Erdoğan’ın, Çin dönüşü uçakta yaptığı ve dün neredeyse tüm manşetleri belirleyen açıklamaları içinde en çok matematikle ilgili olanı sevdim. G-20 Zirvesi’nde, yakın döneme kadar aramızda uçurumlar olan ülkelerin liderleriyle yaptığı görüşmeler anımsatılıp, somut ne sonuç alındığı sorulduğunda; “Şunu kabul etmek lazım” diyerek girmiş söze.

Neyi kabul etmek lazım? Siyasetin matematiğindeki sıkıntıyı! Yani? O “yani”yi de şöyle açıklamış: “2 kere 2 hiçbir zaman 4 etmiyor. Bu gelişmelerde de bunu hep görüyoruz.”

Matematiğim hep kötü oldu. Yine de, ben olsam “hiçbir zaman 4 etmiyor” yerine, “her zaman 4 etmiyor” derdim. Öyle ya, biri çıkar, siyasette de 2 kere 2’nin 4 ettiğine dair bir kanıt sunar.

Siyasetin matematiğini yalnızca Türkiye özelinde, hatta sırf AKP dönemiyle sınırlı olarak düşündüğünden olsa gerek, “hiçbir zaman” diyor Erdoğan.

“Şu anda Rusya ile olan ilişkilerimizde ekonomik olarak çok daha isabetli adımlar atabileceğimize inanıyorum. Özellikle enerji alanında… ABD’ye gelince, zaten önümüzde BM Genel Kurulu var, ardından onların seçimleri var. Bir stratejik ortak olarak, seçimden sonraki neticeye göre adımlarımızı ona göre atacağız. Orada belirleyici olan, belki de en önemli olan konulardan biri, FETÖ meselesidir.”

Erdoğan’ın bu sözleri, gerçek “değeri” kestirilemeyen “2”nin hep diğer ülkeler ve liderler olduğunu ima ediyor. Ancak, karşıdan bakınca; çok kısa bir süre içinde Esat’la aile dostluğundan can düşmanı Eset’liğe, oradan tekrar Esat’lığa; Rusya ile savaşmanın eşiğinden tekrar sevişmenin eşiğine; ABD’yi önce darbeci ilan edip sonra darbeye karşı tavrı için teşekkür noktasına gelen ve değeri sürekli değişen “2” Türkiye görünüyor…

Hafızayı fazla zorlamaya da gerek yok, üzerinden çok geçmedi, 15 Temmuz’un hemen sonrasında hangi AKP’li ağzını açsa, bazen ima yollu, bazen doğrudan darbenin arkasında ABD olduğunu söylemiyor muydu?

İmanın çok ötesine geçip, açıkça ABD diyenlerden biri şimdi İşleri Bakanı olan Süleyman Soylu. Bir hükümet üyesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak; “Darbenin arkasında Amerika Birleşik Devletleri var. Oradan yayınlanan birkaç dergi birkaç aydır faaliyette bulunuyordu” demişti.

Saray’dan da aynı hava yansıdığından, oraya bakarak yazıp ve konuşanların hepsi “üst akıl”ın adını ABD olarak koymuştu.

Sonra, Çin’de bir masada karşılıklı oturup göz göze bakarak, darbe konusundaki tavrı için Obama’ya teşekkür edilince, kıble şaştı kafalar karıştı. Ardından da, ABD’de temaslarda bulunan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, CNN’e çıkıp “Türkiye’de darbe girişimiyle ABD hükümetinin bağlantısı olduğu yönünde bir düşünce var mı?” net sorusuna net bir “Hayır” yapıştırdı.

FETÖ operasyonlarında bile “at izi it izine” karışmışken, postal olup dünyanın en çıkılmaz bataklığına dalarsanız, hangi izlerin birbirine karışacağını varın hesap edin!

Gerçekten de, bize bakıp çarpınca, “2 kere 2 hiçbir zaman 4 etmiyor.”

Açıkça ya da ima yollu darbenin arkasında ABD olduğunu yazan AKP ve Saray tutkunu gazetelerin dünkü vitrinlerine bakın. Erdoğan’ın uçakta söylediklerinden, bence de en önemlisi olan “Rakka’da ABD ile birlikte” olma konusunu manşetlerine taşımışlar.

Obama, “Rakka’da beraber bir şeyler yapmak istediklerini” söyleyince, Erdoğan da “sıkıntı yok”, olur, demiş!

Hürriyet “Rakka Masada” diye konuyu ortaya koymuş, ama Akşam ve HaberTürk istekli; “Rakka’ya Beraber Girelim” ve “Beraber Yapalım” manşetleri atmışlar. Bazıları konuşulanların şifrelerini daha iyi çözüp, bir adım sonrasını görmüşler: Türkiye gazetesi; “Rakka-Musul Sinyali” demiş. Yeni Şafak daha net: Musul İşareti!

Evet, Obama’ya Rakka için “sıkıntı yok” diyen Erdoğan, Irak’a ve özellikle de Musul’a işaret edip, orada da birlikte bir şeyler yapalım diye el yükseltiyor.

Gelinen noktada, dün darbenin arkasında diye lanetlenen ABD ile, onların bir tek askerlerinin postalını sokmak istemedikleri yerlere birlikte girmeye talip oluyoruz. Olasılıkla, onlar havadan, biz postallarımızla!

FETÖ operasyonlarında bile “at izi it izine” karışmışken, postal olup dünyanın en çıkılmaz bataklığına dalarsanız, hangi izlerin birbirine karışacağını varın hesap edin!

Kaynak: Birgun.net