Mustafa K. Erdemol [email protected]

Afganistan Talibanı, Molla Mansur’un ölümünden sonra örgütün liderliğine Mevlana Heybetullah Ahundzade’yi getirmekle örgüt içindeki liderlik krizini ortadan en azından uzun bir süreliğine ortadan kaldırdı. Çünkü Ahundzade örgüte “liderlik” yapamayacak bir figür olduğu için herhangi bir liderlik krizinin yaşanması beklenmiyor Taliban içinde.

Öldürülen Mansur’un liderliğine, Molla Ömer’in oğlu ile diğer yakınları şiddetle karşı çıkmıştı. Örgütün önde gelen birçok adı Mansur’a karşıtlıklarını bulundukları “resmi” görevlerinden istifa ederek göstermişti. Taliban komutanlarından Molla Rasul ise Mansur’a karşı silahlı bir direniş başlatmış, iki komutanın taraftarları arasında çıkan çatışmada 50’den fazla Taliban üyesi ölmüştü. Mansur’a tepkinin nedeni, onun Pakistan İstihbarat Teşkilatı’nın elemanı olduğu iddiası. Diğer muhalifler de Molla Ömer’in kardeşi Molla Abdul Manan ile yine Ömer’in oğlu Molla Muhammed Yakup’tu. Mansur’u dengelemek için Mannan Vaaz ve Rehberlik Komisyonu” başkanı yapılmış, 15 bölgenin komutanlığı da Muhammed Yakup’a bağlanmıştı.



Dengeler gözetilmiş
Ahundzade’nin seçiminde dengelerin bir hayli korunduğu belli oluyor. İyi düşünülmüş bir karar demek ki bu. Seçimine itirazı gerektirecek bir özelliği yok çünkü. Ayrıca Ahundzade’nin adı, Mansur zamanında yaşanan liderlik çekişmelerinde, Mansur’un yardımcılarından biri olduğu halde, alternatifler arasında bile geçmiyordu. Bu yanıyla “yıpranmamış” bir imajı var denebilir. Mansur’a yapıldığı gibi Ahundzade’ye de “denetleyici” figürler yardımcı olarak verildi. Taliban’ın kurucusu Molla Ömer’in oğlu Molla Muhammed Yakup, Mansur’un olduğu gibi Ahundzade’nin de yardımcısı. Diğeri de Siracuddin Hakkani.
Ahundzade, diğer Taliban liderleri ya da komutanlarının aksine Pakistan’da eğitim almış değil. Öyle ki ülke dışına çıktığına ilişkin herhangi bir kaydı da yok. Komutan olarak herhangi bir askeri başarısı da bulunmuyor. Taliban 1996’da Kabil’i ele geçirip yönetimi ele aldığında Ahundzade Afganistan Emirliği Şeriat Mahkemeleri’nin başına getirilmişti. O günden beri örgütün fetvacıbaşısı. Tefsirden anladığı, kadılık yapmasında bu tefsir bilgisinin etkili olduğu belirtiliyor.

Neden düşük profil?
Çünkü, liderlik Molla Ömer’den sonra “tek adamlık” la sürdürülecek bir konum olmaktan çıktı. Ömer, hem kurucu olması hem de dini alandaki otoritesiyle gerçek bir biat makamı idi. El Kaide’nin kurucusu Usame bin Ladin ile şimdiki lideri Ayman el Zevahiri, 80’lerin sonunda Ömer’e biat etmişti. Mansur’un Molla Ömer kadar “karizmatik” bir yanı yoktu. Dolayısıyla, çok demokrat olduklarından değil, görüş ayrılıklarına yol açmaması amacıyla “Kolektif Liderlik” anlayışı Taliban içinde söz konusu olmuştu. Mansur’a “kolektif liderliğe” uymaması nedeniyle de büyük tepki vardı.
Ayrıca, Taliban’ın Afganistan’da artık “devlet dışı” bir aktör olmaktan çıktığı, ülkedeki “işgal güçlerine” karşı mücadeleden vazgeçmemekle beraber, “yasal” bir oyun kurucu aktör olduğu da bir gerçek. Bir önceki Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin Taliban’ın da barış görüşmelerine katılmasını istediği için ABD ile sorunlar yaşadığı biliniyor. Hâlâ bu konumunu koruyan Taliban’ın, Mansur gibi “başına buyruk” bir liderle siyasi aktör rolünü oynaması zor olmuştu. İstişareye boyun eğecek, “Kolektif Liderlik”in isteklerinin dışına çıkmayacak biri olarak Ahundzade en iyi seçimdir denebilir Taliban için.

Kaynak: Birgun.net