ERSOY YAŞAR [email protected] otosafari.com

Şüphesiz, Google ve Apple gibi teknoloji devlerinin yürüttüğü çalışmalar otomotiv endüstrisinin geleceğine etki edecek. Elektrikli araç üreticisi Tesla’nın hızlı büyümesinden ilham alan Faraday Future da elektrikli otomobil alanına büyük yatırım yaparak çalışmalarına hız verdi. Özellikle Çin faktörü, üretim gücü ve pazar büyüklüğü ile burada kısaca ele alınamayacak kadar önemli.
Elbette otomotivin sektörel paydaşları da konuyu büyük bir ciddiyetle izliyorlar. Özellikle Türkiye’de artan fiyatları ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası özelinde gündeme gelse de; sigorta sektörü, otomotivin değişen dinamiklerini küresel ölçekte izlemeyi sürdürüyor. Sürücüsüz otomobillerin olası kaza durumlarında hangi kapsamda teminat altına alınacağı, kazadan sürücünün mü üreticinin mi sorumlu olacağı, ideal koşulları sağlamakla yükümlü olan devlet ve yerel yönetimlerin sorumlulukları gibi henüz tartışma aşamasındaki bir çok başlığın, yakın gelecekte yasa ve yönetmeliklerle yaptırıma dönüşeceğini varsayıyorum.
Tam da bu konu üzerine düşünürken Finlandiyalı güvenlik firması F-Secure’ün Araştırma Bölümü Başkanı Mikko Hypponen’in yaptığı bir açıklama konuyu daha da ilgi çekici bir hale getirdi. Türkiye temsilciliğini Lidyum Bilişim’in üstlendiği firmanın yöneticisi, otonom araçların yaygınlaşmasının kazaları yüzde 80 oranında azaltacağına dikkat çekerek gelecekte araç sahiplerinin fidye yazılımlarıyla karşı karşıya gelebileceğini belirtiyor.

‘Otomobilinizi hack’ledik Hypponen, iş yerinize gitmek üzere otomobilinizi çalıştırdığınızda ekranda “Arabanızı hackledik! Geri almak için 10 bitcoin ödeyin!” yazısıyla karşılaşmanın mümkün olduğunu söylüyor. Bitcoin, internet üzerinde kullanılabilen bir sanal para birimi. Cihazı hackleyip fidye karşılığı serbest bırakma olarak bilinen ‘ransomware’’in uzun zamandır hayatımızda olduğunu söyleyen Hypponen, sürücüsüz araçların hayatımıza girmesiyle bu tür yazılımlarla daha sık karşılaşacağımızı öngörüyor.
Sigorta Bilgi Enstitüsü (III) tahminlerine göre; 2030’da satılan araçların yüzde 25’i otonom araç olacak. Sigorta Bilgi Enstitüsü Başkanı Robert Hartwig’e göre; sürücüsüz araçların artan güvenliği ile trafik kazaları da yüzde 80 oranında azalacak. Kullanım alışkanlıkları, güvenlik ve ne kadar mesafe kat edildiğine bağlı olarak gelişen kuralların olduğu veriler ise kritik hale gelecek. Ayrıca; yeni arabalar çeşitli görüntüleme sistemleri içeren kapsamlı elektronik tanı sistemleriyle, polise ‘hızlı sürmüyordum’ diye yanlış beyanda bulunmayı da zorlaştıracak. Hartwig’e göre; yollar otonom araçlar için bakımdan geçirilmesi gereken tek yer değil. Norveç’in şimdiden otonom feribot için araştırmalara başladığını belirten Hartwig, yanı sıra uçakların iniş ve kalkış dahil olmak üzere otomatikleştiğini ve pilotların yeteneklerinin köreldiğini vurguluyor.

Hypponen, sürekli kötü izlenimler edinmesine rağmen otonom araçlar hakkında pozitif düşünerek, internetin kötülerden daha fazla iyi şeyler getirdiğini ifade ediyor. Bu konuda Hyponnen’in görüşlerine katılıyorum, bir katkı yapmayı gerekli buluyorum. Yazılım, yalnızca otomobilin değil günlük hayatımızda kullandığımız bir çok nesnenin vazgeçilmez bileşeni. Yalnızca sürücüsüz araçlar için değil, ‘nesnelerin interneti’ ve ‘bağlanabilirlik’ ilkelerine uygun olarak üretilen tüm eşyalar için riskler söz konusu. Gelecekte sigorta firmalarının söz konusu riskleri hangi kapsamlarda teminat altına alacağı veya alabileceğini başka bir yazıda ele almaya çalışacağım.

***

Yeni Navara satışa sunuldu
Nissan ‘2016 Uluslararası En İyi Pick-Up Ödülü’nün sahibi olan başarılı temsilcisi Navara’yı yeniledi

Markanın 12’nci nesil Pick-Up’ı olarak yollara çıkan yeni Navara, yeni beş bağlantılı arka süspansiyon sistemiyle off-road yeteneklerinden ödün vermeden SUV benzeri sürüş konforu sunduğu iddiasını taşıyor. Yeni süspansiyon sisteminin daha yüksek bir manevra yeteneği sunduğu da belirtilen yeni Navara, 50 mm daha kısa dingil mesafesinin de katkısıyla 12.4 metrelik dönüş çapına sahip bulunuyor.
Markanın Qashqai, X-Trail ve Juke gibi geniş kitlelere ulaşan SUV modellerle aynı DNA’yı paylaşan yeni Navara, daha güvenli ve yüksek tutunma limitlerine sahip bir sürüş sunmak üzere tasarlanan, elektronik sınırlı kaymalı diferansiyel (eLSD) ile donatılmış. Lastik hızını sürekli olarak sensörlerle denetleyen bu gelişmiş sistem aynı aks üzerindeki tekerleklerden birinin diğerine oranla daha hızlı dönmesi halinde daha hızlı dönen tekerleğin hızını azaltmak üzere fren yapıyor. ‘Hız Sabitleme Sistemi’, ‘Yokuş İniş Destek Sistemi’, ‘Yokuş Kalkış Destek Sistemi’, anahtarsız giriş ve geri görüş kamerası ise diğer güvenlik ve konfor donanımları olarak dikkat çekiyor.

İki farklı çekiş tipi
Nissan yeni Navara’da daha önce de olduğu gibi iki tekerlekten çekiş ile dört tekerlekten çekiş olmak üzere iki farklı çekiş tipi sunuyor. Müşteriler standart olarak sunulan altı vitesli manuel şanzıman dışında opsiyonel olarak sunulan yedi vitesli otomatik şanzımanı da tercih edebiliyor. Yeni Nissan Navara’nın kaputunun altında görev yapan yeni 2.3 litre dCi motor, yerini aldığı önceki motorla kıyaslandığında yüzde 24 daha verimli bir yapı ortaya koyuyor ve sınıfının en temiz, en tutumlu motoru olarak öne çıkıyor. Motor 160 BG ve 190 BG olmak üzere iki farklı güç versiyonuna sahipken, yüksek güç versiyonunda çift turbo besleme teknolojisine yer veriliyor.

Nissan’ın Barselona’daki tesislerinde üretilen araçta, bugüne dek SUV sınıfında karşılaşılan 4 kameralı ‘Çevre Görüş Sistemi’ de bulunuyor. 1 ton yük taşıma ve 3.500 kg römork çekme kapasitesine sahip olan araç, kargo alanını daha kullanışlı hale getirmek üzere 67 mm uzatılmış. Bu değerlerle aracın kargo alanı da 1578 mm’ye ulaşıyor.
Visia, Tekna ve Platinum olmak üzere üç farklı donanım paketiyle sunulan Navara, yaz sonunda başlayıp sonbahara kadar uzanan zorlu test sürüşlerine tabi tutularak, Fransa’nın Lyon şehrinde düzenlenen törende ‘2016 Uluslararası En İyi Pick-Up Ödülü’nün’ (International Pick-Up Award 2016) sahibi oldu.

***
Otomotivde renk tercihleri değişecek mi?
Otomotivde beyaz renk tercihi geçen yıla göre yüzde 7 artarak, yüzde 35’e ulaştı. Beyazı yüzde 17 ile siyah ve yüzde 12 ile gümüş izliyor

Boya ve yüzey kaplama şirketi PPG Industries, otomotivde popüler renkler konusunda her yıl yayınladığı raporun 2015 sonuçlarını açıkladı. ABD ve Avrupa’daki tüketiciler arasında yapılan araştırmaya göre dünyada müşterilerin yaklaşık yüzde 60’ı, rengi, araç satın alma kararlarını belirleyen önemli bir etken olarak tanımlıyor. Rapora göre otomobil üreticilerinin sattıkları araçların çoğunluğunu (yaklaşık yüzde 75) beyaz, siyah ve gümüş gibi klasik renkler oluşturmaya devam ediyor.
Her 5 katılımcıdan 3’ü (yüzde 59) rengin, araç satın alma kararlarında önemli etken olduğunu belirtiyor. Katılımcıların yarısından fazlası, istedikleri renk bulunmadığında ikinci tercihleri olan renkte bir araç satın almak yerine, asıl tercihleri olan renk temin edilene kadar araç alımlarını bekletmeyi tercih ettiklerini söylüyor. Metalik renkler erkekler arasında daha popülerken, kadınlar metalik olmayan tek renkli boyaları ve sedefli/renkli ışıltılı efektleri tercih ediyor.

Otomotivde renk ve görünüm, 18-39 yaş aralığındaki tarz odaklı erkek tüketiciler arasında önemli etki olarak ön plana çıkıyor. Katılımcılar, başarı imajını yayan araç istiyorlar ve kişiliklerini yeterince yansıtan bir araç için daha fazla ücret ödemeye hazırlar.
PPG Oto Tamir Boyaları Türkiye, Satış ve Pazarlama Müdürü Çağrı Kırteler; eğilimin 2016’da sürücülerin mavi ve turuncu tonlarında daha fazla araç tercih edebileceği yönünde olduğunu belirtiyor. Detroit Otomobil Fuarı’nda ‘çok katmanlı mavi’ araçların öne çıktığını ve Cenevre Otomobil Fuarı’nda turuncu ve bakır efektli renkli önemli modellerin sergilenmesinin de önemli bir işaret olduğuna dikkat çekiyor.

Kaynak: Birgun.net