“O kadar demokrasi aşığıyız ki bizim demokrasimizden olmayanları yok edebiliriz” güruhunun hedef aldığı Sıla Gençoğlu’na, Davut Güloğlu sinkaflı küfür etmiş. Yandaş medyanın en porno habercilerinden biri de küfrün görüntülerini ballandıra ballandıra yayınlamış.
Özellikle son 15 yıldır, Türkiye’de iktidarca eğitimsizlik, lümpenlik, vasıfsızlık sistematik olarak destekleniyor. İlke, ahlak, yetkinlik, hak, adalet diyenler ise seçkinci olmak, halk düşmanlığı yapmakla suçlanıyor.

Aşağıdaki bilgiler internet gazete arşivlerinden,

“Karadeniz’in Ricky Martin’i olarak anılan Davut Güloğlu, Ricky Martin’in gay olduğunu itiraf etmesinden sonra saf değiştirdi. ‘Dikkat ederseniz ben daha çok David Beckham’a benziyorum. Şimdi bunu dedim ama inşallah Beckham da gidip bir açıklama yapmaz’ diyen sanatçı…”
“X .X.ve Davut Güloğlu çiftinin iftar yemeğine X’in kıskançlık krizi damgasını vurdu. Güloğlu’nun bir ara yan masadaki kadınlara bakmasına sinirlenen güzel sunucu nişanlısını, çevredekilere aldırış etmeden yüksek sesle ‘Önüne bak, sağa sola bakma! Nereye bakıyorsun?’ diye uyardı. Davutoğlu nişanlısının gönlünü alınca sulh sağlandı.”

“Davut Güloğlu, sık sık kavga edip ayrılmalarının nedenini ise şöyle açıkladı: ‘Kavgalar olmazsa ilişki güzel olmaz. O zaman ilişkide sahtelik vardır. Bir gömleğe veya saça bile takabiliyoruz. Yolda yürüyüşümüzden bile kavga çıkabiliyor. Bu da bizim âşık olduğumuzu gösteriyor.’ X de, ‘Güloğlu maço bir erkek mi?’ sorusuna, ‘Bayağı maçodur. Ama şikâyetçi değilim’ yanıtını verdi”

“Davut Güloğlu, her gördüğü objeyi kadın olarak görüyormuş. Habertürk Magazin Davut Güloğlu’nun seks bağımlılığı hastalığını ortaya çıkarttı. Tıp dilinde ‘Satiriasis’, halk arasında ise ‘azgınlık’ denilen seks bağımlılığı ünlü şarkıcı Davut Güloğlu’nu pençesine almış. Tedavi için Avrupa’ya gittiğini söyleyen Güloğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘Bu hastalığın tarifi çok zor. Bu hastalık kadın düşünmekle alakalı değil. Baktığın objeyi kadın olarak görüyorsun. Güzel çirkin ayrımı da olmuyor. Bu hastalığa yakalananlar günde 10 kadınla birlikte olabilir. Zamanla mutlu olamıyorsun. Yanındaki kadın da mutlu olmuyor. Ben de çok rahatsız olmaya başlayınca doktora gittim.”

“Y’nin klibini izledikten sonra şarkıcıya dönen Güloğlu ‘Ne güzel klip olmuş. Peki görüntülerdeki kıç senin mi’ deyince stüdyo buz kesti. Davut Güloğlu potunu ‘pardon kalça demek istedim’ diyerek toparlamaya çalıştı.”


“..Öyle ama batı sound’larla birlikte, üstünden bağlamayı, kemençeyi, davulu çektiğin zaman yabancı pop parçaları gibi oluyor. Michael Jackson’ınki gibi yani. Biz ruhumuzu koyuyoruz, yalandan müzik yapmıyoruz. Ben aslında dünya müziği yapıyorum. Artık oradan bir şey almaya gerek yok, başka ülkelere kendimizi empoze etmemiz gerekli. Kültür olarak bizi pazarlayabildiğin kadar pazarla. Yemeğinle, geçmişinle, atanla, savaşınla, dürüstlüğünle, cömertliğinle pazarla. Her türlü fonksiyon var kültürümüzde. Ama bizim gençlik Amerika, Amerika diye 300 yıllık devletlerin peşinde koşuyor. Orada herhangi bir kanala çıktığın zaman, ‘tak’ bizimkiler baştacı yapıyor. Benim adım Davut değil de David olsaydı şimdi dünya starıydım.”

Sıla, için Wikipedia’da bile şöyle yazıyor,

“İlk sahne çalışmalarına İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde başladı ve Türk Halk Müziği ile Türk Sanat Müziği korolarında korist ve solist olarak görev aldı. Lise ikinci ve üçüncü sınıflarda özel şan derslerine başladı. İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Sabahat Tekebaş ile şan ve ses eğitimi üzerine çalıştı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde bir sene okudu, daha sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi Caz Vokal Bölümü’ne geçiş yaptı. Bu dönemde, Afyon Caz Festivali’nde Neşet Ruacan, Nedim Ruacan ve Nezih Yeşilnil’den oluşan caz orkestrasında solist olarak görev aldı. Nükhet Ruacan’la ses eğitimi üzerine çalıştı.”

Bu da Ekşi’den bir entry;

“Habertürk televizyonundaki bu gece programında Z’ye verdiği ince ayarla zekâsını göstermiştir. Meraklısına hatırlatalım: Z - Hayrunnisa hanımın verdiği davetteydim. çok şık bir hanım, uzun boylu .. bıdı bıdı bıdı

Sıla - Allah içinize sindirsin.
Z - Amin.”


Bir yandan da ne kadar sıkıcı değil mi? Evet, belki ama bu sıkıcılık aynı zamanda tehlikeli de. O yüzden de vasıfsıza, ahlaksıza, goygoycu fırsatçıya aman seçkincilik tuzağına düşmeyeyim diye susmak o tehlikeyi daha da artırıyor. Güçlünün zayıfa küfrü şiddettir, ama küfür ezilenlerin ağzında devrimcidir ya, unutmayalım.

Kaynak: Birgun.net