BURAK ABATAY @abatayburak

15 Temmuz Darbe Girişimiyle ilgili yürütülen ana soruşturma Ergenekon ve Balyoz davalarını kapsayacak şekilde genişletildi. Savcılık tarafından darbenin ön hazırlığı olarak nitelendirilen Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk kumpas soruşturmaları darbe girişimi ana dosyasına dahil edildi.

Soruşturmaların birleştirilmesine karar veren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, Genelkurmay Başkanlığı’na geçengünlerde bir yazı yazdı. Yazıda, Kapatılan Ceza Muhakemesi Kanunu 250. ve Terörle Mücadele Kanunu 10. Maddesiyle yetkili Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Ağır Ceza Mahkemelerince Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi isimlerle bilinen ve ‘FETÖ’ye mensup hâkim, savcı ve emniyet mensupları tarafından yapıldığı hususunda şüphe bulunan soruşturma ve kovuşturmalarda ‘FETÖ’ mensubu olmayan askerlerin hedef alındığı belirtildi.

Savcılık, Genelkurmay Başkanlığı’ndan kayıtlarını inceleyerek şu sorulara cevap vermesini talep etti:
1- CMK 250. ve TMK 10. maddeleriyle yetkili başsavcılıkları ve ağır ceza Mahkemelerince haklarında soruşturma açılan ve kovuşturma yürütülen muvazzaf askerlerin kimlikleri ve adli işlem tarihi itibariyle görevleri nelerdir?
2- Bu kişiler hakkında hangi idari tasarrufların uygulandığı veya emekliye ayrılıp ayrılmadıkları, adli işlem tarihinden sonra vekâleten veya asaleten bu şahısların mevcut görevlerine hangi askerler atandı?
3- Atanan askerlerin darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle görevleri nelerdir?
4- Darbe girişimine iştirak ettikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise meslek safahatları nedir?
Savcılık söz konusu yazısının sonunda, bu hususlar hakkında hazırlanacak raporun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini istedi.

***

Kral çıplak!

Ergenekon ve Balyoz davalarının ünlü avukatı Av. Celal Ülgen, savcının bu adımını BirGün’e değerlendirdi. Av. Ülgen, “Biliyorsunuz, darbe kalkışmasından çok önce, kumpas davalarının ortaya çıkmasıyla beraber her kumpas davasında müvekkillerimiz ve biz suç duyurularında bulunduk. Suç duyuruları deyim yerindeyse kaplumbağa hızında ilerledi. Çok çabuk ve çok seri sonuçlar alınması gerekirken kumpas davaları yargıçları mahkemelerde karar vermeye devam etti. Ne zaman ki kalkışma ortaya çıktı, olaylar o zaman hızlandı. Şimdi dikkat ederseniz kumpas davalarının kumpas olduğu da 17-25 Aralık davalarından sonra ortaya çıktı. O zaman öncesinde de biz defalarca biz bu yapılanmanın kim olduğunu ve devlete nasıl sızdığını siyasal iktidara anlatmaya çalışıyorduk. Ta ki 17-25 Aralık yaşandı, o tarihten sonra da ‘kumpas’ın ortaya çıktığını görüyoruz. Kumpas da, darbe girişimi de aynı örgüt tarafından yapılmış olabilir. Ama kumpas soruşturmalarında kimin hangi görevde olduğunu bilmek gerekir. Şimdi ise bir havuzda toplanmış oluyor. Çok geç kalındı. Olağanüstü geç kalındı. Bu denli geç olmasaydı kalkışmaya muhatap da olmayabilirdik. Davalarda geleceğe dair kuşkularım var. Bu kuşkulardan birisi de adaletin tecelli etmemesi ve hala hâkim ve savcıların emir bekleyen konumda ve korku içerisinde olmaları. “Davanın savcıyım” diyen dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumundaki çelişkiyi de değerlendiren Av. Ülgen, “Bu çelişkiyi gidermek için “Allah affetsin” dedi. Tanrı’nın affıyla çözülecek bir işmidir bu? Kumpasın tarafları bunları nasıl değerlendirecek göreceğiz. Aslında herşey göründüğü gibi Kral Çıplak!” diye konuştu.

Kaynak: Birgun.net