HÜSEYİN ŞİMŞEK
[email protected]

Bir milyon 174 bin öğrenci yarın Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavına girecek. AKP'nin sınav endeksli eğitim politikalarını BirGün’e değerlendiren Eğitim Sen Eğitim Politikaları Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu, ezberci eğitimin öğrencilerin yeteneklerinin geri plana atılmasına neden olacağını ve öğrencilerin yeteneğini körelteceğini ifade etti.

Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar sınav endeksli bir eğitim faaliyetinin var olduğunu ifade eden Aydoğanoğlu, “Tamamen ezberci bir eğitim sistemimiz var. Okul öncesinden iş hayatına kadar çocukların ve gençlerin sınav cenderesinden ruhları köreltiliyor. Mesele TEOG ile sınırlandırılmamalı. Sınav sistemine toptan karşı durmalıyız” dedi. Aydoğanoğlu, “Hükümet sınav sistemine son vereceğine sınavların sayılarını artırıyor” diye konuştu.

Din soruları ağırlıkta

TEOG’da yoğun dini sorular sorulduğuna dikkat çeken Aydoğanoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın TEOG’da yer verdiği dini sorular nedeniyle bir çok öğrencinin özel din dersi almaya başladığını söyledi. Aydoğanoğlu, “Felsefe soruları da İslam Felsefesi konusundan soruluyor. Farklı inançtaki insanlar da istismar edilmiş oluyor. Öğrencilerin planlı ve sınavsız şekilde yetenek ve gözlemin katkısı ile eğitimden geçmesi gerekirken yoğun dini sorular dikkati çekiyor” ifadelerini kullandı.

'Kökten bir değişim gerekiyor'

Milli Eğitim Bakanlığı’nın sık sık müfredat ve program değiştirdiğini ancak yapılması gerekenin kökten bir değişim olduğunu söyleyen Aydoğanoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Eğitimde topyekun bir değişim şart. Öğrencilerin bilgisinin, yeteneğinin ve becerisinin gözlemlenip o eksende eğitim verilmesi gerekiyor. Sınav odaklı eğitime karşı durmalıyız. Bunlar yapıldığı zaman TEOG’da ve sonrasında yaşanan çeşitli sorunlar ortadan kalkacaktır. Sınavda başarılı ya da başarısız olmak bir ölçüt değil. Bu sınavları ciddiye alan birçok gencimiz yaşamını sonlandırdı. Unutulmasın ki sınav dünyanın sonu değildir.”

****

Yoksul çocuklar kaybedecek

Psikiyatrist Doç. Dr. Burhanettin Kaya: Performans olarak belirli bir yelpazede, istediği okula girebileceğini bilen öğrenciler için kaygı çok daha düşük. Bugüne kadar gösterilen akademik başarı, girilen sınav sonuçları çevresinde nasıl bir yelpazede olduklarını öngörebiliyorlar. Ya da sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan ve özel okul seçeneğini kullanabilecek olan veliler için de kaygı düşük. Orta ve alt sınıfta yer alan ve bu okullara girmek için daha büyük bir rekabet durumunda olan yoksul kesimlerin çocukları için bu çok ciddi bir sorun. Burada da iki unsur ortaya çıkacak. Dünya görüşü açısından İmam hatiplere rıza gösterenlerin de kaygısı yok. Anadolu lisesini kazanamamış, imam hatip lisesinde de okumak istemeyen fakat özel liseye de gidemeyecek olan öğrenciler için eğitimde eşitlik ilkesinden yola çıkılarak mücadele edilmelidir. Açık liseye maruz bırakılmaları da insan hakları açısından problemlidir. Bu noktada kalan aileler çok ciddi bir kaygı yaşıyor. Bu kaygı öğrencilerin istemediği sonuca gitmesini kolaylaştırır ve ailelerin çocuk üzerindeki baskısını artırır. Ailelerin yapması gereken şudur: Çocukları istedikleri okul için desteklemeliler. Çocuklarının istemediği okulda okumamaları için de gerekli mücadeleyi vermeleri gerekir. Hukuki mücadelede bunlardan bir tanesidir. Genel liselerin yeniden gündeme getirilmesi için de tepki göstermeleri gerekir

Kaynak: Birgun.net