İmralı Notları kitabından bölümler yayınlanmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Öcalan'ın Demirtaş'ın yerine başka bir isim arayışı tutanaklara yansırken MİT tırlarına ilişkin de MİT mensuplarına "Gerçi sizi de Adana’da ne hale getirdiklerini izledim. Yere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de hâlâ görmüyorsunuz" diyor.

Abdullah Öcalan’ın; kendisinin Selahattin Demirtaş’ı istemediğine yönelik iddialara “Şimdi bazıları Selahattin için ‘Apo onu istemiyor’ diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum” diye karşılık verdiği öğrenildi. Öcalan’ın MİT TIR’larının durdurulması konusunda da MİT yetkilisine yere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de görmüyorsunuz” dediği tutanaklara yansıdı. Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre, İmralı Notları kitabında; 26 Haziran 2014’te yapılan görüşme tutanağı şöyle:

ÖCALAN: (...) Bazı çevreler güya benim başka liderlerin çıkmaması için önlerini kestiğimi iddia ediyorlar. Ben daha önce Selahattin’e söyledim. (Pervin’e dönerek) Size de söyledim. Bütün yetkilerimi size vermeye hazır olduğumu söyledim. Ama 24 saat taşıyabilmeniz koşuluyla bunu ifade ettim. Bugün de söylüyorum. Taşıyabilen biri çıksın, ben bütün yetkilerimi vermeye hazırım.

Şimdi Selahattin için “Apo onu istemiyor” diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ben kendisine değer veriyorum, kendisini geliştirmek için çok çabalıyorum. Kendisi de mütevazı birisi, öğrenmeye çalışıyor. Selahattin’in Kürt siyasetini tanımasını, tüm kırk yıllık mücadelenin girdisini çıktısını bilmesini istiyorum. Sadece bir başlangıç yapıyor, daha fazla çabalaması gerekir. PKK dahil hiçkimse benim önderlik tarzımı geliştiremiyor. Öcalan’ı doğru anlama hayatidir.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi gerçekleştirilen görüşmelerde Öcalan ile heyet arasında HDP’nin göstereceği aday konusunda ilginç diyaloglar yaşanıyor. Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli tutanakta şunları söylüyor:

ÖCALAN: (...) Cumhurbaşkanlığı meselesine gelince, bağımsız adayla gireceğiz. İkinci turda duruma göre bakacağız. Türkiye’de iki temel sınıf var. Biz demokratik emek bloğunun bileşeniyiz. Birinci turda azami oy almalıyız. Emekçi halklarımızın burjuvazi karşısında müzakere pozisyonunu güçlendirmek önemlidir.

Cumhurbaşkanlığı ve yeni anayasa meselesini AKP ile de yapabiliriz. Yasa ve anayasaya giderken müzakere gerekir. Ancak otoriter bir Erdoğan’ı ve hegemonik bir AKP anlayışını kabul etmeyiz. Bazıları bize ‘AKP’nin kuyrukculuğunu yapmayın’ diyor. Aslında durum tam tersidir. AKP bizi takip etme durumundadır. Biz AKP’yi peşimizden sürüklüyoruz. CHP’yle de görüşün. Onlar için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.

26 Haziran 2014’teki tutanağa göre de aday konusunda yaşanan diyalog şöyle:

ÖCALAN: Şimdi bu Cumhurbaşkanlığı meselesine gelelim. Ne yaptınız, bunu görüleşelim.

BULDAN: Selahattin Demirtaş ismi öne çıkıyor.

ÖCALAN: Bence çabanız Türk, Alevi gibi farklı bir aday profili üzerinde olmalıydı. Böylesi bir durumda tartışmalar yaşanabilir. İşte dün de Figen’i sıkıştırmaya çalıştılar. “Kürt hareketi seni, Türk mayası olarak kullanıyor olmasın” diye sordular. Yoksa Selahattin de uygundur. Ama Alevi ve Türk olması farklı çevrelerin kendi temsiliyetini görmesi açısından olumlu bir etki yaratır diye düşünüyorum.

ÖCALAN: Rıza Türmen üzerinde yoğunlaşmışsınız, ama sizi zor durumda bıraktı

Önder ve Kürkçü

ÖNDER: Tam tersine olumlu oldu, kendisi de ‘onur duydum’ dedi.

ÖCALAN: Peki, başka kim olabilir? (Sırrı’ya dönerek) Sen ya da Ertuğrul olabilir misiniz?

ÖNDER: İkimizin de üniversite diploması yok, o nedenle olamaz.

ÖCALAN: Figen olabilir peki? Nerelidir Figen?

ÖNDER: Ceyhanlı’dır. Ama onun da üniversite diploması yok.

ÖCALAN: Ufuk Uras olabilir mi?

ÖNDER: Sol çevrelerde ciddi bir tepki var. Ortaklaşmayı sağlamaz.

ÖCALAN: Gençay Gürsoy.

BALUKEN: Yeterince kabul görmeyebiliriz.

ÖNDER: Şebnem Korur Fincancı ismi de çıktı. Sebahat ve ben de önermiştik.

ÖCALAN: O da uygun değil. Yahu gerçekten de uygun kimse yok.

YETKİLİ: Efendim, bu konuda heyeti eleştirebiliriz, sanki çok iyi çalışmamışlar, ama her üç arkadaş da diğer bütün konularda yüzlerine karşı söylemiyorum, ama temsiliyetin boyutuyla gerçekten çok iyi götürüyorlar.

‘Ekmeleddin gibi’

ÖCALAN: Peki, bu isim konusunu buradan belirleyemeyeceğiz. Onu siz yetkili organlarla tartışarak, kriterlere uygun bir şekilde belirlemeye çalışın. Selahattin de olabilir tabii. Benim için bir veto durumu söz konusu değil. Daha geniş katmanları içerebilecek, hatta HDP’li olmayacak bir aday da olabilir. Milletvekili olması şart da değil. Ekmeleddin gibi bir adayı biz de bulabilirdik.

'Sizi Adana'da ne hale getirdiklerini gördüm'

Öcalan: MİT tırlarının durdurulması konusunda görüşmede bulunan MİT yetkilisine ilginç ifadelerle söz konusu olayı yorumluyor. Söz konusu bölüm şöyle:

ÖCALAN: (...) Geçenlerde Engin Alan dışarı çıktı. Onun durumunu iyi inceleyin! (Yetkiliye dönerek) Sayın yetkili, sizler de çok iyi takip edin! Gerçi sizi de Adana’da ne hale getirdiklerini izledim. Yere yatırıp üzerinize ayak basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de hâlâ görmüyorsunuz. Bunların hepsine Amerika’da Rambo eğitimi vermişler. Engin Alan ve benzerleri öldürücü tiplerdir. Bu bir okuldur, bu okuldan çıkanları şimdi de Irak’ta görüyorsunuz. Bunların hepsi aynı okuldan çıkıyor.

Yakalandığı anı anlattı

ÖCALAN:(...) O uçağa bindirilme anını hiç unutmam. Ben yerdeydim, üzerimde avını yakalamış kartal misali Engin Alan ve ekibi duruyordu. Tahmin etmedikleri kadar rahattım. O nedenle şaşırdılar. Ardından gözlerimi bağlayıp üç saat sonra açmışlardı. Hoş geldiniz terhanelerini o zaman sözde beni küçültmek için kullandılar.

Tutanaklarda Öcalan’ın hükümetten gelen yeni şart taleplerine çok sinirlendiği görülüyor. Söz konusu bölüm şöyle:

ÖCALAN: (...) AKP’nin bakışı karakol yapmak, HES yapmak, yani tüm yaşamı bitirmeye yönelik politikalar uygulanmaktadır. Ben bunun aşılması için dokuz boyut saydım. Bunlar çok önemliydi. Ama siz bunları hükümete anlatamıyorsunuz, yaşama geçiremiyorsunuz.

Böyle olduğu için şimdi heyet bana yeni şartlar getiriyor. (Öfkelenerek) Peki, getiriyorsun da, sen bana özgür yaşamın nesini veriyorsun diye sormadınız mı? Biz kendi toprağımızda ne yapacağız, tartışmadınız mı? Gidin, Beşir Bey’le de konuşun. Bunları tartışmadan uyduruk gerekçelerle bana gelmesinler. Biz çocuk değiliz, deli değiliz, terörist değiliz! ‘Teröristin Allah’ı da sizsiniz’ deyin. Kendilerini uyarıyorum, bana sahte gündem dayatmasınlar.

Kaynak: Birgun.net