DERYA AYDOĞAN / [email protected]

15 Temmuz sonrası devletin ‘OHAL’ ilan etmesinin ardından birçok kurum terör örgütü ile ilişkilendirilerek ya kapatıldı ya da çalışanları açığa alınıp işten çıkartıldı.

Devlet Tiyatrosu ve Şehir Tiyatroları da bu ‘OHAL’ rüzgarına kapılan kurumlardan oldu. Şehir tiyatroları önce 6 oyuncusunu kurumdan uzaklaştırdı ardından da ‘performans düşüklüğü’ gibi sebepler göstererek 20 oyuncusunu attı. Devlet Tiyatroları ise repertuarında radikal bir değişiklik yaparak ‘sadece milli oyunlar oynanacağını’ duyurmuştu.

AKP OHAL’inin bilançosu

Batman Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü kayyum tarafından kapatıldı

14 eksik oyuncuyla perde açacak

Darbe soruşturması İstanbul Şehir Tiyatroları’nı es geçmedi. OHAL ilanı ile çıkarılan 667 No’lu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında, Oyuncular Sevinç Erbulak, Kemal Kocatürk, Mehberi Mertoğlu, İrem Arslan, Arda Aydın ve yönetmen Ragıp Yavuz görevden açığa alınmış, ardından da taşerona bağlı 20 sözleşmeli oyuncu sezona birkaç ay kala ‘performansı düşük’ iddiasıyla işten atılmıştı. Taşerona bağlı oyuncular 9 haftadır sosyal medya hesaplarından her gün ’Neden Atıldık?’ sorusunu sordular ve bir dayanışma sürecini başlattılar. Mücadeleleri sonucu ‘Performans düşüklüğü’ bahanesiyle işten atılan 11 oyuncu geri alındı. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın yeni sezon basın toplantısında konuşan Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Süha Uygur, işten çıkartılan 20 sanatçının 11’inin işlerine geri dönmesine çok sevindiğini ve kalan oyuncuların da sahnelerine geri döneceği beklentisinin yüksek olduğunu söyledi. Kalan oyuncular ise hâlâ neden atıldığını bilmiyor. Tüm bunlara rağmen Şehir Tiyatroları 4 Ekim’de 14 eksik oyuncusuyla ve 6’sı yeni 12 oyunla perde açmaya hazırlanıyor.

Yaşadıklarımız bir gün oyun olacak

Konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan, başarılı tiyatrocu Sevinç Erbulak 1 Ağustos’tan beri bir açıklama beklediklerini söylüyor. Sözlerine “Bu süreç te çok şey öğrendim” diyerek devam eden Erbulak sözlerine şöyle devam ediyor: “Aç değiliz ama açıktayız. Yıllarca emek verdiğimiz kurum tarafından açığa alındık. Sevenlerimiz bizi izleyemeyecekleri için üzüldüklerini söylüyorlar, üzülmesinler. Biz yine seyredebileceklerini bilsinler. Biz bir yere gitmedik sahnede olmaya devam edeceğiz. Yaşadıklarımız gelecekte kitaplara konu olacak hatta oyunlaştırılacak. Bu süreç sonlandığında başımıza bu işi açanlara teşekkür edeceğim çünkü onlar benim dünyamdaki birçok şeyi değiştirdiler.”

‘Milli’ repertuar sahnede

15 Temmuz sonrası Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Nejat Birecik, "Milli, manevi duyguları pekiştirmek için hümanist vatan milliyetçisi sanatçılar olarak vatan bütünlüğüne, birliğine katkıda bulunmak amacıyla sadece yerli oyunlarla sahnelerimizi açıyoruz" demişti. Bu haberin yarattığı tartışmalar sürerken Başbakan Binali Yıldırım’dan bu açıklamayı desteleyen yorum gecikmedi. Yıldırım: "Devlet tiyatroları tamamen Türk sanatçıların eserleriyle sahne açacak" dedi. Nobel Ödüllü İtalyan yazar Dario Fo da “Türkiye’de yasaklanan dört yazardan hayatta olan tek kişi benim. Bu benim için ikinci bir Nobel ödülü kazanmak gibi!” sözleriyle ‘milli oyun’ tartışmalarına katılan isimlerden olmuştu.

"Türkiye'nin Perdeleri Türk Tiyatrosuyla Açılıyor" sloganı ile yeni sezona başlayacak olan Devlet Tiyatroları'nın repertuarı geçtiğimiz günlerde açıklandı. 4 Ekim'de 8 oyunla, 12 bölge ve 65 sahnede perdelerini açacak olan Devlet Tiyatroları'nda yabancı oyunlar hem var gibi hem de yok. Sahnelenecek yabancı oyunların çoğu geçen sezondan izleyici ile buluşan oyunlar. DT’nın bu sezonki repertuvarı oldukça ‘milli’. Yeni sezon yabancı oyunları arasında Dostoyevski’den “Yeraltından Notlar”, William Shakespeare’den “Fırtına/çocuk oyunu”, Durvin ve Prevos’un yazdığı “Çamaşırhane” ve Julie Jensen’dan ‘Annemin Son Çığlıkları’ var.

Neleri konuşuyoruz!

Devlet Tiyatroları’nın yeni sezon ‘milli’ repertuarını yorumlayan oyuncu ve yönetmen Kemal Başar şöyle konuştu: “Takmışlar yerli, milli tiyatro diye... Tiyatrocular da buna çanak tutuyor günü kurtarmak, küçük kazançlarını korumak, doğruyu savunan birkaç kişinin önüne geçmek için. Sanayi devriminden beri yönetmen kurar tiyatro eserini. Metin yabancı da olsa yerli de, karakterlerin adı John da olsa Sally de, olay New York'ta da geçse Paris'te de, karakterler Hıristiyan da olsa Musevi de, yönetmen Türk ise eser de yerli ve millidir. O Türk yönetmen kendi kültürünü, yetişme tarzını, yaşantısını, gördüğünü, bildiğini yansıtır çünkü esere. Tiyatro insanı anlatır, insan zaafları her yerde aynıdır. Hayır, eser yerli ve milli olmasa ne olacak? Nerelere geldik, neler konuşuyoruz... Bunu halka ve politikacılara anlatmak ödenekli tiyatro yöneticilerinin asal görevidir. Önce Devlet Tiyatrosu yöneticilerinin tabii.

Kaynak: Birgun.net