BARIŞ AKPOLAT [email protected]

ABD’de Nixon dönemi. Yıl 1970. Dört kişilik bir grup öğrenci ABD’nin Vietnam işgalini ve politikalarını protesto ediyor. Ohio’daki Kent State Üniversitesi’ndeki bu protestoda çocuklar yürürken çok kısa bir süre sonra içlerinden birkaçının askerler tarafından öldürüleceğini, bu haberi gazetede okuyan bir müzisyen şarkı yazarının kendileri hakkında bir şarkı yazacağını, bu şarkının hit olacağını ve bu hitin pek çok insanın gözünü açacağından habersizler. Ve elbette silahsızlar.

4 Mayıs 1970. 28 tane asker öğrencileri dağıtmak için 55 mermi sıktı havaya. İçlerinden ikisi 2 mermiyi öğrencilere doğru 3 mermiyi de havaya sıktı. 4 genç orada yaşamını yitirdi 9 kişi de ağır yaralandı. Birkaçı felç oldu.

Büyük bir ayaklanma başladı ABD’de yüzlerce üniversite ayağa kalktı. Liseliler de devreye girdi. 4 milyon öğrenci tepki koyup okula gitmeyince greve gidilmiş gibi okulları kapatmak zorunda kaldılar. Bu olay ‘Kent State Saldırısı’ veya ‘Ohio Katliamı’ olarak tarihe geçti.



Neil Young, Life dergisini okurken olayı öğrendiğini anlatır. Fotoğrafları görünce şarkı kafasında belirir. Sözleri yazar ve melodiyi oluşturur. Aynı gün kayıt stüdyosuna girerler ve çok hızlıca şarkının teması ortaya çıkar, birkaç kez son halini kaydeder ve giderler. Şarkı o kadar hızla piyasaya sürülür ki grubun bir şarkısı halihazırda listelerdedir zaten: ‘Teach Your Children.’
Young, Ohio’ya konu olan vahim hadiseyi “Amerikan eğitim sisteminin aldığı en büyük ders’ olarak anlatır.

Aradan yıllar geçtiğinde bu şarkının Devo’dan Mott The Hoople’a kadar pek çok grup ve farklı dönem ismi tarafından yorumlandığını görüyoruz. Dünya tek şarkıyla değişti, eğitildi ve bilgilendi. Bizim de her dönemimizde tarihe tanıklık eden şarkılar mutlaka çıkar. Sadece çok yakın tarihimiz olan Gezi’den bile ne cevherler çıktı biliyorsunuz.

Bir şarkı dünyayı değiştirebilir
Patti Smith, İstanbul’da ve dün bir basın toplantısı düzenledi Zorlu PSM’de. Bugünse soruları yanıtladığı sahnenin üstünde bir konser verecek.

Basın toplantısındaki hal ve tavırları çok ilginç. Başarmış olmanın verdiği bir mağrur duruş, mütevazı ve fakat kendine güvenli. Annelikten ve anne olmaktan çok dem vuruyor ama sanmam ki sayın Reis-i Cumhur ile aynı fikirde olsun yarımlık tamlık konusunda.



Patti Smith dün Ohio şarkısından bahsetti. O şarkının ABD’yi nasıl ayağa kaldırdığını, Neil Young’un onlara nasıl ilham verdiğini ve farketmelerini sağladığından bahsetti. Bir şarkı dünyayı değiştirir mi? “Evet değiştirir. Ohio değiştirdi. Şarkılar ilham verir ama dünyayı insanlar değiştirir. Ben hep insanların gücüne inanırım.”

Kendi adıma heyecanım büyük. Çünkü yıllarca kendisiyle ilgili bir şey okurken “Punk’ın babaannesi” denildiğine şahit olmuşum. Kitaplarını hayranlıkla okumuşum. Çünkü dünkü toplantıda da söylediği gibi kendisi Rock’n roll’un gelişimine büyümesine şahitlik etmiş. Neredeyse 70 yaşında ve en önemlisi gerçek bir aydın. Alçakgönüllü cevaplarını dinlerken şimdiye kadar dinlediğim, duyduğum pek çok röportaj cevabı aklıma geldi. Şuurunu kaybederek meşhur olanların yanında aklıselim bir 70’lik rock’n roll’cunun varlığı umut verici.

Mükemmele daha ulaşamadım
Horses albümü her müzik severin evinde olması gereken bir albümdür. Kilometre taşı desek yeridir. Basın toplantısında Horses ile ilgili bir soruya şöyle cevap veriyor kendisi: “26 yaşında yaptım Horses’ı. 40 yıl oldu yani. O dönem yapabileceğimin en iyisiydi. İşin arkasındayım. O albüm görevini yaptı. İnsanlar sanırım hâlâ seviyorlar bu da beni mutlu ediyor. Kesinlikle ‘mükemmel’ demiyorum ama o an yapmayı bildiğim şeyin en iyisi oydu. Daha o mükkemmel şeyi yapamadım. Ama hâlâ uğraşıyorum.” Patti Smith’i kim yazarsa yazsın umursamayın. Bu akşam Horses albümünü baştan sona çalacağı konseri bir dinleyin, izleyin. ‘Çoluk Çocuk’ ve ‘M Treni’ kitaplarını okuyun. Mutlu olacaksınız.

Kaynak: Birgun.net