Seksenli yıllara damgasını vuran sanatçıların arasında yer alan Duru, Türk müziğinin duayen sanatçılarından biri olarak kabul ediliyor. Gençlerin bile severek takip ettiği ünlü sanatçı, Sevgililer Günü'ne günler kala bir giyim markasının Bağdat Söyleşileri kapsamında sevenleri ile buluştu. Duru, müziğin aşkı ve aşkın müziği üzerine konuştu. Aşkı ‘aklın gitmesi' diye değerlendiren sanatçı Sevgililer Günü'ne mesafeli yaklaşıyor.

Zaman gazetesinde yer alan habere göre; Sevgililer Günü'nün kendisine dayatma gibi geldiğini belirten Duru, “Yine de güzel bir şeyleri hatırlatmak. Birbirine güzel sözler söylemek, tatlı atmosferi en azından bir süre devam ettirir. Aynı şey Anneler Günü, kadınlar günü, yılbaşı, bayram için de geçerli. Bayramı da seyahat gibi görmeye başladı insanımız.” diyor. Ancak bunların ekonomiye katkısı olacaksa ve bir insan bir başkasına bugün dolayısıyla hediye alacaksa bundan kimseye zarar gelmeyeceğini ifade ediyor. İnsanların aşkla mutluluğun tadına varabileceğini belirten sanatçı, “Deneyimlerim doğrultusunda hayat o kadar da ciddiye alınacak bir şey değil, belli konular haricinde.” ifadesini kullanıyor.

Nükhet Duru'nun müzik hayatında aşk şarkılarının önemli yeri var. Buna rağmen sosyal içerikli şarkılar söylemeyi sevdiğini söylüyor. “Aşk benim için bir bütün” diyen sanatçı şöyle konuşuyor: “Aslında notalarla aşk yaşamak benim meselem. Aşkın içinde ayrılık da var, hasret de, geri dönüş özlemi de var. Belki hayatın içinde söyleyemeyeceğim bir sözü şarkının içinde söyleyebilme imkanı var. O imkanları sonuna kadar kullanmak istiyoruz.”

ŞARKILARIMIN ÖZEL SÖZLER İÇERMESİNİ İSTEDİM

Duru'nun müzik kariyerinde bir Sabahattin Ali şiirinden bestelenen Melankoli şarkısının önemli bir yeri var. Genç yaşında seslendirdiği bu şarkıyla beğeni kazanan Duru, "Başlangıç noktam öncelikle şiirsel şarkılar olduğu için, onu taçlandıran bir eser. Duru, Sabahattin Ali büyük bir şair, Türkiye için ne ifade ettiğini sonra öğrendim. Sonra Nazım Hikmet'i, diğer şairlerimizi öğrendim. Öğrenmek istedim ve söylediğim şarkıların hep özel sözler içermesini, mutlaka başı sonu olan hikâyeler olmasını ve de sonunda kapının umuda hep aralık olmasını yeğledim" diyor.

Kaynak: Birgun.net