İsveç’in Borlange kentinde 1 Mayıs günü yürüyüş düzenleyen ırkçı Nazilerin karşısına dikilen o yürekli siyah kadının, havaya kaldırdığı sıkılı yumruk devrimci direniş kültürünün en büyük sembollerinden biri.

Belli ki, renginden ötürü ırkçılığın doğrudan hedeflerinden biri olan o kadının Nazilerin karşısına sıkılmış yumrukla çıkması, “tarihin tekrarı” bir anlamda. Çünkü 1920’li yıllar Almanyasının Weimar Cumhuriyeti’nde komünistler, ileriye uzatılmış sıkılı yumruklarıyla meydanlarda boy gösteren Alman Nazilerinin karşısına tıpkı böyle, havaya dikili sıkılmış yumruklarıyla çıkmışlardı. Sıkılı yumruk ABD Komünist Partisi’nce de çok sık kullanılan bir figür. Tabii ki ırkçılara karşı savunma mücadelesi veren, Amerikan siyah hareketi içinde çok kısa ama çok etkili bir varlı gösteren Kara Panterler’in sıkılı yumruğunu da anımsamalıyız. Yani bu yürekli kadının kim olduğunu bilmiyorsak da sıkılı yumruğunun yabancısı değiliz.

Sıkılı yumruk mücadele kararlılığının, öfkenin, karşı durmanın tarihsel simgelerinden biri. Neolotik dönem mağara resimlerinde de rastladığımız “yumruk “figürünün günümüzde hala önemini koruyabildiğini göstermesi açısından çok da önemli. Söz konusu dönem mağaralarından çıkıp gelen “büyük insanlığın” kurtuluş mücadelesinin bu büyük sembolü, 70’li yıllarda önemini değilse de, popülerliğini bir hayli yitirmişti. Hele günümüzde “dönüştürücü” olmayan, iktidar talep etmeyen sokak hareketlerinin çok farklı sembolleri var. Siyah kadın Nazilerin karşısına böyle çıktığına göre demek ki hâlâ “ilk tepki” olarak başvurduğumuz bir sembol olmaya devam ediyor sıkılı yumruk.

Komünistler 18. yüzyıldan yani, Paris komüncülerince başlatıldığı andan bu yana sıkılı yumruk figürünü kullanıyorlar. Figür, sol kültür içinde Komünist Enternasyonal üyesi partilerce yaygınlaştırıldı. Almanya’da 1933’de Nazilerin iktidara gelmesi üzerine mücadelenin en önemli sembollerinden birine dönüştü.

Genellikle sağ yumruk kullanılırdı. Bu, sol içinde bir hayli tartışma konusu da olmuştur. Komünistlerin doğal olarak solcu oldukları için sol yumruklarını, kişisel olarak ben öyle yaparım, kaldırmaları daha mantıklı gibi gelir ama sağ kolumuzun diğerinden daha güçlü oluşu, işçi sınıfına gücünü ifade etmeye en uygun kolun bu olduğunu düşündürttü muhtemelen. Bu nedenle başta Fidel Castro olmak üzere birçok önder aslında sağ yumruğunu kaldırır. Buna rağmen sol yumruk kullanımı da bir hayli yaygın. Özellikle 68 hareketi sırasında sağa savrulduğuna ya da revizyonist olduğuna inanılan parti ya da gruplardan farklı olduklarını belirtmek için sol yumruğunu kaldıranların da sayısı az değildir.

Demir Yumruk

Yumruğun, sıkılı ya da ileriye doğrun uzatılmış olanının yanı sıra “Demir” olanı da var. “Demir Yumruk”la kastedilenin 19. yüzyılın Prusyalı devlet adamı Otto van Bismarck’ı karakterize ettiği ileri sürülür. “Demir” bir liderin elindeki orantısız gücü ifade eden bir sembol aslında. Belki de Bismarck’a yakıştırılmasının nedeni, Yeni Almanya’nın “kılıç ve kanla” kurulacağını söylemiş olmasıdır büyük bir olasılıkla. Bu “Demir Yumruk”la biz, Birinci Dünya Savaşı’nda da karşılaştık. Bu sembolü propaganda afişlerinde kullanan devletler askeri güçlerini bununla vurgularlardı.

Roma’dan Nazilere

Tüm Nazi yönetimi boyunca kullanılan “ileriye uzatılmış yumruk” ile “sıkılı yumruğun göğüse götürmeyi” Naziler Roma imparatorlarından aşırdılar. Roma egemenleri tebaalarını aynen böyle selamlarlardı. Ülkemizde faşist hareket mensupları, solcuların sol yumruklarına karşı sağ yumruklarını kaldırdılar. Bu, 1984’den sonra el ile yapılan, Hun, Peçenek, Kıpçak Türklerine ait bir gelenek olan Bozkurt işaretine dönüştü.

Yumruk dışında el ile yapılan hiçbir figür “sıkılı yumruk” kadar etkili olamadı. Çünkü sadece ideolojinin değil, kararlılığın, direnişin, teslim olmamanın sembolü, dolayısıyla Bozkurt gibi bir etnik grubun, kendisini, kendisi lehine diğerlerinden ayıran bir içeriğe sahip değil.

Çağlar ötesinden

Yumruk olsun ya da olmasın insan eli sanatta da çok yaygın kullanılan bir figür. Neolotik mağa resimlerinden bu yana üstelik. Grafik sanatta yumruğun erken örneklerine 1917’de rastlanıyor. 1948’de Meksika’da görüldüğünü biliyoruz. 1968’de özellikle Yeni Sol hareketin sıkılı yumruğu bir hayli değiştirdiğini söylerler. Sert, direnişçi, militanlığı sergiler ama çok sadedir bu yeni figürler. ABD’de savaş karşıtlarının, kadın örgütlerinin eylemlerinde çok sık kullanıldı.

Küba’dan Sırbistan’a kadar yaygın olan sıkılı yumruk, 1970’lerin sonundan başlayarak bir hayli gerileme gösterdi. 90’larda bir canlanma olduğunu biliyoruz ama. Örneğin 1990’lar boyunca Sırbistan’da öğrenciler, dönemin Devlet Başkanı Slobadan Miloşeviç yönetimine karşı sıkılı yumruk posterleri, flamaları, pankartlarıyla gösteriler yaptılar.

İsveç’teki sıkılı yumruk eylemi, arkasında muazzam bir tarih yatan bu figürün önemini bize yeniden anımsatması açısından çok önemli. Karşı olduklarımızı mücadelemizden haberdar etmek için “Sıkılı Yumruk”a ihtiyacımız var.

Kaynak: Birgun.net