'Atatürk portresinin duvardan indirilmesi' tartışmalarıyla gündeme gelen ve CHP Parti Meclisi tarafından kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilen CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, CHP'li Necati Yılmaz'ın odasında yaşananları anlattı. Nazlıaka "Necati Yılmaz'ın odasında sigara içildiği için camı açmak için ayağa kalktım. O sırada duvara baktım. Meclis’teki odalarımızda Atatürk’ün, parti amblemimizin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun resimleri bulunmaktadır. Duvarda bu üç resimden Atatürk resminin olmadığını gördüm. Kendisine o resmi niye kaldırdığını sordum. Dışarı astığını söyledi" dedi.

Radikal'in haberine göre, twitter hesabından olaya ilişkin açıklama yapan Nazlıaka şunları dile getirdi: CHP Parti yönetimi beni en ağır cezayla, parti üyeliğinden kesin çıkarma kararıyla Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etmiş bulunuyor. Bugüne dek konuyla ilgili birçok spekülasyon yapıldığı için süreci kamuoyuna kısaca özetlemek istiyorum.

'BİR VEKİL ETİK DIŞI BİR ŞEKİLDE BASINA TAŞIDI'

İki ay kadar önce Meclis’te üç milletvekiliyle özel bir sohbet sırasında, teorik bir tartışmanın örneği olarak bir milletvekili arkadaşımın odasından Atatürk resmini kaldırdığını söyledim. Üç dakika süren bu konuşma esnasında bu kişinin bunu Atatürk düşmanlığıyla yaptığını asla ifade etmedim. İma bile etmedim. Bilakis; konu abartılarak basına taşındıktan sonra, her fırsatta kendisine böyle bir şey atfedilemeyeceğini söyledim.

Özel bir sohbet sırasında ifade edilen ve aile içinde kalması gereken bu konuşma, maalesef oradaki bir milletvekilimiz tarafından etik dışı bir biçimde basına taşınmıştır. Üstelik basına öyle bir biçimde yansıtılmıştır ki, “partimizde Atatürk karşıtı bir milletvekili olduğu” algısı oluşturulmak için kullanılmış ve bu algı her geçen gün büyütülüp derinleştirilmiştir.

Önce yazılı ve görsel medyada konu çarpıtılarak bu kişinin ben olduğum iddia edilmiş ve bu iddia sosyal medyadan hızla yaygınlaştırılmıştır. Böyle bir konuyla tartışılmayı hakaret saysam da, mecburen kendimi savunmak ve siyasi duruşumla hiçbir biçimde bağdaşmayacak bu saçma iddianın doğru olmadığını kanıtlamak zorunda kaldım.

'CHP LİDERİNE İSMİ SÖYLEDİM'

14 Aralık 2015 tarihinde basına çıkan ilk haberden 5 gün sonra; yani 19 Aralık 2015’de, saat 15:00’de Genel Başkanımızı ziyaret ettim. Çıkan haberleri, benim bu konuda basına yolladığım yanıtları aktardım. Kendisi bana olay doğru mu diye sordu? “Evet, bir arkadaşımız duvardan Atatürk resmini kaldırmıştı ama basındaki gibi büyütülecek bir şey değil” dedim. İsim sordu; ben de bu kişinin adını vermek zorunda kaldım. Necati Yılmaz olduğunu söyledim.Resmi benim indirmediğim anlaşılınca linç edilecek milletvekili arayışı devam etti. Oysaki resim indirme olayı doğru, ancak “partimizde kulağından tutulup dışarıya atılacak olan bir milletvekili olduğu” algısı yanlıştı. Benim tek başıma bu algıyı değiştirebilmem mümkün değildi.

ODASININ CAMINI AÇARKEN...

Necati Yılmaz’ın odasındaki süreç ise şöyle gelişti. Bugüne kadar odasına iki kez gittim. Birinde il başkanımızın eşini götürdüm ve sonra oradan ayrıldım. İkinci gidişimde ise yalnızdım. Oturdum, biraz sohbet ettik. Odasında sigara içildiği için camı açmak için ayağa kalktım. O sırada duvara baktım. Meclis’teki odalarımızda Atatürk’ün, parti amblemimizin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun resimleri bulunmaktadır. Duvarda bu üç resimden Atatürk resminin olmadığını gördüm. Kendisine o resmi niye kaldırdığını sordum. Dışarı astığını söyledi. Bunu garipsedim. İçimden dışarı asmak için bir başka Atatürk resmi bulamaz mıydı diye geçirdim. Bunu da ona belli ettim. Bu olay tek başına sorun olacak bir şey değildi. Anlık bir refleks Meclis’te maksadını aşan bir konuşmaya dönüşmüştü. Necati Yılmaz benim aynı çatı altında ve hatta aynı ilde yıllarca beraber siyaset yaptığım ve bazı konularda ideolojik ayrışmalarımız olsa da takdir ettiğim bir arkadaşımdır.Tüm bu süreçlerde maalesef Genel Merkez ve konunun asıl muhatabı sessizliğini korudu. Ben partimden, “Konu vekillerimiz arasında geçen özel bir konuşmadır. Bir milletvekilimiz kişisel bir tanıklığını arkadaşlarıyla paylaşmıştır. Olayın doğruluğu ya da bir yanlış anlaşılma olup olmadığı partimizin kendi organlarında tartışılacaktır. Burada etik dışı olan nokta, parti içinde netleştirilmeyen bir konunun basın aracılığıyla kamuoyu önünde tartışmaya açılmasıdır ve partimiz bu konuyu da soruşturacaktır. Her koşulda, hiçbir milletvekilimizin Atatürk’e değil düşmanlık, saygısızlık yapma girişimi dahi olamaz” yönünde bir açıklama beklerdim. Ne yazık ki, parti yönetimimiz zamanında böyle bir açıklama yapmamıştır. Yaklaşık iki ay boyunca sessiz kalmış; olayların büyümesini, ben ve birçok milletvekilimizin çeşitli çevrelerce suçlanmasını, partimizi yıpratan yalan yanlış demeçler verilmesini sadece izlemiştir.

Kaynak: Birgun.net