SEMİH GÜVEN
[email protected]
@semihguvenn

Darbe girişiminin ardından ekonomik ve siyasi risklerin en yüksek seviyeye çıktığı Türkiye'ye bir kötü haber de kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'ten geldi. Kuruluş, Türkiye'nin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yatırım yapılabilir en düşük seviye olan 'Baa3' seviyesinden 'Ba1'e indirdi. Kuruluş tarafından yapılan açıklamada Türkiye'nin dış finansman ihtiyaçlarına dönük risklerin artması ve Türkiye'nin kurumsal gücünde yaşanan erozyonun kredi notunun düşmesinde etkili olduğu vurgulandı.

Hükümet ise karara sert tepki gösterdi. Yapılan değerlendirmelerde Türkiye ekonomisinin sağlam olduğu, Moody's'in kararını ekonomik göstergeler ışığında değil siyasi olarak algı oluşturma amacıyla aldığı ve kararın kararın kabul edilemez olduğu görüşü vurgulandı. Hükümet kanadından ve Beştepe'den gelen açıklamalar ışığında Moody's'in kararının 'haklı' olup olmadığı da kamuoyunda sorgulanmaya başlandı.

Moody's'in kararını değerlendirmeden önce Türkiye ekonomisinin genel durumuna göz atmak gerekiyor. İşsizlikten enflasyona, ekonomiye güvenden sanayi üretimine ve işsizlik verilerine bakınca ekonomide çarkların hükümetin iddia ettiği gibi pek de 'tıkır tıkır' işlemediği ortaya çıkıyor.

Büyümede patinaj başladı

2616'nın ilk çeyreğinde yüzde 4,8 olarak gerçekleşen Türkiye ekonomisindeki büyüme yılın ikinci çeyreğinde yerini yavaşlamaya bıraktı. Ekonomi, şişirilen iç talep ve artan devlet harcamalarına rağmen 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 3,1’lik düşük büyüme performansı gösterdi. Altı aylık büyüme ise yüzde 3,9'da kaldı.

Ekonomiye güven kalmadı

Hükümet her ne kadar ekonomide güven sağlayıcı adımlar ve sözel yönlendirmelerde bulunma çabası içine girse de ekonomiye güven sert düşüş göstermeye devam etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından en son açıklanan ağustos ayı Ekonomik Güven Endeksi verilerine göre geçen yılın aynı döneminde 86,5 seviyesinde olan ekonomiye güven bu yılın ağustos ayında 72,7'ye kadar düştü. Temmuz 2016'da ise bu rakam 95,7 seviyesindeydi. Böylece ağustos ayında son dört yılın en büyük aylık düşüşü yaşanmış oldu.

Sanayide borç katlandı, üretim düştü

Azalan iç ve dış talebin yanında birçok şirketin borçlanma maliyetlerinde yaşanan artış sanayi üretiminde çarkların ciddi oranda yavaşlamasına yol açtı. Temmuz 2016 döneminde sanayi üretimi bir önceki aya oranla yüzde 7 düşüş gösterdi. Düşüş, piyasa beklentisi olan yüzde 1'lik düşüşün oldukça üstünde oldu.

Makina Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan “Sanayinin Borç yükü” adlı raporda ise sanayide borçların katlandığı, şirketlerin yükselen faiz ile döviz kuru nedeniyle kırılganlıklarının hızla arttığı bildirildi. Raporda Türkiye'nin en büyük 1000 sanayi firmasının 2014 itibariyle 306 milyar TL’yi bulan borçlarının, bu firmaların özkaynaklarının yüzde 135 üstünde olduğu ve normali yüzde 70 olarak kabul edilen oranı katladığına dikkat çekildi.

İşsizlik yine yüzde 10'u geçti

AKP iktidarı işsizlikle mücadelede en başarılı hükümet olduğunu iddia etse de işsizlik bir türlü düşürülemedi. Koalisyon hükümetleri döneminde yüzde 10'larda uzun süre kalamayan işsizlik oranı AKP iktidarı döneminde yüzde 10'a demir attı. TÜİK tarafından en son açıklanan Haziran 2016 İşgücü İstatistikleri verilerine göre haziran ayında işsizlik geçen yılın aynı dönemine göre 267 bin kişi artarak 3 milyon 127 bin kişi ile yüzde 9,6'dan yüzde 10,2'ye yükseldi. TÜİK'in kapsamını dar tutarak bile yüzde 10,2 olan gösterdiği işsizlik, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü'nün çalışmasına göre ise yüzde 18,5 ile 6 milyon kişiyi geçmiş durumda.

Turizm 'bildiğiniz gibi'

Türkiye'de yaşanan şiddet ortamına Rusya ile yaşanan krizin de eklenmesiyle Türkiye'yi ziyaret eden turist sayısı sayısı 2016'da son yılların en düşük seviyelerine geriledi. Rusya ile ilişkilerde yaşanan normalleşmeye rağmen ise 2016 turizmciler için 'kayıp yıl' oldu. En son açıklanan temmuz ayı rakamlarına göre de Türkiye'yi ziyaret eden yabancı turist sayısı geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 36,78 azaldı.

Sonuç: Sermayeyi dost bilirsen...

Moody's'in Türkiye'nin not indirme kararını 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden kısa bir süre sonra almış olması manidar olarak görülse de, kuruluşun Türkiye'nin not indirimini iki yılı aşkın bir süredir negatif izlemeye almış olduğunu hatırlatmada fayda var. Kuruluşun Nisan 2016'daki değerlendirmesi öncesi birçok ekonomist Moody's'in Türkiye'nin notunu indirmesi yönünde ciddi bir bekleyiş içine girmiş, kuruluş ise Türkiye'nin notunu sabit tutup negatif izlemede kalmaya devam etmişti. Küresel sermaye tarafından bağımsız olması salık verilen Merkez Bankası'na dönük hükümet baskısının artması, OHAL koşullarında kurumlara duyulan güvenin zayıflaması da Moody's'in not indirim kararını hızlandırdı. Küresel kapitalizmin etkin kuruluşlarından olan Moody's'in tutumunun sistem içinde 'kabul görülen' yanları bulunmakla birlikte, göreve geldiği günden itibaren sermayenin 'yapısal reform' olarak sunduğu emek düşmanı politikaları eksiksiz yerine getiren ve uluslararası kuruluşlar tarafından yıllarca 'övgüleri kabul eden' AKP hükümetlerinin bu aşamadan sonra karara tepki gösterme hakkı bulunmuyor.

*****

Dolarda gergin bekleyiş

Kaynak: Birgun.net