Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tutuklandı. Kendisine yöneltilen suçlamaların hiçbirini kabul etmeyen sabık valinin ifadesinin hemen başındaki çarpıcı anlatımlar dikkat çekiyor: “Benim aziz devletim, şayet benim üniversite yıllarından itibaren duruşumu, fikriyatımı, gönül bağımı tespit edememiş de 15 Temmuz gecesi tespit etmişse…”

Mutlu, ifadesiyle adeta malumu bir kez daha ilan ederek, ‘Biz devlete sızmadık itinayla yerleştirildik’ diyor. Tam burada, ‘Cemaat’ konusunda ‘Aldatıldık’ demenin yetmeyeceğini, özrün ve içi içe geçmiş ilişkilerin sonuçlarının olması gerektiğini bir kez daha yinelemek zorunluluk taşıyor.

Devletin kendini ihbarı
Konuyu bu minvalde detaylandırmak da şart! 2007-2010 yılları arasında Diyarbakır Valiliği yapan Mutlu, bu dönemdeki usulsüz bir ihaleyle Cemaat’e para aktarmakla suçlanıyor. Ne var ki, kanunda ‘idarece öngörülemeyen nedenler’ gibi bir takım boşluklara dayandırılan binlerce davetiye usulüyle yapılmış usulsüz ihale bulunuyor.

Sayıştay raporları bu türden usulsüzlüklerle dolu olduğu görülüyor! Yani Avni’ye yöneltilen bu suçlamanın emsalleri saymakla bitmiyor. Buna göre AKP dönemindeki pek çok bürokratın da hesap vermesi gerekiyor. Öte yandan Mutlu’ya yöneltilen suçlamayla ilgili önemli bir başka nokta daha ortaya çıkıyor.

Devletin denetim birimlerinin Valilik tarafından yapılan harcamaların usulsüz olduğunu görüp uyarması gerekiyordu. Şimdi cevaplanması gereken iki soru ortada duruyor: ”Vali üç yıl boyunca neden denetlenmedi, olayda sorumluluğu olan İçişleri Bakanlığı’na herhangi bir suçlama yöneltilmeyecek mi?

Vali elbette ‘Cemaatten’ suçludur ancak devlet içine davul zurnayla sızanlar, kendisine yol verenler ve göz yumanlar kadar! İlginç olan şudur ki; Hüseyin Avni Mutlu’ya yöneltilen suçlama aslında devletin kendisini ihbarıdır!

İlahi adalet mi hukuk mu?
Vali’nin durumunda kaçırılmaması gereken başka bir nokta daha önem taşıyor. ‘Cemaatten’ tutuklanan Vali, Silopi’deki asit kuyularından, Ceylan Önkol katliamından, Dilan Alp’in vurulmasından, gözleri çıkarılan onlarca gençten ve henüz 15’inde koparılan bir fidandan da sorumludur. Cemaat’ten azade bunların da hesabını vermelidir.

Bu açıdan; ‘etme bulma dünyası’ ve ‘ilahi adalet yerini buldu’ gibi hezeyanların, uzun vadede kimseyi ‘mutlu’ etmeyeceği açıktır. Parçalar yerli yerine oturması, daha açık bir ifadeyle hiçbir suçun cezasız kalmaması hukuk devletinin olmazsa olmazıdır.


***

Elvan: Bunlar abi-kardeş değil miydi?

Vali Mutlu’nun durumuyla ilgili en gerçekçi tespitleri, Berkin’in babası Sami Elvan yapıyor.

Elvan öncelikle, “Daha önce hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk ancak dikkate alınıp işleme konulmadı. Şimdi Gezi Direnişi’nde gözünden olan Volkan Kesanbilici ile birlikte yeni bir suç duyurusuna hazırlanıyoruz” diyor.

Elvan tam da üzerinde durduğumuz konulara dikkat çekiyor: “Vali, Türkiye’yi kâbusa sürükleyenlerle ortaklık yaptı. Bedelini ödeyecek. Ancak ödemesi gereken başka faturalar da var. Mutlu, eli kanlı biri! Bölgede, Gezi’de, 1 Mayıs’ta üzerine sıçrayan kanını hesabını da vermeli. Berkin’in cenazesinde kendisiyle bizzat konuşmuştum, ‘Polis halka saldırılmayacak’ dedi. Verilen sözlerin hiçbirini tutmadı. Halka ihanet etti. Mutlu kirli işbirliklerinin bedelini ödemeli ancak esas suçlarından da yargılanmalı. Herkes yaptığının bedelini ödeyecek. ‘AKP ve Cemaat abi-kardeş değiller miydi?’ Şimdi işler bozulunca mı böyle oldu? Valiyle de en tepedekiyle de hesabımız kapanmayacak… İnanıyoruz bir gün sıra herkese gelecek, tepeden tırnağa tüm suçlular yargılanacak!”

Kaynak: Birgun.net