Eylül başı itibariyle Türkiye’nin çivisinin çıktığı iyice anlaşıldı!..

RTE/AKP iktidarı ülkeyi geri dönülmez felaketlere doğru doludizgin götürüyor.

Önce, hukuk devleti olmaktan tartışmasız biçimde çıktığımızı gördük.

Sonra, yıllardır emperyalist güçlerin “Ortadoğu bataklığına bizi çekme” hedefi gerçekleşti…

•••

Bilindiği gibi her yıl; 1 Eylül’de “Dünya Barış Günü” ile denk gelen “Adli yılın açılış töreni” yapılır.

Törende savunmayı temsilen “Türkiye Barolar Birliği Başkanı” ile yargıyı temsilen “Yargıtay Başkanı” konuşur, yasama ve yürütme temsilcileri dinlerler.

Adli yılın açılışı sırasında yapılan açıklamalar, ülkemizde somutlaşan “hukuk anlayışını” gösterir!..

Bir zaman önce RTE, Başbakan olarak katıldığı Danıştay Kuruluş Yıldönümü töreninde TBB Başkanı ile ağız dalaşına girmiş ve töreni terk etmişti.

Ancak RTE bunu orada bırakmadı, sonrasında TBB, “Adli Yıl” töreninden çıkarıldı!..

TBB de alternatif açılış töreni düzenledi.

•••

15 Temmuz’u gerekçe göstererek RTE, Türkiye Barolar Birliği ile el sıkıştı. Böylece yeni bir dönem başlatacağını söyledi...

Hemen arkasında “Adli Yıl töreninin” Kaçak Saray’da yapılmasını istedi.

Bu toplantıya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu haklı nedenlerle katılmayacağını bildirdi. TBB Başkanı da benzeri bir açıklama yaptı.

•••

1 Eylül günü yapılan açılıştaki garabeti görünce, CHP ve TBB’nin ne denli isabetli bir karar aldıkları ortaya çıktı.

RTE konuşurken, tüm yargıç ve savcıların alkışlarla ayağa kalkması, huşu içinde dinlemeleri, verilen talimatlara kafa sallayarak onay vermeleri ve önlerini kapatarak ayakta RTE’yi yolcu etmeleri, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığını, doğrudan RTE’ye bağlandığını gösterdi...

•••

Bilinmeli ki; adaletin olmadığı yerde barış, barışın olmadığı yerde ise demokrasi oluşamaz.

Ama ne yazık ki, “Dünya Barış Günü”nde, Türkiye’de adaletin, demokrasi ve barışın, “birileri” tarafından yok sayıldığını gördük.

•••

Adli Yıl’ın açılışıyla ilgili polemik önce tören “yeri” üzerine başladı.

RTE Kaçak Saray’a yargıyı ve muhalefeti getirerek, yeni bir kazanım daha elde etmek istiyordu.

Oysa “Adli Yılın” açılışının yapıldığı yerin imar mevzuatına aykırı olması nedeniyle “kaçak “ olduğu, yargı tarafından defalarca karar verilmişti...

Ve bu mahkeme kararlarına karşı; “RTE’nin, yıkabilecek olan varsa gelsin!” diyerek yargıya meydan okuduğu da hafızalarımızda yer almıştı...

Yani, yargının “yasadışı” olduğunu tespit ettiği “Kaçak Saray’da”, yargı kararına uymadığını “kabadayıca” ifade eden kişinin huzurunda “yüksek yargı üyeleri” toplanmıştı…

Üstelik Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığını açıklayan, fiilen anayasaya aykırı hareket eden, yargı kararlarını yok sayan, kuvvetler birliğinden yana olduğunu her vesileyle söyleyen RTE’ye, “bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı mensupları”, ayakta alkış tuttu!..

Bu vahim görüntü, yargının yürütmeye biat ettiğinin göstergesidir!..

Ayrıca yargının içine düştüğü trajikomik görüntüdür...

•••

Çağdaş demokrasinin varlığının en somut göstergesi “muhalefetin iktidarla aynı düzeyde ve de iktidarı denetleyen güçlü bir konumda bulunmasıdır.”

Anayasa ve yasalar, iktidarların “Halkın hak ve özgürlüklerini, eşitlik ve adil paylaşımını gasp etmemesi” için muhalefete yetkiler verir...

Muhalefetin olmadığı yerde basit tanımla, demokrasi yoktur!..

Evrensel hukuk kurallarına göre; adaletin var olması ancak “iddia ve savunma makamlarının” yan yana olmasıyla mümkündür!..

Savunma hakkı kutsaldır!..

•••

Adli Yıl’ın açılışında; Ana Muhalefet partisi yoktu. Demokrasinin işlemediği görüldü!..

Savunma hakkının temsilcisi Türkiye Barolar Birliği yoktu. Adaletin gerçekleşemeyeceği anlayışının yerleştiği anlaşıldı!..

Adalet ve demokrasinin olmadığı yerde barıştan bahsetmek artık daha da zorlaşmıştır.

•••

Kaldı ki, yürütme ve yasamadan sonra yargıyı da ele geçiren zihniyetle zaten toplumsal barış yok sayılmaktadır.

Ülkede Kürtleri, Alevileri, çağdaş laik demokrasiden, hukuk ve Cumhuriyetin temel ilkelerinden bahsedenleri ötekileştirmek için büyük gayret sarf eden bir iktidarın, adaleti kendi meşrebine uygun bir şekilde gerçekleştireceği kesindir!..

Bu durumda ülkemizde yargı tarafsız ve bağımsızlığından bahsetmek, adaletin gerçekleşeceğini ummak saflık olur!..

•••

Bir demokratik devletin varlığı iki temel değerin üzerinde durur. Hukuk ve laiklik!..

Bu değerler yoksa orada demokrasi de yoktur!..

Orada kişi/kişilerin keyfi yönetimi vardır…

O kişiler, ülke ve yurttaşların can ve malı ve de geleceğini düşünmezler.

Kendi çıkarları her şeyin üzerindedir!..

•••

Bu günkü “keyfi yönetim” 15 Temmuz sonrası, bizi uzunca süre tehlikenin içinde tutacak yeni bir maceranın içine attı. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürükledi!..

Körfez Savaşı sırasında “1 koy 3 al” oyununa gelmeyen, 1 Mart tezkeresiyle Ortadoğu’nun işgalini ret eden Türkiye, RTE’nin hırsı nedeniyle şimdi sınırlarımız ötesinde bizimle ilgisi olmayan bir savaşın tarafı durumunda!..

Türkiye “Laik ve barıştan yana olan bir ülkedir.” Komşularının topraklarında gözü olamaz, iç işlerine karışamaz!...

Hal böyleyken TSK, Suriye’de şeriat isteyen ve toprak bölüşümünden yana olan “terörist gruplarla” birlikte sınır ötesi operasyon/savaş yapıyor!..

Ortadoğu’daki savaş kızıştıkça, oradaki terör örgütleri, önceden iktidarın göz yummasıyla yerleştirdikleri terör hücrelerinin vasıtasıyla ülkemiz içinde, yeni ve kanlı bir çatışma ortamına girecekleri açıktır!..

Artacak olan terörün müsebbipleri bilmeli ki; yarınlarda bu kirli savaş nedeniyle gelecek şehitlerinin hesabını ömürleri boyunca veremeyecekler!..

•••

Bu gün “Laik demokratik Cumhuriyetin” içinde bulunduğu vahim durum şudur;

Siyaset ve devletin tüm kurum ve kuruluşlarının yöneticileri, sorumluluklarını üzerlerinden bırakarak, yetkilerini RTE’ye devretmişlerdir!..

Ne acıdır ki; sorumsuz bir kişiye yetkilerini devredenler, tüm yapılanlardan da sorumlu olduklarının farkında değiller ve bir gün hesap vereceklerini düşünememekteler!..

Aynı FETÖ’cüler gibi!..

Onlar da bir zaman önce, tüm yetkilerini FETÖ’ye devretmişlerdi.

Şimdi kullandırdıkları yetkileriyle Cumhuriyet’i yok etmeye çalışanların yüzünden sorumlulukları gereği yargı önünde hesap veriyorlar!...

Kaynak: Birgun.net