KADİR İNCESU

2000’li yıllarda Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner’in hazırladığı 4 ciltlik Emek Öyküleri dizisinde rastlamıştım Metin İlkin adına. O dizide yer alan pek çok yazar gibi Metin İlkin de etkilemişti beni. Sonrasında kitaplarını aramıştım günler boyu kitapçılarda. Sanki Metin İlkin diye bir yazar yaşamamıştı. Hiçbir yerde rastlayamamıştım kitaplarına. Yalnızca Berfin Yayınları’nda ‘Çocukluğumuz’ adlı öykü kitabını ve Gerçek Sanat Yayınları’nda da İlk ‘Kahraman Promete’ adlı şiir kitabını bulabilmiştim. Uzun aramalar sonucu sahaflardan edinmiştim ‘Yarın İçin’, ‘Konuşmak’, ‘Nöbet’ ve ‘Yarın İçin- Selam Olsun’ adlı kitaplarını... Bugün piyasada kitaplarını zor bulabileceğiniz “Öykücü Metin İlkin’in Öyküsü” kitaplaştırıldı. Kitabı hazırlayanlardan Osman Bozkurt ile kitap ve Metin İlkin üzerine konuştuk.

Biliyorum ki bu çalışma çok uzun yıllar önce hazırlandı. Kitabı hazırlayanlardan Yılmaz Elmas ve Güngör Gençay artık aramızda değiL. Nasıl hazırladınız o çalışmayı?

Metin İlkin’i 7 Şubat 1998’de yitirdik. Köy Enstitüsü kökenli yazarlarımızdan Yılmaz Elmas’ın önerisini şair-yazar Güngör Gençay, ben ve şair Hasan Hüseyin Yalvaç’ın kabulü üzerine dördümüz birlikte çalışarak 2003’te yayıma hazır hale getirdik. Bu hem düzen dışı kalemleri bilinmez kılan düzene itiraz ve hem de özgür bir gelecek davası olan yazara şükranlarımızı sunan, paylaşan vefa kitabı olsun istedik. O sıra eşiyle bağlantımız kopmuştu. Bu nedenle albüm bölümü için kız kardeşi Ayten Satar ve eşi (Oda Yayınları’nın sahibi) Celal Bayar Satar’a başvurularak, aile albümlerinden de destek vermeleri rica edildi. Geri döndürülmesi kaydıyla bir miktar fotoğraf gönderdiler. Yayınevlerinden biriyle anlaştık. O yıllarda fotoğraflar filme alınarak basılıyordu. Kitabın yayımını Metin İlkin’in ölüm yıldönümüne yetiştirme telaşı içinde çalışırken filme gönderdiğimiz fotoğraflar kayboldu. En kötüsü yalnızca arşivimizdekiler değil, iadesi gerekenler de kayıptı. Kitabı yayınlayamaz duruma düştük. Fotoğrafları bulma umuduyla kaybedilen zaman içinde önce Yılmaz Elmas’ı yitirdik. Sonra kitaba yazılarıyla katkı veren kimi yazarlar aramızdan ayrıldı. Sonra da Güngör Gençay’ı yitirdik. Yayımlanacak dosya bendeydi. Evin anahtarını bile yitiren ben, on yılı aşkın süredir onu korumak durumunda kaldım.

Kitabınızda neler var?

Kitap, Metin İlkin’in yaşam öyküsü, sosyalist gençlere notlar, Marksist eleştiride ölçütler gibi kuramsal görüşleri ve öykülerinden örnekler, kendisiyle yapılan söyleşiler, ona adanmış şiirler, eserleri hakkında yayımlanmış yazılardan derlemeler ile albüm bölümünden oluşuyor.

‘Kahramanları sıradan insanlardan seçer’

Pek çok kitabını edinmiş ve okumuş olmama karşın Metin İlkin hakkında fazla bilgim yok. Metin İlkin’i anlatır mısınız okurlarımıza?

Bu kısa söyleşiye Metin İlkin’i sığdırmak olanaksız. Merak ettiklerinizin çoğunu yayımladığımız kitapta bulacağınızı umuyorum. Yine de bana göre belirgin bazı niteliklerine değinebilirim kısaca. Birincisi, kendisini işçi sınıfına adayan bir aydındır. İkincisi, yaşamın hangi alanıyla ilgili olursa olsun hemen her kararını ilkeleri bakımından sorgular ve ona göre hüküm verir. Verdiği karara sadık kalır. Esnediği tek konu, ideolojik bakımdan yeterince uyuşmasa da işçi ve emekçilerle bağlarını koparmamak adına düzen muhalifi saydığı bir siyasi çevreyle, kendi görüşlerini savunma hakkının tanınması kaydıyla geçici bir süre de olsa birlikte davranabilmesidir. Bu biraz da sosyalist hareketin birliğine ilişkin özlemleriyle ilgili olsa gerekir. Çünkü bunun dışında hiçbir konuda ilkelerinde esnediği görülmez. Üçüncüsü, yaşam felsefesi gereği tüm öykülerinin kahramanlarını sıradan insanlardan seçer. Bunlar işçi ve emekçilerdir. Öykülerinde, onların yaşamındaki kendine özgü güzelliklerinden, sevinçlerinden, aşklarından, dokunaklı hüzünlerinden ve umutlarından kesitler sunar. Dördüncüsü, geleceğin, işçi sınıfı iktidarı ve edebiyatı ekseninde yükseleceğine inanır. Bu yüzden yalnızca edebiyatla değil, aynı zamanda sosyalizmin teori ve pratiğiyle doğrudan ilgilenmiştir. Son olarak, romantik biri olduğunu söyleyebilirim. Alçakgönüllüydü. Bir de en çok sevdiği yemeklerin başında kuru fasulye pilav gelirdi.

22 Nisan 2012’de yitirdiğimiz Güngör Gençay çok yakın dostumuzdu. O kendisi için bir şeyler yapmak isteyenlere “Benden önce hatırlanması, bir şeyler yapılması gerekenler var” derdi. Sizin de ‘Gerçek Sanat’ kuşağının bir üyesi olduğunuzu düşünürsek daha yapacak çok şeyiniz var demektir.

Güngör Gençay, yıllarca kurucusu olduğu Gerçek Sanat Yayınları’nı yaşatmış, yüzlerce eseri kültür hayatımıza katmış biri. Bir de Gerçek Sanat Dergisi vardı. Uzun zaman bu dergiyi birlikte çıkardık. Yayın Kurulunda; Metin İlkin, Zihni Anadol, Güngör Gençay, gibi isimlerle birlikte çalıştım. Elbette görüş ayrılıklarımız da paylaştığımız ortak değerler de vardı. En önemli ortak değerlerimizden biri, hiçbirinin söze “ben” diye başlamamasıydı. Hepsi de “benden önce hatırlanması, bir şeyler yapılması gerekenler var” derdi. İnsanı diğer canlılardan üstün kılan duygu ve düşünce yeteneğidir. İnsanlığımızı yitirmediğimiz sürece, elbette yapacak çok şeyimiz var demektir.

Kaynak: Birgun.net