı.
Halen faaliyetini yürüten TDO ile halihazırda ele geçirilemeyen Kony’ye karşı “harekete” geçen ABD’nin bu örgüte yaptırım uygulama konusunda neden yavaş hareket ettiği gerçekten de merak konusu.

Kaynak: Birgun.net