Son KHK ile 11 bin 301 öğretmen, “terörle ilişkisi olduğu” iddiasıyla açığa alınmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı, bu kararnameye dayanarak tüm valiliklere gönderdiği bir yazıyla söz konusu öğretmenlerin açığa alındığını (görevden uzaklaştırıldığını) bildirmişti.
KESK’e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 11 bin 301 öğretmenden 9 bin 843’ünün kendi üyesi olduğunu belirterek, açığa alma kararının iptali için Danıştay’a dava açtı. Öğretmenlerin açığa alınma gerekçesi olarak da 29 Aralık 2015 tarihindeki sendikal eyleme katılma gösterildi. Bu arada bakanlık müfettişleri, öğretmenlerin ifadelerini alarak soruşturmalara başladı.

Öncelikle soruşturma konusunun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu açısından zaman aşımına uğradığı ifade edildi. Eğitim Sen İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Mehmet Aydoğan, yasanın 127’nci maddesine göre, disiplin soruşturması için fiilin işlendiği tarihten itibaren bir ay içinde işlem yapılması gerektiğini, açığa alma veya ihraç açısından da disiplin kovuşturmasının 6 ay içinde yapılması gerektiğine işaret etti.

Şube Başkanı Mehmet Aydoğan, soruşturma izninin 2 Ağustos 2016 tarihi itibariyle verildiğini, dolayısıyla 6 aylık sürenin aşılmış olması sebebiyle soruşturma yetkisinin kalktığını ve usul hatası yapıldığını belirtti.

Öte yandan Eğitim Sen’in Danıştay’a açtığı dava dilekçesinde, “Sendikanın yetkili kurullarında alınan karar uyarınca 29 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştirilen iş bırakma eylemine katılan sendika üyelerinden yalnızca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Artvin ve Hatay’da görev yapan personelin görevden uzaklaştırıldığı” hatırlatıldı.

Dava dilekçesinde, sendikal etkinlik ve eylemlere katılmanın Anayasa, temel hak ve özgürlüklerle ilgili yasalar ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındığı belirtildi.

Gerçekten de Anayasa’nın 51. maddesi; çalışanların, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendika kurma ve bu sendikalara üye olarak bu doğrultuda etkinlik yapma hakkının bulunduğunu açıkça vurguluyor.

Türkiye olarak onayladığımız 87 sayılı ILO Sözleşmesi de, çalışanların örgütlenme ve etkinlikte bulunma hakkını güvence altına alıyor. AB Temel Haklar Şartı’nda da sendikaların grev dâhil kendi çıkarlarını korumak amacıyla toplu eylem yapma hakkına sahip olduğu açıkça ifade ediliyor. Ayrıca sendikaların kararları doğrultusunda “göreve gitmeme” şeklindeki etkinliklerin Danıştay tarafından disiplin suçu oluşturmadığı da birçok kararında ortaya konuyor.

Özetle sendika üyelerinin, sendikanın kararı doğrultusunda bir etkinliğe katılması suç olmayıp sendikal ve demokratik bir hakkın kullanılması niteliği taşıyor. Dolayısıyla sendika üyelerinin disiplin cezasıyla cezalandırılmayacağı bir eylem gerekçe gösterilerek görevden uzaklaştırılması, açıkça haksız ve hukuka aykırı gözükmektedir. Bakalım Danıştay nasıl bir karar verecek?

Kaynak: Birgun.net