ALİ HAYDAR HAKVERDİ
Av., CHP milletvekili

On dört yıllık AKP iktidarında eğitim sistemimiz yapboz tahtasına çevrildiği gibi çocuklarımız da kobay olarak kullanıldı. Toplum mühendisliğine soyunan AKP, desteklediği vakıflar aracılığıyla “eğitim kurumu” adı altında kurslar ve yurtlar açmaya başladı. Bir eğitim öğretim kurumunun sahip olması gereken temel koşullara ve denetleme mekanizmalarına sahip olmayan bu kurslarda ne yazık ki birçok çocuk cinsel istismara uğradı. Son olarak Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Mezunları Derneği/KAİMDER’e bağlı yasadışı evlerde çocukların tecavüze uğradığının ortaya çıkması yediden yetmişe hepimizi derinden sarstı.

Bu konuda iktidar partisinin akla, mantığa, vicdana sığmayan ve kendine yakışan vahim tutumunu hepiniz biliyorsunuz. İktidar partisi olayın üstüne gitmek şöyle dursun yan yana yürüdükleri Ensar Vakfı'nı korumak için önce önüne yattı sonra da zeytinyağı gibi üste çıktı. “Hepimiz Ensar’ız” diyerek sosyal medya üzerinden kampanyalar başlattılar. Hükümetin bakanı kalktı “Bir kereden bir şey olmaz” dedi. Vakfın başkanı çıktı “solcular iftira atıyor” dedi. Bataklık medyasının sivrisinekleri tecavüzcü için “Marksist-Leninist’miş, solcuymuş, çok kitap okuyormuş, ateist köyde yetişmiş” diye uydurma haberleri servis edecek kadar alçaklaştı.

Devleti rüşvete bağlamış Reza’ya “senin önüne yatarım” diyen zihniyet bu defa da Ensar Vakfının “önüne yatmıştır.” Ancak AKP’liler bu gerçeği dile getiren Genel Başkanımız üzerinden bir algı operasyonu yürütmeye kalktı. Ankara Büyükşehir Belediyesinde çalışan kadın memurları iş tehdidi ile zorla Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi önüne sözde protesto için götürdüler. Sosyal medyada maaşlı çalıştırdıkları troller üzerinden linç kampanyası başlattılar. Kendileri de suç işlediklerinin farkındalar. Hararetle ağızlarından tükürük saça saça Ensar’ı savunmalarının nedeni de bu. Yürütülen bu algı operasyonu ile kendileri gibi toplumun da vicdanına kayyum atamak istiyorlar.

Neymiş efendim “hizmetlerini takdir ettikleri bu vakıf” ahlaklı nesiller yetiştiriyormuş. O kadar çocuğa tecavüz edilmişken iktidar partisinden bir Allah’ın kulu çıkıp ta “ne oluyor kardeşim olmaz böyle şey ”demedi/diyemedi. Belli ki kendileri de Ensar’ın yetiştirdiği “ahlaklı” nesilden!

Bu vakfa bağlı evlerde daha önceden de benzer vakalar yaşanmış. Bu olay sonrasında örtbas edilmek istenen ancak bir şekilde ortaya çıkan diğer vakalar bize gösterdi ki bu kurumun sicili zaten hayli bozukmuş.

İlgili yasalara göre bu tarz yurtları açmak sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın yetki alanında. Peki, bu vakfa yurt açma yetkisini kim verdi? Milli Eğitim Bakanı Ensar Vakfı için; “son derece verimli işbirliği yaptığımız kuruluşlardan biri” diyor. Sadece tecavüzcü değil aynı zamanda toplum mühendisliği yapmak için kurs ve yurt adı altında küçücük çocukları her türlü denetimden uzak illegal evlerde toplayanlar ve onlara destek verenler de bu suça ortaktır.

Bakanın açıklamalarına göre MEB, Ensar ile protokole bağlanmış bir işbirliği içerisinde. Nedir bu protokolün çerçevesi? MEB bu tarz işbirliği yaptığı kurumların faaliyetlerini ne şekilde denetler? Karaman’da İmam Hatip okulunun müdür yardımcısı öğrencilerinin Ensar Vakfı ve KAİMDER ’in evlerinde kaldığını söylüyor. Ancak Milli Eğitim Müdürlüğü Karaman’da bu kurumlara ait yurt bulunmadığını söylüyor. Bunlardan hangisi yalancı? Bu müdürlerden hangisine soruşturma açıldı? Bu soruların cevaplarını bizlerden kaçırmak istiyorlar.

Bir de “işlenen suç şahsidir vakfı bağlamaz” diyenler var. Bir hukukçu olarak suçun ve cezanın şahsiliği ilkesini ben de savunuyorum. Ancak karamanda çocukların istismara uğradığı evler şahsa değil vakfa ait evler. Aileler de çocuklarını bu şahsa değil Ensar Vakfı ve KAİMDER’e teslim ettiklerini söylüyorlar. İstismara uğramış çocuklarımız da verdikleri ifadelerde Ensar Vakfı ve KAİMDER’e ait evlerde kaldıklarını beyan ediyorlar. Bu nedenle işlenen suç şahsi değil kurumsaldır. İlgili yasalar açıkça belirtiyor ilkokul ve ortaokul seviyesinde ev, yurt açmak kesinlikle yasak. Ensar Vakfı ve Kaimder’in açtıkları bu evler yasalar açıkça çiğnenerek tamamen illegal olarak faaliyet gösteriyor. Küçücük çocukları denetimden uzak yerlerde yatılı olarak toplayan bu vakıflar yaşanan çocuk istismarının koşullarını yarattıkları için suçludurlar.

Anlaşılan o ki; bazı bölgelerde velileri okul yerine bu vakıflara yönlendirmek için MEB faaliyetleri bilinçli olarak yetersizleştiriliyor.

Peki devlet okulları yerine buraları ihtiyaç kılan şey nedir? Bu sorunun cevabı çok açık. Toplum mühendisliğine soyunmuş AKP bu vakıflar aracılığı ile “az bilen çok inanan” fedai nesiller yetiştirmek istiyor. Oysa ülkemizin ihtiyacı olan fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerdir.

Kaynak: Birgun.net